Geçen günlerde bir yerde okumuştum. Bir genç ekonomik özgürlüğünü elde ettiği zaman anne ve babası ile olan tüm ilişkilerini keseceğini söylemiş. Çok şaşırdım.

Şaşkınlığımı atlattıktan sonra düşündüm. Aile içerisinde nasıl bir hal ve durum bu genci bu sözleri söylemeye itti bilemiyorum, ama kuşaklar arasında yaşanan çatışma hiç bu kadar tavan yapmamıştı sanırım.

Görünen o ki hayata veya hayatımıza değer katan pek çok geleneğimiz yok olmak üzere.

Şimdi düşünün, son zamanlarda, en yakınızdakilerle saati bir kenara bıraktım, kaç dakika sohbet ettiniz?

En son ne zaman misafirliğe gittiniz ya da bir misafiriniz geldi?

Hangi yaş grubunda olursak olalım hepimiz hayat karmaşasının içerisine öyle düştük ki sürekli bir koşuşturma içerisindeyiz. Şöyle bir durup durum değerlendirmesi bile yapamıyoruz. O nedenle ki bırakın iletişim kurmayı, aynı dili kullanmayı, hatta ortak bir paydada bir araya gelemiyoruz.

Belki sizler de bu durumdan şikâyetçisiniz ama hiç birimiz çözüm üretmeye yanaşmıyoruz. Çünkü bu kolayımıza geliyor!..

Mevlana'dan bir hikâye ile konuyu daha iyi anlatabiliriz.

"Adamın biri dört kişiye bir dirhem verdi. Adamlardan biri:

- Bu parayla engûr alalım, dedi.

Diğeri Arap'tı:

- Hayır, dedi, ben inep isterim, engûr değil. Üçüncüsü Türk'tü:

Ne engûr, ne inep, bununla üzüm alalım, diye tutturdu.

Dördüncüleri Rum'du, o da itiraz etti:

bu lafları, dedi, bununla istafil alalım.

Derken kavgaya başladılar. Birbirlerini yumrukluyor, tokatlıyorlardı. Pek çok dil bilen âlim birisi onları gördü:

- Durun, dedi, hepinizin de istediği olacak. Parayı aldı, onlara üzüm getirdi.

Türk, Rum ve Arab'ın kavgasından engûr ve inep şüphelerinden başka bir şey çıkmaz. Bu ikilik, manevi dilleri bilen bir Süleyman gelmedikçe kalkmaz.

Artık günümüzde hikâyemizdeki gibi en ufak aykırı görüşlere bile tahammül edemiyor ve anında geriliyoruz. Aynı şeyleri düşünüyor, aynı şeyleri konuşuyor ve aynı şeyleri istiyoruz ama birbirimize tahammülüz yok.

Günümüzde gençlerimiz daha hayatlarının başında, en iyi maaşı, en iyi arabayı, en iyi evi, en iyi tatili bir hak olarak görüyor.

Alın teri dökmeden zengin olmak, okumadan yorum yapmak, uzmanlığı olmadan akıl vermek ve tartışmak ne yazık ki günümüzün eğilimleri haline geldi. Belki de bu nedenle bir diyalog sorunumuz var.

Unutmayın, hayat binlerce zincir halkasının oluşturduğu bir bütündür, o halkalardan biri koptuğunda, her şey altüst olabilir...

Dünya, ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar değişirse değişsin, insani değerlerin yok olduğu bir dünya mutluluktan çok, aksine huzursuzluk getirir...

Her kuşağın şarkısı farklı olsa da, en azından nakaratta bir araya gelebiliriz.

Birbirimizle konuşalım buna gerçekten çok ihtiyacımız var.

En güzel günler sizlerin olsun.