Hatay ve Hataylı 20 Şubat 2023 tarihinde yaşanabilecek en büyük felaketi yaşadı.
Taş üstünde taş kalmadı Hatay’da.
O gün bugün Hataylıların çok büyük bölümü konteynerlerin, minibüslerin içinde son derece ilkel koşullarda yaşıyor.
Ne banyoları var ne tuvaletleri.
20 Şubat tarihinden bu yana ortalıkta görünmeyen iktidar, şimdi Hatay’ın Arsuz İlçesi’ne bağlı Akçalı Mahallesi’nde, üzerinde zeytin ağaçlarının bulunduğu 670 dönümlük arazinin TOKİ’ye devredilmesi kararını aldı.
Başka konut yapılacak alan yok gibi bu alandaki zeytin ağaçları kesilecek, konutlar bu alana yapılacak.
… …
Niye biz böyleyiz demeden yapamıyor insan.
Niye biz böyleyiz?
Niye biz bu denli doğa düşmanıyız?
Bu coğrafya, bu Anadolu; Akkoyunlu Hükümdarı Timur ile Osmanlı Devleti Sultanı Yıldırım Beyazıt arasında 28 Temmuz 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nda AĞAÇLARIN SIKLIĞINDAN DOLAYI Timur’un, savaş meydanına fillerini sokamadığı bir coğrafya iken bozkıra dönüştürülmüş bir coğrafya haline getirildi…
Kim tarafından?
Doğanın bahşettiği güzelliğin değerini bilmeyen atalarımız ve bizler tarafından.
Ne zaman gerçekleri görecek ne zaman akıllanacağız?
??!!...
Ama Hataylılar, yaşadıkları bunca acıya, bunca sıkıntıya karşın bunun bilincindeler.
Sefil yaşamlarını konteynırlarda, minibüslerde sürdürme pahasına zeytinlerini kestirmemek için polis coplarının önüne yattılar.
Çünkü onlar Alevi’siyle, Sünni’siyle, Hıristiyan’ıyla, Yahudi’siyle, Müslüman’ıyla, Türk’üyle, Arap’ıyla, Kürt’üyle bir arada kardeşçe yaşama olgunluğuna erişmiş özel bir kentimiz.
Orası tüm Türkiye halklarının örnek alması gereken, tepeden tırnağa örnek bir kentimiz, örnek bir yuvamız.
… …
20 Şubat’tan bu yana tuvaletsiz, banyosuz bir ortamdan, bir minibüs içinde ailesiyle birlikte sefil bir yaşam sürdüren bir Hataylı, ağlayarak şöyle haykırıyordu.
“Biz böyle yaşama razıyız, yeter ki zeytinlerimize dokunmayın. Asırlık ağaç bunlar… Günahtır… Koca Hatay’da konut yapacak başka yer mi kalmadı!
Hadi doğaya saygınız yok; yasalara da mı saygınız yok.
Zeytin, yasalarla korunan bir tarım ürünü. Nasıl çiğnersiniz bu yasayı.
Kaldı ki TOKİ’ye devretmeye kalkıştığınız bu alan, bir sit alanı.
3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanunu nasıl yok sayarsınız!” derken ağlıyordu.
* * *
Bir yanda doğa katliamcıları, bir yanda doğa savunucuları.
Nasıl bir ülke olduk böyle!
Neden böyle olduk?
Ne zaman ortak birlikteliklerimiz olacak?
Ne zaman ortak ve de kutsal birlikteliklerimiz çevresinde buluşmayı öğreneceğiz?
2000 yıllık ağaçları köklüyorsunuz, bu nasıl vicdan?
Bu nasıl duyarsızlık?
Bu nasıl çevre ve doğa düşmanlığı?
Yazıklar olsun!
Hiç, bilmem kaç milyar ağaç diktik mavalına yatmayın.
Kimseyi inandıramazsınız.
Yazıklar olsun!.