İnsanların yaralarını sarmak, dertlerine derman olmak ve hayata tutunmalarını sağlamanın meşakkatli bir iş olduğu kadar kutsal bir görev olduğunu anlatan Saatcı, Bu hizmeti en iyi şekilde ifa eden sağlık çalışanlarının, aynı zamanda insanların zor ve ıstıraplı anlarında yanlarında bulunarak en mahrem ve en hayati anlarına da tanıklık ettiğini belirtti. Sağlık çalışanları ordusunun bu bilinçle alın teri akıtarak insana her zaman el uzattığını kaydeden Saatcı, bahse konu bu fedakârlığın salgın sürecinde zirve yaptığını, yapmaya da devam ettiğini dile getirdi. Gecesini gündüzüne katarak hastalara cansuyu olmak için tüm gayret ve çabayı sarf eden bu isimsiz kahramanların, şiddetin kurbanı olmaktan da kurtulamadığını dile getiren Ahmet Saatcı, şunları dile getirdi: “Yapılan tüm uyarılara, caydırıcı cezai işlemlere ve kamuoyu baskısına rağmen ne yazık ki sağlık birimlerinde şiddetin önüne bir türlü geçilememektedir. Öyle ki ülke genelinin sağlıkta şiddet tablosuna baktığımızda, her yeni ayın bir önceki ayı aratır düzeyde ilerlediğine tanık olmaktayız. O halde, bu hususta yapılması gerekenin sıfır tolerans temelli, çok yönlü, kapsamlı politika değişikliğine gitmek olduğu açıktır. Eylül ayında da değişen pek bir şey olmamıştır. Bir diğer ifadeyle, Eylül ayı verilerine baktığımızda derman bekleyenlerle şiddet uygulayanların aynı kişiler olduğunu görüyoruz. Bu trajik tabloda dikkat çeken önemli bir nokta da Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde olduğu gibi hasta yakınlarının kalabalık gruplar halinde hastaneyi basarak terör estirdiklerine şahit olunmasıdır. Bu durumdaki şiddet olaylarının neden olduğu korku ve zararın, bireysel saldırılardakilerden kat be kat önde olduğunu görüyoruz. Bu hakikat ışığında, Eylül ayına baktığımızda 23 şiddet olayının kamuoyuna yansıdığını görüyoruz. Bu olaylarda yer alan 191 saldırganın 69 sağlık çalışanını mağdur ettiğini görüyoruz. 23 olayın 6’sı fiili, 10’u hem sözlü hem fiili, 7’si ise sözlü olarak gerçekleşmiştir. Yaşanan 23 olayın 14’ünde hasta yakınları yer alırken, 9’unda ise bizzat hastalar dehşet saçmıştır. Saldırganlara karşı uygulanan adli işlemlere baktığımızda ise 40 saldırganın ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldıklarını görüyoruz. Buna karşın 20 saldırgan tutuklanırken, 131 kişi hakkında da hiçbir işlem yapılmamıştır. Yaşanan olaylarda şiddetin yine mekân ayırt etmediğini görüyoruz. 16 vaka hastanelerde, 4 vaka sahada, 3 vaka ise aile sağlığı merkezlerinde vuku bulmuştur. Eylül ayında da karşılaşıyoruz; 11 hemşire, 8 doktor, 5 112 çalışanı, 4 güvenlik görevlisi ve farklı branşlardaki 41 sağlık çalışanı gene şiddetin kurbanı olmuştur.

Maalesef şiddet sağlık birimlerinde kol geziyor ve önüne bir türlü geçilemiyor. Her türlü zorlukla ve sorunla mücadele ederek şifa dağıtan sağlık çalışanları, bir de kör şiddetle mücadele ediyorlar. Kör şiddet diyoruz zira çalışma esnasında şiddetin nereden geldiğini sağlık çalışanları kestiremiyor. Bazen canlarından oluyorlar, Çapa Tıp Fakültesi örneğinde olduğu gibi bazen de sakat kalabiliyorlar. Yaşanan acı ve travmalar da cabası. Sağlık çalışanlarını şiddet belasından kurtarmak lazım. Yasalar şiddeti tam manasıyla ortadan kaldırmaz. Şiddete başvuran kişiler toplumdan da dışlanarak cezalandırılmalı. Başta kamu olmak üzere herkese bu hususta büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim