Ne yazık ki ümmetim ulu Allah’ın karşısında dünya ile imtihan olunacak, işte korku budur. Bizim baş düşmanımız şeytan ve hain nefistir. Haberiniz olsun” buyuruyor.
İbrahim Etem hazretleri bu sahih olayı komutan aanlatıyor. “İşte ben buyum. Bu son derece zordur. Başarana müjdeler olsun” der ve şöyle buyuruyor:
Şu 3 mertebeyi gönlünden silmedikçe o mümine devlet kapısı açılmaz.
1-Mümin, eline bütün dünyayı teslim etseler o mümin asla sevinmez. Çünkü Allah’ın yanında dünya bir nokta, ahiret ebedidir ve dünya ile ölçülemez.
2-Bu dünyayı kendisine vesile bu varlığı elinden alsalar zerre kadar üzülmez.
3-Dünyanın bütün insanlar bir ağızdan seni övseler, asla sevinmez, tüm insanlar sana sövseler asla yerinmez.
Bu erdemler Allah’ın evliya kullarının diyor verileceği sıkıntılar ve sınavlar başaran has kullara erişebilir. Ama herkes için mümkündür.
ANA ŞEFKATİ VE
HZ. SÜLEYMAN A.S.
Hz. Süleyman ve babası Hz. davut A.s. Beni İsrail peygamberidir. Allah’ın en kutsal kullarıdır. Kudüs’ü yaşatan, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı yapan ve yaşatan yüce insanlardır ve peygamberdirler. Hz. Davut A.S. M.Ö.1000-962 yılları arasında, Hz. Süleyman A.S. M.Ö. 970-931 yılları arasında yaşamışlardır.
Yahudiler, Hz. Süleyman’a kral derler. İslam’da ise padişah ve Allah’ın peygamberidir. Kur’an ayetleri ile sabittirler.
Tüm peygamberlerin içinde hem kral ve hem de peygamber olan Hz. Süleyman’dır.
Kurtlar, kuşlar, karıncalar, ağaçlar, hayvanlar, doğa ile ilgili lisanları Allah ona bildirmiş, cin kavminin de hakimi ve onların hakkında da hüküm verme yetkisi kendisine verilmiş, ya da giderken rüzgar, ağaç, hayvan, karıncalarla konuşurdu. İşte bir örnek:
İki kadın ve bir çocukla ilgili ilginç bir olay:
Bir gün Süleyman A.S.e dava için iki kadın ve bir çocuk –bebek- getirirler. Şunu hemen ifade edelim; sihir, büyük, mucize, keramet, fizik ötesi, gizemli, ilginç, aklın ötesi olayların en çok tecelli ettiği zaman Beni İsrail peygamberleri zamanıdır. Çünkü olaylar normal insanların işi değildir. Ancak Allah’ın izni ile peygamberlere mucize –olağanüstü hal- olarak verilmiştir. Mesela, anlatacağımız bu olayda gerçeği bildiği halde zahir ilmine göre hükmetmiş ve gerçeği bulmuştu.
Hz. Süleyman’a gelen iki kadın ve ufak çocuk hakkında hüküm istiyorlardı. Olay şudur: İki kadın da çocuğun anası benim diyorlar ve bunu ispata çalışıyorlardı. Hz. Süleyman’dan adil bir gerçeğe dayalı karar, hüküm istiyorlardı. Her iki kadın da maddi ve manevi delillerini ortaya koydular. İki kadın da çocuğun kendisine ait olduğunu ispat edemediler. Anneleri koklattılar, komşuları dinlediler, şahitleri dinlediler. Hz. Süleyman kayıp-yitik bulmada cinnilere de sorardı. Netice; çocuğun kime ait olduğu ispat edilemedi. Ama fizik olarak çocuğun esas anasının yüreği yanıyordu. Ama ispatı yoktu. Hz. Süleyman A.S. çocuğun kime ait olduğunu ispat edemeyen kadınların huzurunda bir akli çare düşündü ve görevlilere emretti. “Bana celladı çağırın, çocuğu da celladın kılıcının altına koyun.
(SÜRECEK)