CHP yönetimi değişti. Ama bugüne kadar “nasıl bir değişim” sorusunun cevabı henüz netleşmedi.

Sonuçta yeni genel başkan olan Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’nun 8 yıldır grup başkanvekiliydi. Özel’i destekleyenler de Kılıçdaroğlu’nun yardımcılarıydı.

Yani siyasi başarısızlığın altında Kılıçdaroğlu kadar bu kimliklerin de imzası vardı.

Ama bugün bu kadrolar, değişim sözleriyle işbaşında.

Evet, mademki değişim diyenler bugün işbaşında, o halde değişimin adı konulmalıdır, değişimin içi doldurulmalıdır, toplumu inandıran projeler sunulmalıdır.

Üstelik kurucu parti olması, kurucu değerleri üzerinde taşıması nedeniyle bu oluşuma ihtiyaç da vardır.

İşte bu nedenlerle konuyu sorularla açmak gerekti. 

*   *   *

Kurultayda özellikle sol vurgusu yapıldığına göre:

-Sendikalarla organik ilişkiler mi kurulacak?

-Gelire göre bir vergi adaleti mi sağlanacak?

-Orta sınıfın ve yoksul kesimin vergi yükü mü hafifletilecek?

-1984’de çıkarılan 2983 sayılı yasa ile ilk adımı atılan, süreç içinde TEKEL, PETKİM, TÜPRAŞ, TEDAŞ, SEKA, TELEKOM, ERDEMİR, SÜMERBANK ve bazı limanların da satılmasıyla giderek yaygınlaştırılan özelleştirmelere karşı bir siyaset mi izlenecek?

Ve de bugün:

-Ticari sektöre dönüşmüş eğitim için ne denilecek?

-Ticari sektöre dönüşmüş sağlık için ne denilecek?

Yani bugün büyük bir ihtiyaç olan kaliteli ücretsiz eğitim ve kaliteli ücretsiz sağlık hizmetleri nasıl verilecek?

Mademki bir değişim rüzgârı esmekte, şu anda oluşmuş umut ortamı soğumadan, elbette bu sorulara cevap olabilecek projeler sunulmalıdır.

*   *   *

Devam edelim:

-Ateş çemberine hapsolduğumuz bir dönemde dış politika konusunda ne düşünülüyor ve de nasıl davranılacak?

-Tam 64 yıldır devam eden AB üyelik meselesi için, Türkiye’nin AB kapılarında 64 yıldır bekletilmesi için ne söylendi ve de ne söylenecek?

-Ortadoğu’daki gelişmelere nasıl bakılacak? Özellikle Suriye ve Irak politikaları nasıl olacak?

-Diğer komşularımız Ermenistan ve Yunanistan politikaları için ne söylenecek?

-İsrail’in Gazze’deki soykırımı için, Gazze’nin işgali için ne söylenecek?

Elbette;

ABD ve İngiliz savaş gemileri İsrail’e yardım için Akdeniz’de gövde gösterisi yaparak dünyaya meydan okurken…

-Batı’nın sömürgeci güçleri İsrail’in yanında saf tutarken…

-Ama buna karşın Amerika’da, İngiltere’de,  Fransa’da, Almanya’da ve genelde Batı’da halk Gazze için yürürken…

-Ve de hastaneler, okullar, kutsal mekânlar bombalanırken…

-Tank, top, uçak ve savaş gemileri olmayan Gazze için…

-HAMAS için söylenenlere sıkışmak yerine, Filistin halkının özgürlüğü için, Gazze için, Gazze’deki soykırım için bir ses yükselmeli ve de yükseltilmelidir.

*   *   *

Ayrıca sosyal demokrasi nasıl işlenecek, nasıl işleyecek anlatılabilmelidir.

Gerçek bir sosyal demokrat siyaset mi sunulacak ya da yalnız Erdoğan karşıtlığı üzerine mi siyaset yapılacak?           

Ya da şimdiye kadar olduğu gibi her şeye “hayır” demek, bir muhalefet siyaseti mi olacak?

Özellikle de dokunulmazlıklar konusunda, geçmişte olduğu gibi “Anayasaya aykırı ama ‘evet’ diyeceğiz” gibi bir politika mı izlenecek?

Mecliste görüşülen yasaların çoğuna itiraz edildiği halde, oylamalara tam olarak katılınmamıştı, yine mi katılınmayacak?

Unutulmasın ki, çok itiraz edildiği halde “Diyanet Akademisi” oylanırken muhalefetin büyük çoğunluğu meclise girmemiş, bir oy bile “hayır” çıkmamıştı.

*   *   *

Ve daha da önemlisi, toplumsal bir barışın önünün açılması için:

-Türkiye’nin 100 yıllık Kürt sorununun çözümü için bir proje mi hazırlanacak?

-Ve yine Türkiye’nin 100 yıllık Alevi sorununun çözümü için bir proje mi sunulacak?

Yani bu ülkede artık etnik ve inanç sorununun olmayacağı, olamayacağı yeni bir bakış mı olacak?

Evet, mademki bir değişim rüzgârının içinden geliniyor, o halde bu değişim rüzgârı iyi yönetilmeli, cesur adımlar atılmalı, yukarıdaki sorulara cevap olabilecek projeler sunulmalıdır.