Rahmetli babam, “her şey çatlasın, patlasın ama insanoğlunun ar damarı çatlamasın…” derdi.

Çatladı.

??!!...

İnsanoğlu’nun ar damarı ne ki; toplumsal ar damarımız çatladı.

Hem de onarılamayacak şekilde, tümden çatladı.

Yer gök inledi, çatlama sesinden.

Ülke sarsıldı.

Sarsıldı da ne oldu?

Görmek isteyen gözler gördü, duymak isteyen kulaklar duydu.

Ya görmek, duymak istemeyenler?

Onlar ne gördü(!), ne duydu(!). Ama yorumları çok ilginç oldu. “Allah diyor ya, çalarsa, çalsın…” dendi.

Sözün özü, ayırdına varan vardı, varmak istemeyen gözlerini yumup, kulaklarını tıkadı.

Ama hiçbir güç, günümüz ekonomik sistemin, durdurulması ve değiştirilmesi mümkün olmayan rutin çalışma biçimine müdahale edemedi.

Nitekim her bir şeyimiz bu “çatlamaya göre” evrilmeye başladı ve evrildi!

Adamlığımız evrildi.

İnsanlığımız, delikanlılığımız evrildi.

Karakterimiz, törelerimiz, inançlarımız, duygularımız, hasletlerimiz, algılamalarımız, yorumlarımız, dürüstlüğümüz, söylemlerimiz evrildi.

En acısı dinimiz evrildi.

* * *

Her bir şeyimiz yozlaştı ve yozlaştırıldı.

Sağa dön takiye…

Sola dön, demagoji…

Önüne bak, şarlatanlık…

Arkana bak, kazıklamaca/kandırmaca/yutturmaca/kılıflamaca…

Her yerde hırsızlık, her yerde yolsuzluk…

Her yerde yalan, her yerde talan…

Ar damarımız çatladı bir kere…

* * *

Oğullar iş (!) üzerinde yakalanıyor; babaları, “kumpas” diyor.

Bacanaklar, enişteler, kayınçolar “çalarken, rüşvet verirken” yakalanıyor, kameralar görüntülüyor; ilgili Bakan, “zamanlama manidar” diyor.

Gazeteciler soruyor (aslında sorma girişiminde bulunuyor, demek daha doğru) “efendim ayakkabı kutuları?”

Bay yetkili yanıt veriyor; “Dış güçler, dış mihraklar…”

“Ama para sayma makineleri, kasalar, ayakkabı kutularına istiflenen paralar…” diyor, gazeteciler.

Bay yetkili yanıt veriyor “Faiz Lobisi, Vaiz Lobisi…”

“Ama efendim...” diyor gazeteciler.

Bay yetkili sinirle karışık yanıt veriyor, “Yahudi Lobisi…”

“Ama efendim, tapeler?” diyor, gazeteciler.

Bay yetkili, “Paralel Devlet…” diyor.

“Ama efendim?...” diyor gazeteciler.

Bay yetkili yine buram buram sinir, yalan ve saptırma kokan yanıt veriyor; “Benim Bakanımın oğlunun evinde, polisler, bacak bacak üstüne atmış, utanmadan sıkılmadan bi de lahmacun sipariş edip, yemişler…”

“Ama efendim?” diyor gazeteciler.

Bay yetkili, yanıt veriyor; “Bu bir sivil darbe girişimidir, mahdumlar üzerinden bize ulaşmak istiyorlar…”

“Ama efendim sizin çocukla…” demeye çalışıyor gazeteciler.

Bay yetkili artık soru almıyorum havasında yanıt veriyor; “Zamanlama manidar…” diyor.

* * *

Yirmi küsur yıldır böyle garip bir dönem yaşıyoruz…

Her şey ortada, her şey ayan beyan…

Suçlar, suçlular, suç delilleri ortalığa saçılmış durumda.

Ama o suçları, o suçluları, o delilleri görmesi gereken gözler onları gör(e)müyor!

O suçları, o suçluları, o suç delillerini çıkarıp, ortaya koyan adli görevliler oradan oraya sürülüyor.

Gazeteciler soruyor,” Efendim atamalar tamam da bu soygun, bu yols…”

Bay yetkili yanıt veriyor, “Bunlar, adliyenin ve emniyetin içine yuvalanan paralel devletin adamları…”

“Tamam efendim kahrolsun o paralel devletin adamları da ancak sizin çocuklarınız da…”

Bay yetkili yanıt veriyor, “Bir savcı, savcı maaşıyla 24 kez nasıl yurt dışına çıkar?

“Tamam efendim çıkamaz da biraz da şu yolsuzluklar üzerine konuşsa…”

Bay yetkili yanıt veriyor, “İnlerine gireceğiz, inlerine… Daha işimiz bitmedi onlarla…”

* * *

İşin özü sen ne söylersen, söyle; damar bir kere çatladı mı, her söze(!) verilecek bir yanıt; her yanıtı alkışlayacak bir kitle çok rahat bulunuyor.

Böyle bir olay, Batı toplumlarında olsa, yer yerinden oynar ama burada yaprak kımıldamıyor.

… …

Siyasetçimiz de böyle de “Koşullanmış Halk” farklı mı?

Onlar da aynı.

Gezici Araştırma Şirketi 36 il, 192 ilçede 5.292 kişiyle anket yapıyor.

Rutin sorular ve alınan rutin yanıtlar bir tarafa; iki soru ve bu iki soruya alınan yanıtlar, tam bu coğrafyaya yakışır cinsten….

Anket Şirketi soruyor; Rüşvet operasyonu tarafsız yürüyor mu?

Bunca yaşanana rağmen, katılımcıların % 30’u, bu soruya “EVET TARAFSIZ YÜRÜYOR…” diyor.

Anket şirketi soruyor; İktidar yolsuzlukla mücadele etmeli mi?

Bunca olup bitene rağmen, katılımcıların % 12’si HAYIR ETMEMELİ diyor.

Dikkatinizi çekerim; “ET-ME-ME-Lİ” diyor; “ET-ME-ME-Lİ… YOLSUZLUKLARLA MÜCEDELE ETMEMELİ…”

Yani, çalan çalsın; götüren götürsün; beceren becersin…” diyor.

Böyle bir şey olabilir mi?

Toplumsal ar damarımız çatladı derken; evriliyoruz, yozlaşıyoruz derken; adamlığımızı, insanlığımızı, onurumuzu yitiriyoruz derken; işte bunu / bunları kastediyoruz…

Anlayana…