Bir ülkenin kaderini değiştiren toplumsal olaylar, o günün sosyolojik temelleri ve oluşumun altyapıları yönünden değerlendirilmelidir. Bugün basının bir bölümüne bakınca adeta bütün kötülüklerin anası, kaynağı 27 Mayıs gibi gösterilmeye çalışılıyor. Oysa o günün tarihi gerçeklerine bir bakmak lazım.

Ulusal kahraman ve Cumhuriyetin kurucuları arasında yer alan İsmet İnönü 1940’lı yıllarda ülkenin en güçlü tek adamıydı. Böyle bir tek adam, kendisini de muhalefete düşürecek, çok partili döneme geçilmesini sağlayan, yine tek adamdır.

Demokrat Parti’nin kuruluş döneminde İnönü’ye gelerek, “Paşam biz yeni bir parti kuracağız” diyen Celal Bayar’a, İnönü; “Sevinirim, mutlu olurum, yalnız bir tavsiyem olacak, sakın dini siyasete alet etmeyin” demiştir.

Demokrat Parti’nin kurulması ve özellikle de iktidara gelmesiyle, demokratik olmayan, ülkeyi gericileştiren, emperyalizme bağımlı kılan, toplumsal duyarlılıkları kaşıyan, hareketlendiren, öğrenci ve sivil halk odaklı olayları anımsamak gerekir.

Demokrat Parti iktidara sandıkla geldi, fakat bir diktatörlük kurdu. Seçimlere hile karıştırdıkları, baskı ve devlet terörü ile iktidarlarını sürdürmek istedikleri tarihi gerçeklerdir.

1953’de CHP’nin tüm mal varlığı elinden alınmış, Köy Enstitüleri ve Halk Evleri kapatılmıştır.

30 Haziran 1954’de kendisine oy vermediği için Kırşehir ili, ilçe yapılmıştır.

Getirilen Emekli Sandığı ile ilgili yasayla Yargıtay, Danıştay, Sayıştay üyeleri nedensiz emekli edilmiştir.

Basın özgürlüğüne darbe indirilmiş, kendilerini ispat hakkı bile tanınmamıştır. 1960’a geldiğinde 800’e yakın gazeteci mahpushanededir.

Vatan Cephesi kurularak ülke cephelere bölünmüştür. Radyo iktidarın borazanı olmuş, her gün Vatan Cephesine katılanların haberi törenle verilmiştir. Cepheye katılanların sırtı sıvazlanırken, katılmayanlar düşmanlaştırılmıştır.

CHP Lideri İsmet İnönü Uşak’ta DP taraftarlarınca taşlanmıştır. Yine Topkapı’da İnönü öldürülmek istenmiş, mucize eseri kurtulmuştur. Kayseri’de de askeri birliklerce yolu kesilmiştir.

1960 Nisan’ında İnönü TBMM’de konuşurken, Meclis’ten 12 oturum dışarıya atılmıştır. Oysa İnönü DP’ye Meclis’i barış içinde teslim etmiş Cumhuriyetin kurucu kişisi, bir ulusal kahraman, bir devlet adamıdır.

İzmir’de Demokrat İzmir Gazetesine saldırılmış, cam ve çerçeveleri kırılmış, makinalar tahrip edilmiştir.

1957 seçimlerine hile karıştırılmıştır. Gaziantep’te seçimi kaybettikleri halde, oyların yeniden sayılması kabul edilince, gece adliye binasını yakarak, bütün oy pusulalarını yakmışlardır. CHP’liler oy kütüklerinden silinmiş, DP’liler birkaç oy kütüğüne birden yazılmış, yine de seçimi güçlükle kazanmışlardır.

‘Tahkikat Komisyonu’ kurulmuş. Bu komisyonla CHP kapatılmak istenmiş ve 1961 seçimleri yapılmak istenmemiştir.

Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’e göre: “Meclis Tahkikat Komisyonu kurabilir. Anayasaya aykırı değildir. Ancak bu komisyona olağanüstü yetkiler veren kanun anayasaya aykırıdır.”

Oysa komisyon, basına her türlü yasağı koyuyor, gazeteleri kapatıyor, matbaalara el koyuyor, siyasal toplantıları yasaklıyor, istediği kişiyi tutukluyordu.

Bu kararlar kesindi, itiraz edilemiyor, karşı çıkanlar 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılıyordu.

Sivil toplumsal olaylar, öğrenci olayları dalga dalga yükseliyor, Taksim, Beyazıt ve Kızılay Meydanlarında ve diğer illerde mitingler yapılıyordu. Bayar, Menderes despotluğuna karşı adeta bir toplumsal başkaldırı vardı.

27 Mayıs Devrimi’nin temelini bu sosyolojik ve toplumsal olaylar oluşturmuştur.

(Devam edecek)