Hz. Ali’nin ilim, akıl ve mantığını belgeleyen bazı olaylardan örnekler verelim:
-Bazıları Hz. Ali’ye gelerek “Akıl ve mantığı ayetlerin ve hadislerin önüne koyarak hüküm verdiğini” söylüyorlar. Doğru mu? diye sorarlar. “Hiçbir kimse Allah’ın ayetleriin ve R.SAV.in gerçek sözleri ve hareketlerinin önüne koyamaz. Ancak ayetleri akıl ve mantık ölçülerini ön plana alarak herkesin anlayabileceği şekilde yorumlarlar. Ben de bunu yapıyorum. Ayetler ve gerçek sünnetler değişmezler. Fakat yorumlara dayanan hükümler zamanın ilerleme ve değişmesi ile değişebilirler” dedikten sonra şu örneği veriyor: “Eğer ben şeriata (İslam hukuku) göre değil de akıl ve mantığa göre hüküm –fetva- verseydim, dinde cinsel ilişkiden sonra mutlaka gusül –bedenin tamamını yıkamak- gerekir Namaz kılmak için de namaz abdesti gerekir. İdrar, sidik abdesti bozar ve yeniden namaz abdesti almak gerekir. Yani, eğer akılla, mantıkla hareket etseydim, tuvalette abdest bozunca gusul gerektirirdim. Çünkü idrar ve dışkı daha pistir. Gusül gerektiğinde ise namaz abdesti aldırırdım. Çünkü meni, bedenin en temiz maddesidir. Şeriat ilişkiden sonra gusül, idrar ve dışkı yaptıktan sonra namaz kılmak için namaz abdesti alınmasını emreder. Kur’an neyi emretmiş, peygamber nasıl göstermişse öyle yapıyorum” demiştir.
İbadetlerde akıl ve mantık vardır. Ama ibadetlerin çeşitleri, yapılış şekillerinde ne emredildi, nasıl gösterildi ise öyle yapılır. Benim aklıma ve benim mantığıma göre denmez denemez. Onun hikmet mi, sebebinin aslını Allah bilir.
Örneğin; neden bir erkek-kadın veya bir kadın-erkek yaratılmadı. Neden Çorum’da doğduk da, Avrupa’da doğmadık. Neden Türküz de Arap değilizin mantığı ne ise ibadetlerin de mantığı odur. Hz. Ali sorunların ve problemlerin çözümünde pratik aklı, ikna edici mantığını yüksek düşünce ve anlayışla çözdüğü için Hz. Ali’ye akıl ve mantıkçı denmiş. Hanefi mezhebimizin kurucusu büyük alim İmam-ı Azam hazretleri de Hz. Ali’nin yolunu takip etmiş. Mezhebinin temeline akıl ve mantığı koymuş. Ayet ve mutlak hadislerin dışında kalan zayıf rivayetlere akıl ve mantığı tercih etmiştir ki, bu yüzden İmam-ı Azam hazretlerinin öğretisine Reyf (görüş, akılcı, mantıkçı, mezhep anlamında) taraftarları denmiştir.
Hz. Ali’nin akıl ve mantığa verdiği önemi anlatan ikinci bir örnek:
Evli bir kadını zina suçu ile Hz. Ali’nin huzuruna getirdiler. Hz. Ali 4 tane şahit gerekir. 3 tane olsa olmaz. Recm (ölüm) edilmez buyurdular. Şahit var mı? Yok. Hüküm; ya gerçek şahit veya akıl başında olan suçlunun ikrarı itirafı ile verilir.
Kadına sordular; Kadın suçunu ikrar –itiraf- etti. “Evli olduğu için hüküm ölümdür”. Kadın durumun şiddetini görünce “hayır ben zina yapmadım”, deyince, Hz. Ali, “bırakın” dedi. Oradakiler, “Ya Ali zina etmediğine yemin etsin” dediler. Hz. Ali “zanlıya (suçluya) yemin verilmez. Suçunu itiraf etti. Niçin saldınız” dediler. Hz. Ali, “Evet, şahit yok, suçunu itiraf etti. Ölümle hükmettim. Suçunu inkar etti, bizim suçunu isbat edecek deliilmiz yok. Affettim. Dava düşmüştür” buyurdular.
İslam hukukunda umumun canını, malını, ahlakını, namusunu, neslini korumak için kasten adam öldürenler kısasla öldürülür (cana-can). Ancak bunu devlet yapar.
İhtiyacı yokkan hırsızlık yapanın eli kesilir. (Sonra ona çalışamazsa nafaka bağlanır.)
Zina yapana, bekar ise 100 deynek (öldürücü olmayacak), evli iseler Recm (ölüm gerekir) Burada ya itiraf veya 4 şahit şarttır? Bu da mümkün değildir. Ancak iftira ve kumpas kurularak (tuzak) suçlanır ve şahitler emin olmak kaydı ile suçlanabilir. Yoksa her zina yapan recm, her hırsızlık yapanın eli kesilmez. Her ölüm kısas olmaz. Hepsinin usulü yolu yordamı şartı vardır.
İşte Hz. Ali R.A. hazretleri akıl ve mantığı feraseti ile birleştirir. Ayetleri insanların lehine yorular ve hükmü öyle uygulardı.
Hz. Ali’nin akıl ve mantığını belgeleyen bir üçüncü örnek:
Kadının birisi koşarak Hz. Ali’y geldi. Çocuğunun damüstüne çıktığını ve çatının ucunda düşmek üzere olduğunu söyledi. O günün şartlarında ufak çocuğu kurtarmak zordu. Söz dinlemez, laf işitmez, çocuk saçaklığa tutunmuştu.
Hz. Ali R.A. damdaki çocuk gibi küçük bir çocuğu dama çıkardı. Saçaklıkta düşmek üzere olan çocuk, damdaki çocuğu görünce, gittiği yerden gerisin geri gelmeye başladı ve iki çocuk buluştular ve çocuk düşmek ve belki ölümden kurtuldu.
Hz. Ali’ye sordular: “Bu nasıl oldu,” dediler. “Unutmayın cins cinsi çeker. 100 tane yetişkin insan olsa bir tane çocuk olsa çocuk çocuğun yanına gider. Cins cinse benzer” buyurdular. Mıknatıs demiri çeker, çünkü aslı demirdir. Aliyylel Mürteza hazretlerinin bu anlattığmız hadislere benzer onun akıl ve mantık gücünü sergileyen onun hayatında birçok olay vardır.
“Tedbir takdiri bozmaz. (Kişiyi sorumluluktan kurtarır) Rehberi akıl ve mantık ve şeriat olan asla pişman olmaz ve asla yarı yolda kalmaz. Mutlaka menziline ulaşır” demiştir.
(SÜRECEK)