Pazar günü televizyonlar referandum sonuçlarını veriyor. Ben de keyifle izliyorum.

Keyfim; terörsüz, can sıkıcı olmayan, huzur ve güven ortamı içerisinde geçmiş oylamadan kaynaklanıyor.

Açık fark ile önde olan "EVET" oyları erimeye başladı. Yüzde %53 Evet, Yüzde 47 hayır gibi duruma gelindiğinde sonuç belirmişti.

Birdenbire mühürsüz zarf ve oy pusulası konuşulmaya başlandı.

Sonuç belli olmaya başlayıncaya kadar hiç konuşulmayan mühürsüz zarf ve oy pusulası konusunun ortaya atılması, "Acaba 'Hayır' kazansa hiç konuşulmayacak mıydı?" gibi bir sorunun, zihnimde belirmesine neden oldu.

Esas rahatsız olduğum konu, bu olur olmaz olaylardan veya konuşmalardan birbirimizden şüphelenir olduk.

Yalancılık, oy hırsızlığı gibi tartarak konuşulması gereken sözcükler, çekirge sürüleri gibi havada uçuşur oldu. Referandum sonuçlanalı beş gün oldu. Kısa sayılmayacak bu zamanı politikacılarımız, birbirlerinin saygınlıklarını harcamakla geçirdiler. "Birbirimizin saygınlığını harcıyoruz."  derken, ülke insanının saygınlığına da büyük zarar veriyorlar...

Burada anlatmak istediklerimin iyi anlaşılması için, rahmetli ablamın kocası rahmetli enişteden öğrendiğim bir şeyi anlatmam gerekiyor.

Rahmetli, İzmir ikinci şubede sivil polis olarak 21,5 yıl görev yaptıktan sonra emekli olmuştu. Daha önce de 6 sene görev yaptığı yerler var. Çorum bunlardan biridir.

"Rapor hazırlamak için, suçlunun 'Ben Çaldım!' veya 'Ben Öldürdüm!' demesi yetmez. Nasıl çaldığını veya nasıl öldürdüğünü tatbiki olarak göstermesi lazım!" şeklinde anlatmıştı.

Şimdi bakıyorsun koca koca makam sahibi insanlar, akıllarında oluşturdukları senaryolar   ile kolayca iftirada bulunabiliyorlar. Bu yüzden tetikte bekleyen düşmana koz veriyorlar.

*       *       *

Mühürsüz oy pusulası neden olur?

•Tembellikten, ihmalden, görevi ciddiye almamaktan,

•Bir kaos ortamı oluşturmaya zemin hazırlamaktan,

•Çalınmış oy pusulası veya zarf kullanmaktan. Daha başka var mı bilmiyorum ama hangisi olursa olsun,  hepsi kötü.

Bunlardan kurtulmak  çirkin tartışmalardan arınmak demektir.

*       *       *

AGİT "Oylamada Hile Var" raporunu YSK'ya sundu. Biz de çok kızdık. Buna benzer raporların böyle olacağını rahmetli Sakıp Sabancı, yaklaşık 35 sene önce anlatmıştı.

O zaman Japon ürünlerinin kalitesi Türkiye' de kabul görmüş değildi. Rahmetli Özdemir Sabancı, Japonlarla anlaşmalar yapıyor, temsilcilikler alıyordu.

İşin anlatımı da Sakıp Bey'e düşüyordu. O da  şöyle anlatıyordu:

"Japonlar müthiş. Japonlarla iş yapmak çok güzel!.. Her şeyden önce bizler için ön yargıları yok!.."

Neymiş? Bizim için, Japonların ön yargıları yokmuş. Bunu söylemek için ön yargısı olanları bilmek gerekir. Kim bunlar? Başta AB ülkeleri. Bunu unutmamalı, tavrımızı ona göre ayarlamalıyız.   

Şu anda perşembe sabahı... Saat 04.36... Yazımı bitirdim. Tesadüfe bakın, Kanal A televizyonu da Sakıp Sabancı'yı anlatmayı bitirdi. Savaş Ay'a geçti. İkisi de çok değerli, mesleklerinin ustası insanlardı. Allah rahmet eylesin.

En güzel günler sizlerin olsun...