Kim ne derse desin, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimine damgasını vuran, Muharrem İnce ve onun yaptığı mitingler oldu.

Mitinglerdeki duruşuyla, samimi görünen yapısıyla, açık sözlü oluşuyla, halktan biri görüntüsüyle, sosyal demokratları halkla buluşturacak bir kimlik olarak göründü.

25 Haziran 2018 Pazartesi günü CHP Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı yaptı.

Bu nedenle 24 Haziran seçim sonuçları için ne demiş, bir görelim dedik.

Ve de söylediklerinden alıntılarla Sayın İnce'nin siyasal kimliğini bir tanıyalım dedik.

***

İşte seçim sonucunun sayısal dökümü için söyledikleri:

"Seçimin sonucunu kabul ediyorum" dedi.

"Bize ulaşan bu tutanaklar ile YSK'nın açıkladığı sonuçlar arasında anlamlı bir farklılık yoktur" dedi.

"Eğer bir yarışa girerken karşınızdakini kutlayamıyorsanız o yarışa girmeyeceksiniz" dedi.

"Yeniden hazırlanacaksınız, bir sonrakinde galip geleceksiniz" dedi.

"50 günlük bir kampanyada 41 yıllık 30 barajını aştık" dedi.

"Eğer 15 milyon insan oy veriyorsa bu, kısa sürede 30 milyon yapılabilir" dedi.

***

Ve geleceğe yönelik olarak:

"Bu seçim sürecinde yaklaşık her 3 vatandaşımızdan birinin oyunu almış birisi olarak, tüm vatandaşlarımızın takdirini kazanmak için çalışmaya devam edeceğim" dedi.

"Yapılacak şey eksiklerimizi gidermektir. Yapılan her şeyde yanlışlar bulunabilir, bize düşen bu yanlışları düzeltmek, bize duyulan güveni güçlendirmektir" dedi.

"Geleceğimiz/kazanmak için herkesle birlikte olmaya, aynı kaygılarda buluşmaya devam etmeliyiz. Benim gündemim Türkiye'dir" dedi.

"Bana 'yürü önümüzden' derlerse ben yürümeye hazırım" dedi.

Ancak:

"Bir; 'Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül kavga etsin, bizim oyumuz artsın’. Ben bu mantıkta birisi değilim" dedi.

"İki; 'kaybettik ona çamur atayım, kutlamayayım, kabul etmeyeyim'. Bu mantıkta da değilim" dedi.

"Adaylık sırasında Sayın Akşener'i, Sayın Karamollaoğlu'nu, Sayın Demirtaş'ı, Sayın Erdoğan'ı ziyaret ettim. Bu tür insani şeylerden çekinmem" dedi.

Ve 26 Haziran günü yaptığı bir açıklama ile "gidebildiğim ve gidemediğim 81 ili yeniden dolaşacağım" dedi.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da tavsiyelerde bulundu:

"En baştan söyleyeceğimiz, bugünden itibaren uygulamaya giren yeni rejimin Türkiye için ne kadar büyük bir tehlike olduğudur" diyerek...

"Tam anlamıyla bir tek adam rejimine geçilmiştir" diyerek...

"Geleceğimize dair her zaman büyük endişelerimiz ve kaygılarımız olmaya ne yazık ki devam edecektir" diyerek...

"Sayın Erdoğan, bugünden sonra artık AK Parti Genel Başkanı gibi davranmayın, 81 milyonun cumhurbaşkanı olun, hepimizin cumhurbaşkanı olun" dedi.

"Bu gerginliğe son verin, kucaklayın herkesi" dedi.

"Ben seçilseydim böyle yapacaktım. AK Parti Genel Merkezi'ne gelip çay içecektim, herkesi kucaklayacaktım" dedi.

***

Yukarıdaki sözleri ile Muharrem İnce:

-Bu toplumun beklediği yeni bir siyasi kimlik vurgular oldu.

-Tüm söylemleriyle bir yumuşamanın, beklenen bir barışın sözcüsü gibi göründü.

-Edirne'den Hakkâri'ye kadar uzanan mitingleriyle ötekileştirmenin de belini kırar gibi oldu.

Peki, hatası ya da eksikliği yok mu idi? Elbette vardı.

-Her gittiği yerde aynı vaatleri tekrar ederek, vaatleri yalama eder ve de inandırıcılığını kaybeder oldu.

-Toplumun oy verme kriterlerini ve de muhafazakâr kesimin Erdoğan'ına neden sahip çıktığını henüz okuyamadı.

-Ve de 20 yıldır verilen siyasal kavganın, İstanbul sermayesi ile Anadolu sermayesinin siyasete yansımış şekli olduğunu ise hiç okuyamadı.

Herhalde bunların da görülüp okunmasıyla oluşturulacak siyasal bir dil ve strateji, sosyal demokratların halkla yaşadığı doku uyuşmazlığını kıracak, halkla buluşmasının önünü açar olacaktır.