Sayın Özgür Özel “dost acı söyler” sözü atasözümüzdür. Ben kitabın ortasından konuşan bir yazarım. Hatır için kimseye methiyeler dizmedim. Gönlüm bu maçın tersi olmasını çok arzu ederdi. Kitlelere bekleneni vermek yerine, sandıkta kazandığınınız zaferi, Erdoğan’ın ayakları dibine serdiniz ve boş bir sandalyeyle boy ölçüştünüz Erdoğan’la değil.

Erdoğan’la görüşme talebi, Türkiye’nin birinci partisinin genel başkanı olarak, ülkenin ikinci partisinin liderine sizden gitmişti. Kitleler sizi birinci parti yaptı, AKP’den kaçtı. Sizse kitlelerin umudunu, Erdoğan’ın ayakları dibinde, boş sandalyeyle güreş tutarak, umutları hayal kırıklığına dönüştürdünüz.

Boş sandalye güreşini, fıkra değil gerçek boş sepet güreşi ile anlatmaya çalışayım. Bizim köyde Cuma Dede derdik yaşlı bir dede vardı. Düğünlerde ve eğlence günlerinde boş sepet güreşi yapardı. Eğlence olsun diye. Sepeti meydana dikerdi, karşısında sepet gerçek bir pehlivanmış gibi ona perdah çekerdi, sonra yaklaşır arada dokunur, tekrar devam ederdi perdah çekmeye. Sonra sepetle güreşe tutuşurdu. Rolünü mükemmel yapardı. Arada sepet üste çıkar, arada kendisi sepeti yıkmaya çalışır. Harika bir gösteri olurdu. Köycek gülerek izler eğlenirdik. Bazen Cuma Dede kazanır güreşi, bazen de sepet kazanırdı. İzleyemeyip de sonucu soranlara, sepet yendiyse sepet 1 Cuma Dede 0 derdik haliyle.

Sizin boş sandalye güreşinizi ülkece izledik. Cuma Dede’nin sepet güreşini izler gibi. Çok eğlenceliydi, boş sandalye ile güreşiniz. Erdoğan size muhatap olarak, boş sandalyeyi gösterdi. Sayın Özel hiç kusura bakmayın, bu kadar amatörlük olmaz. Siz Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit gibi efsane liderlerin koltuğunda oturduğunuzu sanırım unuttunuz. Omuzlarınızdaki yükün büyüklüğünün sanırım farkında değilsiniz.

Bakın size rahmetli İnönü’nün Lozan Barış Antlaşmasındaki sandalye olayını anımsatayım. Görüşmeler sırasında antlaşma imzalanacak. Türk heyeti dışındakilere görkemli ve yüksek sandalyeler konmuş. Türk heyetine hem alçak, hem de basit sandalyeler konuyor.

İnönü soruyor; “Bu sandalyeler neden diğerlerinden farklı”

Yanıt; “Efendim sandalye yetmedi, bulamadık” oluyor.

İnönü’nün tarihi yanıtı; “Biz de sandalyeyi bulduğunuzda geliriz” diyerek salonu terk ediyor. Sakin bir ses tonu ile, nezaketinden en ufak bir ödün vermeden.

Erdoğan hükmeden bir konumda oturuyor. Sizin simetriğiniz, bir defterin iki yaprağı gibi, katlayınca boş sandalyeye denk geliyor. Eşit konum ve koşullarda oturmuyorsunuz. Siz kazanan bir partinin lideri olduğunuz halde.

Kaybeden partinin lideri hükmeden konumda, kazanan partinin lideri, boş sandalye ile al takke ver külah güreş tutuyor.

Siyaset bazen şekil ve semboller üzerinden yapılır.

Sonuç ne oldu? Boş sandalye ile güreşirsen, sonuç da boş olur. Aslına bakarsan sandalye bir, Sayın Özel sıfır, maçı sandalye kazanmış oldu.

Onca basın ordusu orada bir tek sözcük açıklama yok. Başladı medyamız niyet okumaya. Yok gülümsedi, yok yere bakıyordu. Bunun anlamı şudur gibi, koskoca ülke fala bakmaya başladık. Neden peki?

Siz oraya milletin meselelerini görüşmeye gitmediniz mi? O halde neyi gizliyorsunuz milletten? Eğer milletin yararına bir şey olsaydı, müjdeyi daha kapıdan çıkmadan verirdiniz. Anlaşılan milletin meselelerini görüşemediniz, daha 4 yıl var normal seçimlere, kim cumhurbaşkanı olacak, o tartışılıyor.

Milletin açlıktan nefesi kokuyormuş kimin umurunda? Siz açıklama yapmayın. Halk mesajı aldı. Ben de aldım, Sayın Recep Tayyip Erdoğan 4. defa Cumhurbaşkanıdır. Anayasa’da varmış yokmuş geçelim onu.

Erdoğan sertleşerek çok seçim kazandı. Anlaşıldı ki Özel döneminde de yumuşatarak kazanacak. Cuma Dede boş sepete çok yenilirdi. Anladığımız Sayın Özel de boş sandalyeye yeniliyor. Millete söyleyecek tek tümceleri bile yok.

Devam edecek.