Hz. Ali R.A. R.SAV.den 30 yaş küçüktür. R.SAV. M.570 D., 632 Ö. Hz. Ali R.A. 598-99 D., M.661 Ö. Yani 63 yaşında vefat ediyor. Ehli Beyti sevmek, en az sünnettir. Azhap suresindeki 33. ayeti kerimeye göre vaciptir. R.SAV. “Ehli beytimi seven beni sever, beni seven Allah’ı sever. Ehli beytime buğuz eden bana buğuz etmiş olur” buyurmuştur. Bu ve benzeri hadisi şerifler Kütübi Sitte’de, Buhari Müslim, Tirmizi, S.Müslim gibi sahih muteber eserlerde mevcuttur. Yani ehli beyte taan eden büük bir günaha girmiş olur ki, bir mümin için acıklı bir durumdur.

Hz. Ali’nin amcası Hz. Abbas R.A. tefsir ilminin babasıdır. Hz. Ali hakkında 300 ayet indiğini bildirmiştir. Hz. Ali de “Bana tüm ayetlerin dağda mı, ovada mı, gece mi, gündüz mü indiğini sorunuz” buyurmuş, Kur’an ilmindeki üstünlüğünü anlatmak istemiştir.

Aliyyel Mürteza; Allah’ın razı olduğu, sıfatı Hz. Ali R.A. efendimize R.SAV.in hicretinde Mekke’den Medine’ye (M.622) R.SAV.e yaptığı hizmetten dolayı Hz. Ali ulu Allah’ın övgüsüne mazhar olmuş ve kendisinden razı olduğunu R.SAV.e bildirmiş, R.SAV. de bunu Hz. Ali’ye müjdelemiştir. Bu özellikler sıradan işler değildir. Belki milyonda bir kişiye isabet eden çok özel imtiyazlardır ki, Hz. Ali’nin Bedir, Uhut, Hendek, Azhap, Huneyn, Hayber ve 84 tane harbe iştiraki ve hizmetlerinin hepsi kahramanlıklar, ilmi dehası ile dolu bir ömür sahibidir Hz. Ali R.A. R.SAV. Zülfikar adında kılıcını Hz. Ali’ye hediye ederken; “La feta, illa Ali, La seyfa illa Zülfikar, yani, Ali gibi genç, Zülfikar gibi kılıç yoktur.” Kılıcın üzerinde de şu söz yazılı idi: “Ecelin gelmişse kılıç seni korumaz.” Hz. Ali bu düşünce ile savaşa başlamıştır. Hz. Ali, düelloda hasımın etrafında kirman gibi hızlı döner, hasımı Hz. Ali’nin hızlı dönüşünden dolayı onu fark edemezdi. Muhammet Ali, “Ben Hz. Ali’yi boksta örnek aldım” demiştir. “Şimdi bana hasmın etrafında dans etti diyorlar. Hz. Ali hasımının etrafında fırtına gibi döner, sonra havaya doğru zıplar ve kılıcını hasmına indirirdi ve şunu söylemiştir. Hiçbir harpte ilk önce hamle yapmadım, ancak hasmımın hamlesini bekledim demiştir. Nefsim için hiç bir cana kıymadım, hatta birinde tam hasmımmı öldüreceğim anda yüzüme tükürmüş ve ben onu serbest bırakmıştım. Adam hayret etmiş ve müslüman olmuştu. Sordu bana niçin beni öldürmedin? Eğer ben seni bana tükürdükten sonra öldürseydim, nefsim için öldürmüş olurdum ve katil olacaktım. Halbuki bir cana kıymayız. Ancak Alah için savaş yaparız’ buyurmuşlardır. Hz. Ali’nin bu ve buna benzeyen akli, mantıki, ilmi dehasını ortaya koyan bir çok serüveni vardır. Hatta o kadar ki, efsaneleşmiştir. Ama o 4 ton ağırlığındaki Hayber kalesinin kapısını söküp kalkan gibi kullandığında görenlere “Allah’a yemin ederim ki, bu olayda ellerim ol kerim ama keramet Ulu Allah’ındır, sakın yanılmayın” demiştir. Hayber kalesinin Yahudi Hahamı Hz. Ali’ye “ben bu olayı Tevrat’ta gördüm” demiş ve müslüman olmuştur. Çetin cenklerin kahramanı sen Ali’sin demiştir.

Hz. Ali, Hz. Fatıma ile 10 sene evli kaldı. 10 sene hiç bir kadını Hz. Fatıma’nın üstüne almamıştır. Hz. Fatıma’nın ölümünden sonra defaatle evlenmiştir. Bunların da hep sebebi vardır. Çoğu akraba olmak niyeti ile olmuştur. Bütün savaşlarda en ön safta ve düellolarda ilk ortaya atılan yiğit, kahraman Hz. Ali R.A.dır.

Mesela; Hendek’te, Umman’dan Rumeli’ye kadar namlı olan 150 kiloluk Amr b. Abdudu ikinci hamlede ikiye bölmüştür. Abdudun kız kardeşi Hz. Ali’ye hitabenm, kardeşi için ağlarken “Seni yiğit, mert ve hile bilmeyen bir cengaver yenmiştir. Ölümünden dolayı ağlamayacağım” demiş ve sanki yiğit ve mertliğinden dolayı Hz. Ali’ye düşmanlık beslememiştir.

Hz. Ali R.A. bu kadar (84/ harbe iştirak etmiştir. Hiç bir savaşta önceden hamle yapmamış, hep hasmının hücumundan sonra savunma amaçlı, hasmının öldürme kastına karşı nefsini korumak için öldürme hamlesi yapmıştır. Kendisine sorulmuştur: “Neden ilk önce sen hamle yapmıyorsun” diye. Hz. Ali, ilk hamle çok önemlidir amma başarısız olunursa muhasımın ümidi kırılır. Mağlup olacağına inanır ve vücudundaki kasları gevşer. İkincisi birinci hamle düşmanlık, ikinci hamle ise nefsi müdafaa sayılır, demiştir.

(SÜRECEK)