CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ortak cumhurbaşkanı adaylarını açıkladılar.
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu.
Sayın İhsanoğlu’nun adı açıklanır açıklanmaz; Google’a hücum eden yurdum insanı; aldığı üç beş bilgi kırıntısını, Sayın İhsanoğlu’nu kırık yıldır tanıyormuş gibi döküp, saçmaya başladı etrafa…
* * *
Efendim, bu adam Mısır’da, Kahire’de doğmuş.
Aman Allahım!
Yaaaa!
… …
Mısır’da doğması yetmiyormuş gibi, bi de Mısır Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olmuş…
Demeeeee!
Yaaaa!
… …
Üstelik El-Ezher Üniversitesi’nde akademik hayata başlamış. Hemi de Osmanlı Kültürü ve edebiyatı üzerine araştırma ve eğitim çalışmaları yapmış.
Bak seeeenn!
Yaaaa!
… …
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi; 24 yıl boyunca da İslam konferansı (İKÖ) İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nin genel direktörlüğünü yürütmüş.
Aman Allahım!
Yaaaa!
… …
Üstelik ekmeleddin ne demekmiş biliyor musun?
!!??...
İki anlamı varmış.
Yapma yaaa!
Evveeeet…
… …
Birinci anlamı, “Dinin en olgunu, dinin en olgunlaştırdığı kişi…” demekmiş.
Yapma ya!?...
Yaaaaa!....
… …
İkinci anlamı da “dinin tamamı” demekmiş.
Yok artık!...
Evvveeeet…
Allah Allahhhh!...
Yaaaa…
… …
Ben bu adama oy vermem.
Ben de vermem.
… …
Bu Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli partilerinden derhal istifa etmeli.
Bence de…
* * *
Sanal âlem, önyargılı yurdum insanlarının bu tür diyaloglarıyla(!); cin AKP’lilerin de bu tür kışkırtıcı hinlikleriyle çalkalanıyor.
Ülke gerçeklerini bilen, gören tek tük insan da “Ayıp oluyor beyler, yakışmıyor bunlar bize…” diye, yırtınıyor ama nafile…
Saplantılı muhaliflerimizin, “CHP ya da MHP içinden gösterilecek, aday mı yoktu!?...” nidaları (cin AKP’lilerin de desteğiyle) ayyuka yükseliyor.
Kışkırtıcılar, duygusalcıları da kullanarak, gerçekçilerin sesini bastırıyor.
Önyargılarımız, demokrasi anlayışımızı her fırsatta ayaklar altına alıyor.
Niye?
Demokrasi kültürümüz ve bilincimiz bu kadar çünkü…
* * *
Oysa üzerinde dumanı hâlâ tüten, yeni bir seçim yaşadık.
Bu ülkede tüm yolsuzluklara, tüm hırsızlıklara, tüm ahlaksızlıklara rağmen; “Olsun, namaz kılıyorlar ya” diyen yüzde kırklık bir kitle var.
Buna ek olarak, saflarını giderek keskinleştiren, yüzde on-on beş dolayında oya sahip ayrılıkçı bir başka kitle var. (Diğer ufak tefek oyları ve de kitleleri de saymıyorum.)
Şimdi…
Oldu da Yılmaz Büyükerşen, aday gösterildi.
Ya da Güldal Mumcu..
Ya da Emine Ülker Tarhan.
Ya da Meral Akşener
Ya da şu demokrat.
Ya da Tayyip karşıtı şu feşmekanca zat.
Bu tablo içersinde, bunlardan herhangi birinin seçilme şansı var mı?
Saplantılı muhaliflerin yanıtı hazır; “Seçilmezse seçilmesin efendim, hiç olmazsa içimize sinecek bir aday çıkarmış olalım da kaybedersek, kaybedelim…”
Böyle bir mantık olabilir mi?
Demokrasinin bir uzlaşı rejimi olduğunu; istediğini seçtiremiyorsan, istemediğini seçtirmemek için de uzlaşmak gerektiğini;
Kullanılmayan her oyun, “Tayyip Zihniyetine” verilmiş oy olacağını;
Neden düşünmüyor ya da düşünemiyoruz?