“Anne, çocukları küçük mermiler mi öldürür?” 
Savaşın sürdüğü ülkede çocuğun annesine sorduğu soru!

Çocukluk yılları, çocukluk anıları sözlerini duyduğumuzda derinden bir ah çekeriz. O yıllarda yaşadıklarımızı anımsar; gülümsemeye çalışırız. Yeniden o günlere dönmek istemeyen, hep çocuk kalmak isteyenlerin sayısı az değildir. Oysa çocukluk yıllarında bir an önce büyümek istiyorduk. Acelemiz vardı!
Bizlerin yerini şimdi onlar aldı. Bizim yerimize biran önce büyüme sırası onlara geldi. Zamanı gelince aynı düşünceleri onların çocukları paylaşacak.
Onlar, bulundukları her ortama uyum sağlayıp mutlu olmaya çalışırlar. Fotografçıların en büyük dostlarıdır. Kamera gördüklerinde kısa sürede doğal hallerine dönüp fotografçı ağabeyleri, ablaları asla kırmazlar. Bulabildikleri her fırsatta oyun oynamak isterler. Büyüklerin düşüncesine inat pahalı oyuncaklar yerine bulabildikleri her şeyi değerlendirirler. Bulundukları her yer oyun yeri, ellerine geçen sıradan her şey çok güzel birer oyuncaktır.
Sokakta belki annesini kaybeden, belki sahibi tarafından sokağa atılan bir köpek yavrusu vardı. Anne sütüyle beslenmesi gereken günlerde çaresiz kalmış. Bulunduğu yere onun yemesi için yiyecek bırakanlar olmuş. Çevresine toplanan çocuklar onunla yakından ilgileniyordu. Yoldan geçen büyükleri bilge insanlar gibi konuşup onları uyarıyordu. Köpek yavrusundan uzak durmaları için yapılan uyarılar onları ilgilendirmiyordu. 
Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte sokaklar pamuk tarlasına bürünmüştü. Sabah erkenden okula koşturan çocuklar tatlı bir sürprizle karşılaştılar: okullar bir günlüğüne tatil edilmişti. Bulunmaz bir fırsattı. Büyüklerin aldıkları pahalı cep telefonlarını kısa bir süre için unuttular.   
Kartopu oynamaya başladılar. Kardan adam yaptılar. Çocukluk yıllarını anımsayan büyükler de onların oyunlarına katıldılar. 
Onlar şanslıydı. Giyimleri mevsimin koşullarına uygundu. Isınabildikleri sıcak birer yuvaları vardı. Alış veriş yaptıkları marketlerin önünde dolaşan çocuklar; ne yazık ki onların dertleri başkaydı. Havalar karamaya başladığında marketlerin önlerinde semtlerin pazar yerlerinde görülen manzara aynıdır. Karanlıktan yaralanıp aceleyle çöpleri karıştırırlar. Çöpe atılan her yiyecek birer birer elden geçer. 
Savaşın sürdüğü ülkelerde çocuklar sadece savaş oyunları oynar. Arkadaşlarının, aileden büyüklerini ölülerini gözleriyle görürler. Küçük kurşunlarla ölmeyi düşünürler. Savaşın acımazlığı açlıktan ölmeyi de beraberinde getirir. Hayatta kalanların en büyük derdi yiyecek bir şeyler bulabilmektir.