Her yaş aldığımda yeni yaşıma “merhaba” derim,  “iyi ki geldin”, “hoşgeldin”…

Hayıflanmamak gerekir diye düşünüyorum,  “hayatı kaçırdığım oldu mu” diye…

İnsan büyüdükçe şunu daha iyi anlıyor sanıyorum; aslında kaçan bir şey yok.

Bir his, bir hayatın kaçtığını düşünmek.

Yaşadığımız an, zaman, gün, hafta, yıl, yıllar hepsi bir anın içinde gizlidir.

Geçmişi geleceği düşünürken, bu gizemli anı kaçırmaktır hayatı kaçırmak.

Yaş aldıkça biraz daha plansız yaşamak belki.

Mükemmel olsun diye her şey, boşa çabalamaktır, hayatı kaçırmak.

Kendi farkındalığımızdan uzaklaşmak, hayat yolumuzu bulamamak.

Ne kadar kadim öğreti varsa hep kendinden başlatır hayatı.

Kendini sorgulatır, ne ararsan kendine ara gibi.

Kaçan anları, zamanları, hayatları, yanlışlıkları, başkalarına yüklemek en kolayıdır.

Sorumlu aramak, sorumsuzluklarımızın suçlarını başkalarına yüklemek…

Belki bir süreliğine rahatlatır bizi.

Şimdi çok moda, çocukluk travmalarımıza yüklemek.

Onun için yeni nesil anne-babalar, çocuklarımız travmasız yetişsinler diye birçok yanlış yapıyorlar.

Tam tersi her istediklerini yaparak, onların yerine yaparak, onların çocukluk zamanlarını çaldıklarının farkında değiller oysa ki…

O anda olması gereken neyse, çocuğun onu yaşamasına müsaade etmiyorlar.

Başarısızlıklarını, sorumluluklarını alıp, biraz daha kursa, gönderseydim, iki soru daha çözdürseydim gibi…Oysa sorular hazır, soruları birileri hazırlamış sunuyor çocuklara. Hayatın hazırladığı sürprizli sorular değiller.

Oysa önemli olan hayat sorumluluklarımızı alabilmeyi bilmek, öğretmek onlara.

Yanlışı ile doğrusu eğrisi ile hayat kendi hayatımız.

Kendi anlarımızın içindeki kocaman hayatı göremeyişimiz.

Her ne yaşadıysak mutlak bir sebebi vardır bir şey öğretmiştir belki bize.

Yeni pencereler ufuklar açmıştır.

Sonbaharda dökülen yaprağın, toprağın altında yeniden filizlenen bir çiçeğe yardım etmesi gibi.

O anda olanları kabullenmek, kendini gelecek için daha güçlü kılar.

Kendimizdeki güzellikleri göremiyorsak sürekli travmalarımız kim yarattı diye hesap sorarsak, abartıp belki şu anda hayatta olmayan insanlardan hesap sormaya benzer.

Dedemin dedesi bunu böyle yapmış şimdi hayasını ben yaşıyorum gibi .

Kendimizdeki cevherlere değil kusurlara, başkalarının hayatlarına odaklanırsak

İşte hayat o zaman kaçar.

Tren istasyondan çoktan gitmiş biz durakta kalakalmış oluruz.

Hayat yolculuğundaki her istasyondaki güzellikleri izlemek varken hayatı ıskalarız.

Bazen rüzgâr bizden yana eser hayatı kolaylaştırır, bazen ters eser yavaşlatır.

Her durumda rüzgârı hissetmektir yaşamak serinliğini derinliğini, sesini duyabilmektir hayat, bazen sımsıkı tutmak bazen buda geçer yahu diyebilmektir teşekkür etmektir geçen her yaşa, yenisine merhaba hoş geldin sürpriz hediyeleri coşku ile açabilmek.

Sevgi ile sarılmak yeni yaşa yeni, yaşım merhaba

Ankara