Adalet denince akla Hz. Ömer R.A. gelir. Bu yazımızda Hz. Ömer’in hayatından bazı çarpıcı örnekler sunacağım. İşte onlardan birisi, olayı, Tâbiinin büyüklerinden, büyük âlim-fâkih olan Şâbî hazretleri anlatıyor:
Meşhur İslam hukukçusu sahabinin ileri gelenlerinden Ubey B. Kaab R.A. ile Hz. Ömer R.A. arasında bir meseleden anlaşmazlık çıkıyor. (Biri halife –padişah- öbürü halktan biri) Çözüm için Medine Kadısı Zeyd B.Sabit (Ahkam ve Kur’an dahisi, hafızı) müracaat ediyorlar. Kadı Ubey B.Kaab R.A. ile Hz. Ömer’e davetiye çıkardı. Kadı, Hz. Ömer’e yazdığı celpte, “Ya halife halk seni şikayet ediyor. Kur’an namına mahkemeye gel” diyor. Hz. Ömer koşarak mahkemeye gidip, hakim (Belki Hz. Ömer’i sınamak için) yanındaki mindere oturmasını söyledi. Hz. Ömer hakime “İlk adaletsizliği yaptın. Şikayetçi yerde dikiliyor. Sen beni yanına aldın” dedi. Hakim “Hayır Ya Ömer, ben senin tavır ve hareketlerini yakinen görüp inceleme için yanıma aldım. Hasmınla yan yana olursan o senin heybetinden etkilenebilir” deyince, Hz. Ömer bu karardan çok hoşlandı ve “Yarabbi, görüyorsun, biliyorsun. Halifeyim diye ne özel bir muamele istiyorum, şükrolsun sana ki rabbim” diyor ve şu hadisi şerifi okuyor: R.SAV. buyurdu ki, “İnsanlar içerisinde iki sınıf vardır ki, onlar iyi olurlarsa herkes iyi olur, onlar bozulursa herkes bozulurlar ki bunlar deriye dökülen tuz (deriyi tuzlamak) gibidirler. Tuz deriyi kokuşmaktan koruduğu gibi, bu iki sınıf ta toplumu korur. 1. Ulema Zürefa birisi amil alimler, bilginler, okumuşlar, adil yöneticilerdir. Tuz kokarsa deriye faydası olmaz. “Helekel Alimün – illel amilün”, ilmiyle amil olmayan alimler helak olur. “Ve helekel amirün illeladilun” Amirler helak olurlar, adil yöneticiler hariç buyurdu.
R.SAV.in adil sahabileri hep R.SAV.in yolunu izlemişlerdir. Daha evvel de ifade edildiği gibi, sahabilerden adalet örnekleri sunulacaktır. Örneğin, Alimül Ülema Alimlerin alimi, kamillerin kamili, şahı velayet Hayadrı Kerar Hz. Ali R.A. ile bir Yahudi’nin arasında bir ihtilaf çıktı. Halife Hz. Ebubekir Sıddık R.A.ya gittiler. “Aramızda adalet et” dediler. Halife Hz. Ebubekir Yahudiye “geç karşıma” derken, Hz. Ali’ye şöhreti ile hitap ederek “Ya Ebel Hasan buyurunuz” diyerek iltifat etti. (Aslında Hz. Ebubekir, Hz. Ali’nin ilmi ve R.SAV.e yakınlığı nedeniyle her zaman iltifat ederdi) Bundan memnun olmayan Hz. Ali, Yahudiye de aynı davranmalıydın, bana farklı yaptın diye Hz. Ebubekir’i uyardı.
İşte İslam’da adalet bu kadar ince çizgilerle tatbik edilir. Bu olayda Hz. Ali’ye iltifat edip, Yahudi’ye normal davranılması, Yahudi’nin aklına kendi adamını kayıracak hissi gelecek ve mahkemeye itimadı sarsılacak diye Hz. Ali, Hz. Ebubekir’i uyarıyor.
Bu olaydaki adalet anlayışının inceliğini gören Yahudi, Müslüman oluyor. İşte gerçek Müslümanların ihlas ve samimi davranışlarını gören binlerce yabancı Müslüman olmuşlardır. Bu tavır her zaman kendini göstermiştir. Bir zamanlar Avrupa notları adı altında gazetelerde yayınlamıştım. Bunlardan birisi de, Belçika’da Anweri, Berkem kasabasında dört ay gibi kısa süreli bir görevim olmuştu. Orada gördüm, cemaatimden birisi bugün huzurevinde kalan babamı ziyaret edelim dedi. Pazar günü gittik. 95 yaşlarında uzun boylu sarı renkli bir ihtiyar. Görüşüp konuştuktan sonra Türk arkadaşa, “bu adam Flaman, sen Türksün, Müslümansın. Nasıl baban oluyor”, dedim. “Ben bu adamla 20 sene bir binada komşuluk yaptım. Yabancıların bizden daha çok önem verdiği doğruluk, dürüstlük, adil olmak gibi özellikleri ömrüm boyunca uyguladım. 20 sene bir baba-oğul gibi yaşadık. Bu Belçikalı’nın altı tane de çocuğu varken, beni evlat edindi ve 20 kadar dükkanı bana bağışladı. Her Müslüman Türk senin gibi davransalar Avrupalı hep hem Müslüman hem de Türk olurlardı. Senin doğruluğun dürüstlüğün sebebi ile ömrümün emeğini sana emanet ettim” demiş. Peki neden Müslüman olmuyorsun diye adama sorduğumuzda gülümsedi. İnşallah Müslüman olmuştur. İşte adil, dürüst, doğru olmanın daha dünyada iken görülen yararı.
SÜRECEK