Böylesine bigane bir halde camiden vaazdan uzak bir dinlemeden bir hayır gelir mi? Hayır, asla gelmez.

Şimdi bu konudaki Allah’ın ayetlerine bir göz atalım:

Ulu Allah Araf Suresi 204. ayetinde; “Sizlere Kur’an okunduğu, sizlere Kur’an hakikatlari anlatıldığı zaman onu can kulağı ile dinleyin (anlayın ve onunla amel edin) susun ki söyleneni iyi kavrayasınız, ve size merhamet edilesiniz.

Yine Nahıl Suresinin 98. ayetinde ise “Kur’an okunduğunda sizler Kur’an hakikatları anlatıldığında kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığının. Çünkü şeytan sizi Allah’ın kelamını dinlemekten ve anlamaktan alıkoymak ister. Allah’tan yardım dileyerek şeytana mani olunuz.”

Yine Enfal Suresinin 2. ayetinde; “Hakiki müminler, şu kimselerdir ki, onlara Allah’ın adı anıldığında yürekleri titrer, imanları çoğalır, ulu Allah’a olan aşkları coşar, taşar. İşte onlar Allah’a inanan, Allah’a dayanan ve Allah’a güvenenlerdir ki, onlar Allah’ın ayetlerini şiddetli bir istekle, şevkle dinlerler. Çünkü Allah’ın ayetlerinden daha güzel bir söz yoktur. Kur’an sözlerin özüdür. Bunun için ey peygamber, kullarıma yumuşak, tatlı sözle hitap et. Hikmetli, ibretli öğütlerle onları Allah’ın yoluna çağır. Rabbin kimlerin imanlı kimlerin inkarcı olduklarını çok iyi bilir. (Taha Suresi 44, Nahl Suresi 125. ayetler)

Bunun için Hz. Muhammed SAV. dünyanın en kötü inkarcısı ve asisi olan Ebu Cehil, cehaletin babası olan o kişinin ayağına 37 kere gidiyor. Onu imana davet ediyor. Hiçbir seferinde de sen bir kafirsin demiyor. Onun iman etmeyeceğini bildiği halde, güleryüzle, tatlı sözle onu İslama davet ediyor.

Yukarıdaki ayetlerden anlaşılıyor ki, konuşanlar, öğüt verenler daima konuşurken korkutmayacak, müjdeleyecek ümitlendirici öğütler verecek. Yüce Allah sonsuz rahmetini dinleyenlere bol bol aktaracaktır.

Dinleyenler ise; hatibi, gayet ciddi olarak, vaizin gözünün içine bakarak pür dikkat, demsaz, hemra, ruhunu gıdalandırarak dinleyecek, anlayacak, kavrayacak ve öğrendikleri ile mutlaka amel edecektir. İşte gerçek dinleme budur.

Bu konuda bir de Hz. Muhammed SAV.i dinleyelim.

İlim ve bilgi meclisleri camiler, cennet bahçeleridirler. Öğüt veren alimlerimiz ve hocalarımız da o cennet bahçelerinin meyveli ağaçlarıdır. Verilen öğütler de cennet bahçeleri ağaçlarının tatlı meyveleridirler. Cemaat dinleyenler ise ağustosun kavurucu çöl sıcağında ve çölde yolculuk yapan acıkmış, susamış gölge arayan yolcular gibidirler. Çölde seyahat eden yolcular, vahada, dibi koyu gölgeli ve soğuk sulu çeşmesi, dalında doyurucu meyvesi olan bir ağaca rastlarlarsa, ne yaparlar? O ağacın dibinde konaklarlar. Ağacın gölgesinde serinler, çeşmesinin soğuk suyundan içerler. O ağacın tatlı ve doyurucu meyvelerinden yerler değil mi? İşte ilim meclisleri camiler, hocalar, öğütler de o güzel ağaç, cemaatimiz de onun gölgesinde konaklayan yolcular gibidirler.

İşte camiye, ilim meclisine gelip de öğüt dinlemeyen, kendine lazım olan bilgileri almayanlar, cennet ağacından yararlanamayanlar gibidirler. Bunlar kendilerine yazık etmiş, büyük bir fırsatı kaçırmış olanlardır, buyuruyor Hz. Muhammed SAV.

Onun için, Cuma günlerine özel önem veren, camilere erkenden gelen, can kulağı ile vaaz, nasihatı alan, hutbeyi özenle dinleyip öğüdünü alan müminler inanın Cuma günü camiye insan olarak girerler. Şu hutbede anlatılanları yaparlarsa camiden insan suretinde melekleşmiş olarak çıkarlar. Onları görenler bunlar melaike gibi insanlar derler. Eğer bunlardan mahrum kalırsak, dertten inleyen hastaya etkili bir doktorun yazdığı reçeteyi çöpe atan hasta gibi şifadan mahrum kalırız. İşte bunun için kendimize yazık etmiş oluruz diyoruz.

Hutbeleri dikkatle ve özenle dinleyen kardeşlerimize Allah ayetlerinin hikmetlerini onlara ilham eder. R.SAV.e en son inen ayet “Elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm niğmeti ve raziytü lekümül islame diynen” Yani, Ey müminler. Bugün sizin dininizi tamamladım. (Kıyamete kadar sizi iki cihanda mutlu edecek bütün bilgileri eksiksiz size bildirdim) Din olarak İslam’ı seçtim. Razı olduğum din İslam dinidir. İslam dini engin deryada yüzen bir gemi gibidir. Ona binen kurtulur. Binmeyenler ise yok olur. Bu ayeti kerimeyi R.SAV. hacda veda hutbesinde 114 bin sahabiye okuyor. Bütün sahabiler, müslümanlar, dinimiz tamamlandı diyerek seviniyor, gülüyorlar. Fakat Hz. Ebubekir R.A. ağlıyor. Çünkü inen son ayetle R.SAV.in görevinin tamamlandığını ve vefatının yaklaştığını anlıyordu. Çünkü bir ömür boyu R.SAV.i ciddiyetle dinlemiş ve yüce hikmetlere ulaşmıştı. Sahabilerin çoğu böyleydi. Gerçekten R.SAV. ikinci hac mevsimi gelmeden rabbine kavuştular. Eğer bizler de hocalarımızı, hutbelerimizi Hz. Ebubekir R.A. hazretlerinin R.SAV.i dinlediği gibi dinleyebilsek, melek oluruz. Uçmak için kanata ihtiyacımız olmaz. Dinlediklerimizle amel edersek dünya da, cennet de bizim olur.

Dinleme ile ilgili güzel sözler:

-Dilin müşterisi kulaktır.

-Söyleyen eker, dinleyen biçer.

-Söyleyeni sadece kulaklarınız ile değil, gözleriniz ile de dinleyin.

-Bilmek istemeyen, dinlemek istemez.

-Kulak iki, dil birdir. Bir söyle, iki dinle.

-Konuşmak zor, dinlemek çok çok zordur.

-Söz bilirsen söyle, ibret alsınlar. Söz bilmiyorsan sükut eyle, seni insan sansınlar.

-Marifet iltifata tabidir. Müşterisiz mal zayidir. Sözün dinlenmiyorsa, emek fanidir.

-Dinleyene bir söz yeter, yapmaya arif isen bir gül yeter kokmaya, cahil isen gir bahçeyi yıkmaya.

-Allah sözü kulak için özü kalbi kendisi için yaratmış.