7 yıl aradan sonra 1-3 Aralık 2021 günlerinde toplanan şûranın ana teması “eğitimde fırsat eşitliği” oldu.

Bu tema ile gerçekleştirilecek şûra gündeminin çerçevesi ise “Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği”, “Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi” ve “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” konuları oldu.

Elbette Milli Eğitim Şûraları; Türk Eğitim Sisteminin en köklü geleneklerinden biridir, Milli Eğitim Bakanlığı’nın en yüksek danışma kuruludur.

Bu gelenek, daha savaşın ortasında Atatürk’ün önderliğinde, 1921 yılında toplanan ilk “Maarif Kongresi” ile başlatılmış bir gelenektir.

Çünkü Atatürk, “Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür” demişti.

Ve yine “Eğitimdir ki bir milleti y· hür, b·ğımsız, ş·nlı, yüksek bir topluluk h·linde y·ş·tır; y· d· milleti es·ret ve sef·lete terk eder” demişti.

Yani kurucu irade, eğitimin önemini bu sözlerle ifade etmişti.

* * *

Milli Eğitim Şûralarına özellikle damga vuran konular olmuştu.

Nitekim 2014’te toplanan 19’uncu Milli Eğitim Şûra’sına, “ilkokul 1-2-3'e din eğitimi” ve “Osmanlıca” hakkında alınan kararlar ile “karma eğitim” tartışması olmuştu.

20’nci Şura’da ise “Öğretmenlik Meslek Kanunu”, “kariyer sınavları” ve de oy çokluğu ile kabul edilen “Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır” kararı damga vurmuş oldu.

Elbette Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içi henüz doldurulmamıştır.

Ama tüm bu konularda, laik ve demokratik eğitimi temel ilke kabul eden Eğitim Sen ve Eğitim-İş gibi öğretmen sendikalarının endişeleri ve önemli eleştirileri oldu.

* * *

Nitekim “kariyer sınavları” için:

“Özlük haklarının geliştirilmesi ve mali kayıplarının giderilmesi için kariyer ve sınav şartı getirilmesi kabul edilemez” denildi.

“Kariyer sınavı her şeyden önce, çalışma barışını bozan, öğretmenler arasındaki mesleki dayanışmayı ortadan kaldıran, eğitim emekçileri arasındaki rekabeti arttırarak, aralarındaki güven ilişkisini zedeleyecek özellikler içermektedir” denildi.

Ve de “Ayrıca öğretmenler arasında hiyerarşi yaratmak, aynı işi yapan öğretmenlere farklı ücret politikası uygulamak, ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesine aykırıdır” denildi.

* * *

Öğretmenlik Meslek Kanunu için:

“Öğretmenler arasında yeni bir ayrıştırma planı olacak.”

“Öğretmenleri ‘iyi ve kötü öğretmen’ olarak ayrıştıracak.”

“Hatta veli ve öğrencinin öğretmene bakışını da olumsuz anlamda değiştirecek, toplumsal yan etkileri görülecek.”

“Eğitim kurumlarındaki çalışma barışını bozacak.”

Ve de “Bu nedenlerle öğretmenler arasına zararlı bir rekabet tohumu ekecek olan bu planın, öğretmenleri ve öğretmenliği yüceltmek gibi bir rotası yoktur” denildi.

* * *

Okul öncesinde din eğitimi için ise:

“Henüz oyun çağında olan, somut ve soyut düşünce yetileri gelişmemiş olan 4-6 yaş grubu okul öncesi eğitim çağındaki öğrencilere, hangi neden ya da hangi gerekçeyle olursa olsun, dini eğitim verilmesi sakıncalıdır” denildi.

Ayrıca “Türkiye’nin de altında imzasının bulunduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi ile temelden çelişmektedir” denildi.

* * *

Elbette bu endişe ve bu eleştiriler, büyük ölçüde paylaşılan endişe ve eleştirilerdir.

İşte bu nedenlerle:

Öğretmen iradesinin dışında, 1997-1998’de başlatılan kesintisiz eğitim ile…

Yine öğretmen iradesi dışında, 2012-2013’de başlatılan (4+4+4) sistemi ile büyük sarsıntı yaşamış olan eğitim sisteminde artık yeni sarsıntılar yaratılmamalıdır.

de eğitim sisteminde, özellikle de bir laiklik tartışmasının önünü açan uygulamalar dayatılmamalıdır.

Şûra’nın kapanış konuşmasında, “Bu Şura kararlarının Milli Eğitim Bakanlığı olarak takipçisi olacağız. 3 ay içerisinde bir rapor yayımlayarak, alınan kararların uygulanma haritasını hem Şura üyeleri hem de tüm kamuoyu ile paylaşacağız” diyen Sayın Bakan Mahmut Özer, umarız ki bu endişe ve eleştirileri de göz önünde tutar olsun.