Ceviz…

Bildiğimiz ceviz.

Onun bir belalısı var…

Kurt…

Ceviz kurdu…

Aslında bir tür tırtıl o…

Öyle bir merettir ki bu kurt ya da tırtıl denen bu yaratık; gireceği kadar delik açıp, cevizin içine girer; başlar kemirmeye…

Yer, yer, yer…

Yedikçe şişmanlar.

Karnı büyür…

Yeterince yükünü tutup doyunca, bulunduğu yerden çıkmak ister ama şişen karnı girdiği delikten çıkmasına izin vermez…

Daha kötüsü, içi yenilen ceviz kurur, kuruyan cevizin kabuğu da sertleşir.

Artık girdiği deliği genişletmek de olanaksızdır.

Kurdun delikten dışarı çıkması için tek bir çaresi vardır:

Zayıflamak.

Başka seçeneği de yoktur zaten; yiyebileceği hiçbir şey kalmamıştır, hapsolduğu o kutucukta.

Aç kalır.

Aç kaldıkça zayıflar; zayıfladıkça o eski cılız haline döner.

Sonuçta çıkar o delikten…

Ancak çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile içsiz bir ceviz kabuğu kalmıştır…

* * *

Şimdi size anlatacağım Kaf Dağı’nın ardındaki üretmeden tüketen ülkenin başına da benzeri şeyler geldi.

Yalanla, dolanla, rüşvetle; o ülke insanlarının aklını çelip, devletin beynine girdiler…

Başladılar yemeye ve kemirmeye.

Yedikçe semiren, kemirdikçe zenginleşen, zenginleştikçe gözü hiçbir şey görmeyen o malum birileri, ülkenin içini boşalttıkça boşalttı.

Her geçen gün içi boşalan, boşaltılan yerleri doldurmak için de panik halinde ellerine ne geçerse yok pahasına satmaya başladılar.

Bu furyada, 55 binin üzerinde mal varlığı yok edildi.

Tüyü bitmedik yetimlerin de hakkı olan o mal varlığının içinde neler vardı, neler…

Fabrikalar, limanlar, tersaneler, santrallerden tutun; çocuklarının oynadığı parklara, insanlarına oksijen üreten ormanlara kadar….

Ülkenin tüm kaynakları ve değerleri bağırta bağırta, kanırta kanırta yok pahasına satıldı.

* * *

Üretmeden tüketen ülke öyle bir hale geldi ki;

Dünyanın üç büyük kredi derecelendirme kurumu, bu ülkenin kredi notunu düşürüp; ülkeyi,“riskli ülke” ilan etti.

50’nin üzerinde uluslararası dev yatırımcı, üretmeden tüketen bu ülkeyi, terk etti.

Hukukun giderek askıya alındığı, bebeklerin bile hapishanelere kapatıldığı, insani duyguların yitirildiği, toplumun birbirine düşman kamplara bölündüğü bu ülkenin insanları; giderek birbirlerinden, dahası kendi devletinden korkmaya başladı.

Bu durumda doğal olarak tüm dünya; hem kel, hem fodul olan bu ülkeyi dışladı...

* * *

Ülkenin AB hayali bitti.

ABD, ülkesine giriş yapan bu ülkenin bürokratlarını sorgusuz sualsiz tutuklar, girmeyenlere de peşin peşin giriş yasağı koyar oldu. Yetmedi o ülkeden ithal ettiği ürünlere, kural dışı kotalar uygulamaya başladı.

En dost bilinen ülkeler bile üretmeden tüketen bu ülkenin devlet adamlarını sınır dışı etmeye başladı.

Sonuçta geriye; içi boşaltılmış, dünyada dostu kalmamış, her ortamda itilip kakılan, ulusal parası sürekli değer kaybeden, itibarsız bir Kaf Dağı Ülkesi kaldı...

* * *

Dünyanın gözünde iyiden iyiye küçülen bu ülkeyi yönettiğini sananlar, şimdi girdikleri delikten çıkamıyor, zayıflamayı bekliyorlar.

Bir ceviz kurdu öyküsü anlattım size.