Mustafa Kemal bu işin önemini kavramıştır. Bir tabur askerle olmayacağını anlar. Gerçi bu bölge kendi bölgesi değildir ama hemen kararını verir. Bin bir güçlükle Conkbayırın’a ulaşır. Gördüğü manzara hiç te iyi değildir. Düşman askerleri serbestçe ilerlemektedir.

Bu arada bizim askerlerimiz de Conkbayırı’na doğru kaçmaktadırlar. Mustafa Kemal hemen önlerine geçer!

•Nereye gidiyorsunuz?

•Düşman geldi.

•Nerede?

•Düşmandan kaçılmaz!

•Cephanemiz yok.

•Süngünüz var ya!

•“Size ben taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum… Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimize başka kuvvetler ve başka kumandanlar alabilir...”

Bu askerler kendi birliklerinden değildir. Süngü tak yere yat emrini verir. Bu karar anı bu savaşın kaderini tayin edilişinin anıdır. Bizim askerler yere yatınca nedendir bilinmez düşman askerleri de yere yatarlar. İki taraf da kritik anlar yaşarlar. Düşmanın elinde 8 tabur asker vardır. Bir tabur(400-900) kişi arası. 57. Alay gelmiştir ama bir alay (1300 -3000) kişi arası.

Hemen süngü takılır. Sabah saat 10’dur. Taarruz emri verilir. Göze göz, dişe diş bir ölüm kalım kavgası başlar. O gece düşman savaş alanına 5 İngiliz tümeni takviye gönderir. Düşman sayıca bizden çok üstün duruma gelmiştir. Ayrıca muharebemiz iyi kurulamamış, askerler yarı aç, yarı tok. Çarıkların çoğu delinmiş elbiseler yırtık dökük.

26 Nisan karşılıklı muharebelerle geçer. 27 Nisan’da 2 alayla takviye gönderilir. Mustafa Kemal var gücü ile bulunduğu yeri savunur. Bu tepeye sonradan Kemaliye adını verirler.

28 Nisan’da düşman asker çıkarmaya devam eder. Karşılıklı atışlar sürmektedir.

29 Nisanı Churchill (Çörçil) hatıralarında şöyle anlatır. Herkes bulunduğu toprağa elleri,ayakları, tırnaklarıyla sarılmıştır.

‘’Türkler bu daracık geçit başında sıkı bir savunmaya girmişlerdi. Canlarını veriyorlar, fakat vatanlarının toprağından bir karış bile vermiyorlardı.’’

*

30 Nisan’da bir kumandanlar toplantısı yapılır. Bu değerlendirmede 6 günde düşman tümeninden iki tümen imha edilmiştir. Mustafa Kemal “Bir kişi kalıncaya kadar canla başla savaşacağız. Düşmanı denize dökmek şarttır. Bir daha Balkan Harbinin utancını görmektense…” demektedir.

Bu kararlıkla 1 Mayıs günü büyük taarruza geçilir. Bu saldırı kendi toprağına göz dikenlere karşıdır. Meşru bir savunma hakkıdır. Sabah saat 4’te başlamıştır. Asker süngüsünü takmış boğaz boğaza,gırtlak gırtlağa, canı pahasına… Hamilton’un raporunda dediği gibi hırıltı ve kan…Savaş filolarının yapacağı bir şey kalmamıştır, ölmeyi yeğlerim der.. İki taraf ta birbirine girmiş, ortalık kan gölüne dönmüştür. Barut kokusu nefesleri tıkamış tozun dumana karıştığı yerlerdir. Her yer iki tarafın ölüleriyle dolmuştur. Kopan bacaklar, kollar yaralılar yerlerde gözler önündedir. Cehennem vahşeti yaşanır. Bu savaşlarda mermi, mermiyi vurmuştur. Buralar metrekareye 6000 merminin düştüğü topraklardır. Burası Arıburnu ve Ağıldere’dir. Çanakkale için insan öğüten değirmen yeri dedikleri yerdir. Türk askeri yine anlının akı ile zaferden çıkmıştır.

Tarih yazan dedelerimiz. Onur duyduğumuz atalarımız.

(SÜRECEK)