“ Kör olasın demiyorum

         Kör olma da gör beni”

 

 

Resmi rakamlara göre nüfusumuzun yaklaşık yüzde on ikisi bedensel özürlüdür. Son yapılan sayımları ölçü aldığımızda ülkemizde sekiz milyonun üzerinde özürlü insanımız yaşamaktadır. Sayılarla insanları ölçmek ne kadar doğrudur; o kadarını bilemem. Ancak verilen rakamlar küçümsenemez!

Diğer taraftan yaşadığımız çevreye baktığımızda açıklanan rakamlara inanmak içimden gelmiyor.  Sokaklarda görebildiğimiz özürlü sayısı, istatistiklerde açıklanan rakamlarla çelişiyor. Açıklanan rakamlar doğru ise; göremediğimiz bir ayrıntı olmalı!

Asıl sıkıntı burada başlıyor. Neden özürlü insanlarımız bizlerle iç içe yaşamak istemiyor?  Caddeler, sokaklar, binalar özürlü insanlar için uygun değil mi? Onlar bedensel özürlerini gizlemek için mi gözlerden uzak durmaya çalışıyor? Bizler, yani bedensel özrü olmayanlar, onları gözden mi çıkardık?

Var olan bir sıkıntının nedenlerini bulmakta güçlük çekiyorum.

Özürlü insanlarımızı asla unutmayanlar var! Genellikle seçimler yaklaştığında bazı özel günlerde kalabalık gruplar halinde özürlü derneklerini ziyaret ederler. Yerel basında bol fotoğraflı haberler yer alır. Özürlü sorunlarını dinlediklerini, onları aralarında görmekten mutlu olduklarını, onların sorunlarına duyarlı olduklarını dile getirirler. Kendi söylediklerini kendi kulakları duyar mı o kadarını bilemiyorum.

Gün gelir, seçim sonuçları belli olur. Kaybedenlerin yapacakları bir şey yoktur. Kazananlar, kaybedenler bir noktada ortak hareket ederler. Onlar için özürlülere ayrılacak zaman yoktur.

Özürlü insanlarımız, bir eksiklik hissediyorlar. Zorunlu olmadıkça insanlardan uzak durmaya çalışıyorlar. Aileler çaresiz.  Onların yapabilecekleri işler yok denecek kadar az. Tek yapabildikleri, aile bireylerinin biraz daha rahat yaşamasını sağlamak!

Haberlerde yer alan bilgiler doğru ise ekonomide işler her gün biraz daha iyiye gidiyor. Enflasyon artmıyor. İşsizlik azalıyor. Hatta işverenler, çalıştıracak işçi bulamıyor. Çevremizde dolaşan, televizyonda yer almayan haberlere bakılırsa insanların gelirleri sürekli düşüyor. Çalışma koşulları ağırlaşıyor. İnsanlar ek iş yapabilmek için çaba gösteriyor. Fazla dikkat çekmeyen bir habere göre altmış yaşın üzerindeki birçok insanımız çalışabilecekleri iş bulabilmek için iş kurumuna başvuruyor. Bir milyonun üzerinde üniversite mezunu gencimiz iş bulmaktan ümidini kesmiş.

Özürlü insanların sorunlarını değerlendirirken yoksulluk edebiyatı yapmanın saçmalamaktan başka bir şey olmadığını düşünenler çıkabilir.  Anlatmaya çalıştığım insanlar kendi dertleriyle boğuşurken başkalarını düşünebilir mi?

 Bedensel özrü olanlar, bir şekilde hayata tutunabilmeyi başarabilmiş. Karşılaştıkları her soruna bir çözüm yolu bulabilmiş.

Bizler, yani bedensel özürü olmayanlar; aslında birer özürlü adayı olduklarını akıllarına getirebiliyorlar mı?