Bilindiği gibi 14 Mayıs'ta gerçekleşen 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oy oranı yüzde 49,52, Kemal Kılıçdaroğlu'nun oy oranı yüzde 44,88, Sinan Oğan'ın oy oranı ise yüzde 5,17 olarak YSK tarafından açıklandı. 
Gözler 28 Mayıs'ta yapılacak ikinci tura çevrilmişken Ata İttifakı Adayı Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakına destek açıklaması Millet İttifakında fazla önemsenmedi. Zaten Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakına geçeceği her söyleminden belliydi. O da, Mehmet Ali Çelebi gibi gerçek yerini buldu.
Birinci tur seçimleri sonrası değerlendirmede bulunan analistler, stratejistler, siyaset bilimciler ve uzmanlar Millet İttifakı’nın kendilerine yöneltilen haksız, hukuksuz, gerçeklikten uzak yalan ve iftira kampanyalarına karşı yeteri ölçüde mücadele edemediğini, bunun da seçimde sandıklara olumsuz bir şekilde yansıdığını belirttiler.
İktidara gelirsek Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da Özerklik İlan Edeceğiz” , “YPG Terör Örgütü De-ğil-dir!” “Demirtaş Çı-ka-cak” “Oğlun istediği takdirde erkek arkadaşıyla evlilik yapabilecek” yazılı afişler, vaatler Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasına aitmiş gibi gösterilerek paylaşıldı. 
Teyit.org isimli sosyal medya hesabı bu skandal paylaşımların doğru olmadığını açıklarken “Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu afişlerde kullanılan fotoğrafları “Sana Söz” sloganı ile paylaşılan vaatlerin bulunduğu broşürden alınmış” diye de kaynağını belirtmiş.
Yine AK Partili Nevşehir Belediyesi tarafından kentteki ilan panolarına provokatif içerikli afişler asılması, Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle çekimleri var. 'Haydi haydi' diye çekimleri var söylemleri iktidar tarafından her fırsatta dile getirilerek doğruymuş gibi halka mitinglerde ve televizyon kanallarında anlatıldı. 
Memduh Bayraktaroğlu köşe yazısında “Demokrat Parti, 50’li yıllarda kahvelerde DP propagandası değil de “İsmet Paşa aşağılaması” yaparken, CHP Genel Başkanı ve Kurtuluş Savaşı kahramanı İnönü’nün “Asker kaçağı” olduğunu bile söylüyorlardı…Ve…DP’li seçmenler buna inanıyorlardı… Değişen bir şey yok… diye yazıyor.
Karşımızda öyle bir seçmen kitlesi var ki “eskiden buzdolabı dahi yoktu” “eskiden bu ülkede ambulans yoktu” sözlerine inanan bir kitle, Lozan’ın gizli maddeleri nedeniyle yeraltı zenginliklerimizi çıkaramıyoruz diyenlere o zaman Karadeniz’de doğalgazı nasıl bulduk da çıkarıyoruz diye cevap veriyorsun “o başka, bu başka” diye cevap veriyorlar.  
İşte birinci tur seçimleri sürecinde muhalefet hem bu yalan ve iftira içeren haberlerle mücadele etti, hem de kendi projelerini anlatmaya çalıştı. Şimdi herkes diyor ki Millet İttifakı kendini yeteri ölçüde anlatamadı. Bu iftira ve yalan haberlerle yeteri kadar mücadele edemedi. 
Kimse demiyor ki Millet İttifakı bu yalan ve iftira haberleriyle nasıl mücadele edecek? Ülkenin tüm televizyon kanalları KRT, Tele 1, Halk Tv,  Fox Tv dışındaki tüm kanallar iktidarın elinde. Diğer kanallara muhalefetten birilerinin çıkması mümkün değil. Valiler, Kaymakamlar iktidar yanlısı. Asılan afişlerin kaldırılması mümkün olmuyor.  
14 Mayıs seçimlerini değerlendiren Anavatan Partili İzmir eski Belediye Başkanı Burhan Özfatura “ Benim yaşım 80. 1950’den itibaren seçimler hakkında bilgi sahibi oldum. Bu seçim Türk tarihinin seviyesi en düşük, seçimi. Bir taraftan hukuksuz bir şekilde devletin tüm kaynakları, kadroları, imkânları iktidar lehine kullanılmıştır. Her türlü engellemenin, manipülasyonun yapıldığı bir seçim oldu. Valiler, kaymakamlar devletin değil de partinin adamı gibi çalıştılar.” diye açıklama yapmak zorunda hissediyor. 
Burhan Özfatura yine Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ise “Bay Kemal!” diye bağırıp suçlamak kolay ama Kemal Kılıçdaroğlu’nu Hesap Uzmanları Kurulu’nun ilk yıllarında tanıdım. O dönemde de Bağ-Kur dökülüyor. Turgut Özal, Altan Tufan ve ben konuşurken Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bağ-Kur’un başına geçmesini şöyle önerdik: 
‘Bu adam istirahat bilmiyor, 7 gün 24 saat çalışıyordu’ Özal, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Bağ-Kur Genel Müdürü yaptı. Kemal Bey müthiş bir potansiyel gösterdi ve bu görevde gerçekten de çok başarılı oldu. Kemal Bey ondan sonra başka büyük bir bataklığın SSK’nın başına getirildi. O dönem SSK batıyordu. Kemal Bey, Tayyip Erdoğan’ın dediğinin tam aksine fevkalade başarılı oldu. Turgut Özal devlet bütçesi yapılırken Maliye Bakanına önce Kemal Kılıçdaroğlu incelesin ondan sonra bana getir diyordu. Devlet bütçesine bu kadar hâkim birisi kendisi.
Ben CHP’li değilim, AKP’li hiç değilim. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti bence iktidarda beraber olacaklar ve gerekli kadroları kuracaklar. Kemal Bey iktidarda olursa hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk gibi şeyler kalkar her şey düzelir. Bu ülkeyi bu bütçenin yarısıyla idare eder. Kılıçdaroğlu iktidarında 1,5 yılda ekonomi de düzelir, devlet yönetimi de düzelir. 
Ben Kılıçdaroğlu’nun bu özelliklerini iyi biliyorum, yakından gördüm. Kendisine birtakım iftiralar atılıyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Kemal Kılıçdaroğlu iyi bir vatan evladı, dürüst, iyi bir insan ve en önemlisi verilen her görevi de layıkıyla yerine getirmiş çok başarılı bir devlet adamıdır.
28 Mayıs öncesinde Millete gerçekleri anlatabilmek, yanlış bilgilerini düzeltebilmek, iktidarın din ve milliyetçilikle ilgilisi olmadığını anlatabilmek zorundayız. Pes etmek yok. Nazımızın geçtiği tüm insanları sandığa götürmemiz lazım. Aklı başında olan insanlara da gerçekleri anlatmamız lazım” diyerek 28 Mayıs seçimlerinin önemini bir kez daha vurguluyor.
*
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
        bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
        bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
        bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
        bu hasret bizim...

Nazım Hikmet