Annem ve babam, amca çocukları olduğu için; hem rahmetli annemin kuzeniydi, hem de rahmetli babamın.

Dolayısıyla hem dayımdı, hem de amcam.

Ancak ben ve kardeşlerim, çocukluğumuzdan bu yana,“dayı” demeyi yeğledik kendisine; öyle de devam etti.

Çok değil, on yaşlık bir yaş farkı vardı aramızda.

Bu on yaş, hem yakın kılardı bizi birbirimize; hem mesafe koyardı aramıza…

Yerine ve zamanına göre; hem çekinip saydığım bir büyüğüm olurdu; hem arkadaşım ve sırdaşım…

Zamanı, şöyle bir geriye doğru sarıyorum da; anmaya ve anlatılmaya değer acı tatlı pek çok anı canlanıyor gözümde…

… …

Özel ve güzel ve insandı Sevgili Dayım Hüseyin Haboğlu…

Geleneklerine, göreneklerine ve laik cumhuriyet değerlerine bağlı, iyi bir yurtseverdi.

Dahası onulmaz bir Çorum sevdalısıydı.

Çorum dışında olduğu zaman Çorum’u dilinden düşürmez; Çorum’la yatar, Çorum’la kalkardı.

Alanya’daki son birlikteliğimizde; “Dayı, bırak şu Çorum’u da Alanya’nın şu doyumsuz güzelliğini yudumla…” diye takılmıştım.

Kendine özgü Çorum şivesiyle, “herkese kendi doğduğu topraklar güzeldir yeğenim” demiş, eklemişti, “Çorum’u heç bir şehre değişmem….”

Gülüşmüştük.

Ailesine ve çocuklarına düşkün, iyi bir baba; aile büyüklerine ve akrabalarına saygılı iyi bir aile bireyiydi Rahmetli…

Her yıl geleneksel olarak bir araya geldiğimiz Haboğlu Ailesi Toplantılarımızın da kilit ismiydi.

Pek çok şeyi ona danışır, onunla birlikte çözerdik birlikteliğimizin olası sorunlarını.

Hak vaki oldu, şimdi diğer aile büyüklerimiz gibi O da ayrıldı aramızdan.

Giderek azalan “aile büyüklerimizin” son temsilcilerinden biriydi o.

Diğer Aile Büyüklerimiz gibi o da beyaz atına binip, göçtü gitti bu dünyadan.

Evet…

Diğer Aile Büyüklerimiz gibi…

Dedelerim gibi…

Babam A.Fettah Haboğlu, annem Muhlise Haboğlu gibi…

Sevgili Amcam Halis Haboğlu gibi…

Ailemizin Soyağacını çıkarmamda çok büyük desteğini gördüğüm, Geleneksel Haboğlu Ailesi Toplantılarımızın bir başka kilit ismi Sevgili Dayım Raşit Haboğlu gibi…

Ve…

Ve bizleri bırakıp, öte dünyaya göç eden yengelerim gibi…

Hamiliğinden, sıcaklığından, güven veren varlığından yoksun bırakıp; O da terk etti bizi…

İnsanoğlu, bu tür kavramların yüceliğini ve sıcaklığını, böyle anlarda anlıyor. Böyle anlarda, bu tür kavramların ne denli önemli, ne denli gereksinilecek kavramlar olduğunun bilincine varıyor.

Bir Aile Büyüğünü yitirmenin oluşturacağı boşluğun ayırdına, böyle zamanlarda çok daha iyi varıyor.

Böyle zamanlarda düşüyor ateş, insanoğlunun içine…

O ateş, böyle zamanlarda yakıp kavuruyor insanı.

… …

Diğer Aile Büyüklerimiz gibi bir Aile Büyüğümüz daha kayıp gitti avucumuzdan…

Bundan böyle onsuz ama onu ve onları anarak bir araya geleceğiz.

Son Geleneksel Haboğlu Ailesi Toplantımızda, 16 yıldır üzerinde çalıştığım (Rahmetlinin de katkısı olan) Soyağacımızı, kitap olarak bastırmaya karar vermiştik.

Bastırdık.

Yakın zamanda, kendisini ziyaret edip; “Bak Dayıcığım, işte yıllarımızı verdiğimiz emeğimizin ürünü…” deyip, Ailemizin Soyağacı Kitabını kendisine verecektim.

Olmadı.

Büyük bir duygu sağanağı yaşıyorum şu an.

Bu sağanak içimi acıtıyor…

Ben kendi payıma çok arayacağım onu.

Hamiliğini…

Arkadaşlığını…

Dostluğunu…

Sohbetini…

Yazılarımı eleştirmesini…

Tatlı sert tartışmalarımızı…

“Yeğenim” diye seslenmesini…

“Bi geliver heri” demesini…

Ve dahasını…

… …

Işıklar içinde uyu Güzel İnsan.

Seni çok arayacak ve özleyeceğiz.

Toprağın bol olsun…

HÜSEYİN HABOĞLU

(14.03.1941 - 25.05.2018)