21 Mart 2019 tarihli “Aşık Veysel ve Alevi Halk Ozanları” başlıklı yazımda şöyle bir giriş yapmıştım.

“-Bu toprağın sesi, bu toprağın dili ozanlar…

-Bu toprağın kulağı, bu toprağın gözü ozanlar…

-Sevgi ve hoşgörü tohumunu eken ozanlar…

-Ve de Türk dilini şiirlerinde, özgün biçimiyle yaşatan ozanlar…

Bunlardan biri de “Sivas ellerinde sazım çalınır / Karlı dağlar bölük bölük bölünür” diyen ve cumhuriyet döneminin halk şiirine ve de halk edebiyatına damgasını vuran büyük ozan Âşık Veysel idi” demiştim.

İşte yine onlardan; halk kültürünü şiirlerinde mayalandıran, sazıyla canlandırıp sesiyle dillendiren bir büyük ozan daha… Yani Âşık Mahzuni…

* * *

Bugün ölüm yıldönümü nedeniyle andığımız o Mahzuni ki;

“Türk Milleti, Türk Milleti / Nerden gelmiş elin iti / Bu gidişin sonu kötü / Amerika katil katil” diyerek ta o günden bu günlere seslenir.

Deniz ve arkadaşlarının idamı üzerine “Erim Erim Eriyesin” der ve bu türkü nedeniyle tutuklanıp mahkûm edilir.

Antep’te evi kundaklanır, 1973’de halkı suça teşvik etmekten tutuklanıp Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanır.

Özet olarak; özellikle 1962-1988 arasında defalarca saldırıya uğrar, tutuklanır, hapse atılır, dövülür ve işkence görür.

Ama bugün, halkın gönlünde günümüzün Pir Sultan’ı olarak yaşayan bir Mahzuni’dir.

Bugün bu büyük ozan, TRT tarafından çekilmiş 2 adet belgeselle, sayısız şiirleriyle, kasetleriyle ve plaklarıyla halk ozanları içinde efsane bir kimlik olmuştur.

Ve 1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Federasyonu tarafından dünyanın en büyük 3 ozanı arasında gösterilmiştir.

Ve de bu büyük ozana bir saygının ifadesi olarak, Sütçü İmam Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Yerleşkesi’ne “Aşık Mahzuni Şerif Yerleşkesi” adı verilmiştir.

* * *

Asıl adı Şerif Cırık’tır Mahzuni’nin.

17 Kasım 1939 yılında Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinin Berçenek köyünde doğmuş, 17 Mayıs 2002’de Almanya’nın Köln şehrinde ölmüştür.

Mezarı, Hacı Bektaşi Veli Külliyesi’nin Çilehane adı verilen yerdedir.

-Medresede Kur’an okuyarak eğitime başlamış, köylerinde ilkokulun yapılmasıyla medrese eğitimini bırakmıştır.

-İlkokuldan sonra Astsubay okulunu bitirmiş, ardından Ankara Ordonat Tekniker Okulu’nda eğitime başlamış, ama bir süre sonra okulu terk etmiştir.

* * *

Mahzuni’nin şiirlerinde:

-Kökü Orta Asya kültürüne dayanan, yüzyıllarca değişimler geçirerek günümüze kadar gelmiş sözlü kültür geleneği vardır.

-Tasavvuf, halk kültürü ve Alevi-Bektaşi geleneği vardır.

-1950’li yıllardan başlayan sanayileşme ve köyden kente göç olgusunun izleri vardır.

-Özellikle de 1960-1980 döneminde yükselen toplumsal ve siyasal olayların etkileri vardır ve de bu olgu çok çarpıcı biçimde görünür olmuştur.

-Ve yine şiirlerinde “bir itiraz, bir ret, bir taşlama, bir isyan” kültürü vardır. Özellikle “milli birlik ve beraberlik ve de cumhuriyet” karşıtlarına “bir karşı duruş” vardır.

İşte o şiirlerden bir bölüm kısa alıntılar:

Özellikle laik-muhafazakâr çatışmasına isyan eder, ikiliğe hayır der, birlik ve beraberliğe çağırır ve der ki;

“Gücenme ey sofu baba / Biz aşığız kör değiliz.

Ver bir selam al merhaba / İkiliğe yar değiliz…”

Ölüden medet bekleyenlere, dikili taşlardan keramet bekleyenlere isyan eder ve der ki;

“Kayalar kadı olurdu / Akıllar yaşta olsaydı

Yeşil mezar türkü söyler / Keramet taşta olsaydı…”

Yine Bektaşi geleneklerinden gelen, özellikle taşlamalarıyla bilinen, ünlü Türk Halk Ozanı Kazak Abdal benzetmesi bir şiirinde der ki;

“Parayla diploma alan / Haklının hakkını çalan

Bizim başımıza plan / Kuranın da babasını…”

Ve Aşık Veysel’e de dostane bir serzenişte bulunur ve de Anadolu’nun o büyük ozanına der ki;

“Koyun vermiş, kuzu vermiş, ot vermiş

Fakirin hakkını neden kıt vermiş?

Fakirler ot yutmuş, beyler et yemiş

Neden sadık yarin kara topraktır?”

-İşte bugün ürünleri, tüm sanatçıların ve halkın dilinde olan Mahzuni…

-İşte halkın gönlünde, günümüzün Pir Sultan’ı Mahzuni…

Aşık Mahzuni