Bir duruşu olmalı insanın

Bir bakışı

Bir anlayışı

Bir Aşk'ı

Bir davası olmalı.

gökyüzüne bakmayanların kalbi

daha çok kirlenir.

ve insan en çok göğe vurgun.

sonra zifiriliğe,

şiire...

ve hep Allah'a.

                   Cahit Zarifoğlu

*

Bir duruşu olmalı insanın!

Sokak lambaları gibi dimdik!

Işık vermeli dibine ve etrafına..

Yine de ödün vermemeli mum misali kendinden.

“Gurur” sözcüğünü “Onur” ile değiştirmeli lügatından.

Eğer kuralları hiçe sayıp kuralsız yaşamaksa idol, bir onurunu, bir de şapkasını yanından hiç ayırmamalı insan.

Üstat doğru söylüyor, şu yalan dünyada her insanın öyle ya da böyle bir duruşu olmalı. Duruşun yanında vicdanı ‘’kişilik ve karakteri’’de olmalı… Karakter deyince ünlü filozof Foerster’in bir sözü geldi şimdi aklıma; ne diyordu Foerster ‘’Karakter insanın yaşama üslubudur. Hayata karakteri oluşmadan karışanlar, baş döndürücü bir hızla vicdanlarını da kaybederler…’’

Herkesin kişiliği parmak izi gibi kendine münhasırdır.

Gövdeyi ayakta tutan omurgadır. Lakin insanı ayakta tutan ‘’şahsiyetli ve onurlu’’ yapan şey, bu bildiğimiz iskeletteki omurga değildir. ‘’İlkeler ve prensiplerdir.’’

Hayat en büyük öğretmen, öğrenebildiğimiz sürece... Her öğreti ise kendimiz olabilme, doğrunun yanında yer alabilme temeline dayanmakta.

Yani hayat bize yaşattıkları ile 'sen önce kendini değersizleştirme' demekte...

Kendi değerimizi fark etmek ve üstüne daha da fazlasını eklemek insan olmakla mümkün... İnsan olabilmek ise değerlerimize uygun yaşayabilmekle...

Ve o değerleri doğru belirleyebilmekle.

Sağlam temeller üzerine oturtulan kişiliğiniz en büyük gücünüz olacak yaşam denen süreçte. Yani, doğrularınızla dik durduğunuzda, ilk elde edeceğiniz iç huzurunuz olacak... Bazen bedeli yalnızlık olsa da; sizi korkutmayacak... Kendinize duyduğunuz saygı, kendinizle buluşmalarınızı da zenginleştirecek çünkü..

Diklenmeden dik duran insanlara ihtiyacı var dünyanın... Çünkü duruşu belli olmayan insanın hayat çizgisi de belli değildir.

Hayat çizgisi belli olmayanlardan yaşama dair ne bekleyebiliriz? En güçlü insanların duruşu olan kişiler olduğunu görmekteyiz. Kişilere ve ortama uyum sağlamak ile omurgasızlığı karıştırmaktayız günümüzde. Her yerin ve durumun adamı olmak, hiçbir yere ait olmamak aslında... Kısa vadede kazandığını sananların savrulmaları kişi ve mekanlar ile sınırlı kalmamakta, ruhlarını da paramparça etmekte. Hayatta duruşunuz varsa, asaletiniz ile konuşulacaksınız.

Çünkü bir gruba, sınıfa ya da zümreye ait olmaktan çok daha önemlisi duruşunuzun olmasıdır.

Yön verebilirsin bazı şeylere fakat bazen de yol vermen gerekiyordur yakından bağ kuramadığın düşüncelerine. Düşüncelerini, yerleştirirken duygularının dergahına, rotanı belirleyemez olursun bazen. Benliğinin odak noktasındaki vicdanın, sağ duyun, şefkatin ve hoşgörün yol gösterici ışığın olarak seyreder yaşamında...

Charles Bukowski, Kalabalığa karışmak için hiçbir özellik gerekmez. Ama yalnız ve dik durmak için gerçekten çok şey gerekir demiştir. Unutmayalım ki, dik duruşumuz sadece bize güç vermeyecek, olumsuzlukların içinde umut aşılayacaktır bir çok kişiye...

Lakin bilesiniz ki insanın mahiyeti de zor günde belli olur. Cenab-ı Allah neslimize ve bizlere ‘’onuruyla, kimliğiyle ve ilkeleriyle maskesiz bir şekilde, bembeyaz yaşamayı nasip eylesin…’’

TAVRINIZ OLSUN, TARZINIZ OLSUN.

HEDEFİNİZ OLSUN, ÇİZGİNİZ OLSUN.

PRENSİPLERİNİZ OLSUN, FARKINIZ

OLSUN.

SINIRLARINIZ OLSUN.

VELHASILI KELAM HER ŞEYİNİZ SİZE HAS,

NEV-İ ŞAHSINA MÜNHASIR OLSUN.

DAVRANIŞLARINIZ TAKLİT,

DÜŞÜNCELERİNİZ SATILIK,

DEĞERLERİNİZ EMANET OLMASIN!

Sevgiyle Kalın..