(Tatlısu, evindeki kütüphanesini Belediyeye bağışladı. Bağışladığı kitap sayısı onbin. Veli Paşa Hanı’nda Mehmet Tatlısu adına kütüphane yapılacak.

4 Şubat 2022, Hakimiyet, sayfa 6)

Kitap ehli deyince, iki şey anlar bizim insanımız. Bir, semavî dinlere inananlar, iki Mehmet Tatlısı su gibi çok kitap okuyan, çok kitap satın alan ve çok kitap dağıtan, kitap hastası insanları anlarız. Kitap ehli olanlar, bu kültür yolunda giderken bir tek durakları vardır. O duraktan başka yerde durmazlar, duramazlar, rahat edemezler. “O” duraklar onların dinlenme, öğrenme, huzur bulma ve karınlarını doyurdukları mis gibi selüloz kokan sahaflardır. Bu kitap ehli insanlar öyle tuhaftırlar ki, sahaflarda ömür geçirmelerine rağmen tatmin olmazlar. Ne yaparlar biliyor musunuz? Sahafı evlerine taşırlar. Çünkü bir âşık, sevgilisini çarşıda pazarda birkaç kere görmeyle iktifa etmez ve mutlu olmaz. Sevgili sevenin yanında gerektir. İşte Tatlısu gibi evini sahafa, kütüphaneye çevirenlere biz KİTAP EHLİ diyoruz.

&

Bendeniz gibi 1949 doğumlu olan Tatlısu, benim 1969 yılında büyük bir hevesle ve iki bavul ile gittiğim ve kazanamadan döndüğüm, ERZURUM ATATÜRK ÜNİVEKRSİTESİ, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiştir.

Emekli olup Çorum’a gelmeden önce kendisini gıyaben tanımıştım. Bir terzi ahbabımın dükkânında Demirci İlçesinin yerel gazetesinde, 9 EYLÜL ÜNİ. DEMİRCİ EĞİTİM FAKÜLTESİNDEN EMEKLİ OLAN ÖĞRETİM GÖREVLİSİ Mehmet Tatlısu 5019 Kitabını Fakültemize Bağışlamıştır. “Mehmet Tatlısu “ adına fakültemiz de bir kütüphane açılmıştır diyordu. Aradan çok zaman geçmedi. Tatlısu Çorum’a nakli mekân etti. Çok çabuk tanıştık. Çünkü kitap hastası bizlerin sıhhat bulmak için gittiğimiz tek yer sahhaflardır. O da biz gibi kitap ehli olan, kitap hastası olan biz gibi 1949 doğumlu Çorum’un kadim sahhafı MUSTAFA GÖKGÖZ’ün selülozhanesinde Tatlısu kardeşimle yüzyüze geldik. O gün bugündür yüzyüze, gönül gönüle gidiyoruz.

&

Mehmet Tatlısu demek kitap demektir. Kitap umumî mânâda bütün dünya demektir. Hususi mânâda, kitap, ehli için ekmek gibidir, su gibidir. Kâfi mi? Hayır. Kitap hastası için kitap, kalbi gibi, ciğeri gibi, gözü gibi bir organıdır. Ağaç susuz, kitap hastası, kitapsız yaşayamaz

&

Tatlısu kardeşim aklı erdiği günden itibaren kitap almaya başlamış bir kitap ehlidir. Almak demek okumak demektir. Ağzına sigara koymayan Mehmet Tatlısu’nun ömür boyu değişmeyen bir kuralı vardır.

Der ki:

“Bazıları sigara içiyor. Ben içmiyorum. Eğer sigara içse idim. Her ay….. şu kadar para harcayacaktım. Ben sigara yerine her ay … şu kadar kitap alacağım.“

Öyle de yapıyor.

Dört duvarı kitaplık olan iki odası var. Artık buna kitaplık denmez. Özel kütüphane denir.

Bir misal vereceğim. Bu verdiğim misal beni şaşkına çevirmişti. Sizi ne yapar bilmiyorum.

13 yılı evveldi. Mehmet Hocam Tiyatro Salonunun fuayesinde kitap sergisi açtı. Sergide tahminen 200 den fazla kitap vardı. Parasal olarak baha biçilmez değerde olanlar vardı. 30 x 40 ebadında mükemmel ciltli harika kitaplar vardı. Öyle birkaç tane göstermelik değil, belki yarısı böyle çok pahalı ciltli kitaplardı. İçinde benden bile yaşlı kitaplar vardı. Yani antika idi. Tek kelime ile bir hazine seyrettik. Tabi ki bu arada basıncılık ve yayıncılık tarihi hakkında, matbaacılık, hakkında, kâğıtçılık hakkında, yazarlar ve yazarlık hakkında ve daha pek çok mevzuda bilgi alışverişi yaptık. Kitabın cildinin, fiyatının, kâğıdının, mürekkebinin bile bir kültür mirası olduğunun fiilen ispatını gözümüzle gördük. Edebiyatımızın ne kadar geniş, derin ve zengin olduğuna da şahit olduk.

(SÜRECEK)