3 Mayıs 2012 tarihli Hürriyet gazetesinde bir haber:

"Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, havacılık ve uzayla ilgili ilk ihtisas üniversitesi olan Türk Hava Kurumu (THK) Üniversitesi Kampusü'nün açılış törenine katıldı.(...) Pilot montunu giymiş Gül, kendi adını taşıyan yangın söndürme uçağına binerek pilot koltuğuna oturdu ve pilot selâmı verdi."

Haber güzel... Böyle bir üniversitenin varlığı daha da güzel... Türkiye için önemli bir kazanım.

Ancak haberin dikkat çeken yanı bu değil. Bu uçağa Abdullah Gül isminin niçin verildiği! Neden bu ismin verilmesine ihtiyaç duyulduğu! Acaba Sayın Gül'ün hediyesi miydi? Oysaki haberde böyle bir ifade yoktu.

Peki, yapılması gereken ne idi? Sayın Gül'ün bu ismi sildirmesi idi. Ve de bu tip isimlendirmeye son verilmesini sağlayan bir davranış sergilemesi idi.

Bu toplumun genlerinde mi var bilemiyoruz ama her nedense, günün şartlarına göre bu tip isimlendirmeler sürekli yapılmakta.

Her darbede darbecilerin isimleri caddelere, sokaklara, mahallelere, okullara vs. verilir olmakta. Nitekim şimdi bu isimler, toplumun kanına dokunmakta ve bugün değiştirilmesi beklenmekte.

Şu örneklere bir bakalım:

Kenan Evren İlköğretim Okulu (İÖO)-Giresun, Kenan Evren İÖO-Kula, Kenan Evren İÖO-Osmaniye, Kenan Evren Bulvan-Antep/Şahinbey, Cemal Gürsel İÖO-İstanbul, Nurettin Ersin İÖO-Ankara, Tahsin Şahinkaya İÖO-Ankara, Çevik Bir Meydanı-Buca, Çevik Bir Caddesi-Ankara/Gölbaşı...

Özellikle Kenan Evren isminin verilmediği il, ilçe, kasaba kalmadı.

İsmi verilen bu insanlar, bu duruma niçin müdahale etmez? Zaman gelir bunlara itiraz edilir, silinir, incinirim diye niçin düşünmezler? Bilemiyoruz.

Aynı isimlendirmeler illerde, ilçelerde kaymakam ve vali isimleri de verilerek yapılmakta. İşgüzarın biri önermekte, diğer yetkililer de hayır diyememekte.

Bu tip isimlendirmelerin halk dilinde çok çarpıcı bir ifadesi vardır. Biraz kaba kaçacak ama buna bizim halkımız yalakalık der!

Peki, isim vermenin bir kriteri yok mu? Elbette var. Örneğin, MEB'in ilgili yönetmeliğine göre öğretim kurumlarına verilecek isimler:

Atatürk ismi tartışmasızdır. Ayrıca, kurumun bulunduğu yerleşim yerinin ismi, tarihimizde ün yapmış kişilerin ismi, şehit düşenlerin ismi, memleket için önemli olayların ismi, okul yaptıranların ve kuruma büyük hizmeti geçmiş kişilerin ismi verilebilmektedir.

Ayrıca bilim, teknoloji, kültür, spor ve benzeri alanlarda önemli başarılar kazanmış kişilerin ismi, Türkiye Cumhuriyetleri ve Türk toplumlarına ait kişi ve yer isimleri, eski Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlarının isimleri verilebilir. Diğer tüm kurumlarda da benzer kriterler vardır.

Ancak bu toplum, barışık olmayan bir toplumdur. Siyasetin her gün birbirine küfrettiği, birbirini vatan hainliği ile suçladığı bir toplumdur. İşte bu nedenlerle Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan isimleri gibi, özellikle siyasi vurgusu olan isimler verilirken iyi düşünülmesi gerekir. İsmi verilen kişilerin de gerekli hassasiyeti göstermeleri gerekir.

*     *     *

Ve bu gün, darbecilerin isimlerinin silinmesi gündeme gelmiştir. Basındaki haberlere göre   tüm   darbeler   araştırılacak,   darbecilerin   isimleri   verildiği   yerlerden   silinecektir.

Ancak fırsatçı bir anlayışla Çorum'da, “Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Parkı”nın ismi değiştirilerek “Yunus Emre Parkı” ismi verilmiştir.

Sorun, Yunus Emre ismi değildir. Yunus Emre bu toplumun dokusunu, mayasını oluşturan, barışın-birliğin sembolü büyük bir gönül insanıdır.

Sorun, Velidedeoğlu isminin niçin kaldırıldığıdır.

Çorum kökenli olan Velidedeoğlu, Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği büyük bir hukuk adamıdır. Cumhuriyet ilân edilmeden önce "Birinci Mecliste" görev yapmıştır. Ordinaryüs profesör unvanını almış ender bir hukukçudur. Türk hukukuna büyük katkı sağlamıştır. Yazılarıyla, kitaplarıyla bu toplumun aydınlanmasının büyük bir neferi olmuştur.

Belediye meclisinde, daha çok iktidar partisi temsilcilerinin oylarıyla alınan kararın gerekçesi: Velidedeoğlu'nun 1961 anayasasını hazırlayanların içinde bulunmuş olmasıdır.

Şu bir gerçektir ki, 1961 anayasası; cumhuriyet döneminin anayasaları içinde en çağdaş, en özgürlükçü, en demokrat bir anayasa olmuştur. Bugün bile çok büyük bir bölümü, yeni hazırlanacak anayasaya referans olacaktır.

Velidedeoğlu'nun böyle bir anayasa hazırlanmasındaki katkısı, tekdir edilmesi değil takdir edilmesi gerekir idi.

Ne yazık ki, Çorum halkının ve Çorum yöneticilerinin Velidedeoğlu'na sahip çıkması gerekirken, parktaki ismin kaldırılma kararı iyi niyetli bir davranış olmamıştır.

Ve bu davranış; Çorumda yeni yaraların açılmasını tahrik etmek, farklılıkları kaşımaktan başka bir şey olmayacaktır.

Oysaki çok acı olayları yaşamış Çorum'da, yeni yaraların açılmasına fırsat vermemek, Belediyenin öncelikli görevlerinden olmalıdır.

Umarız ki, Çorum Belediye Meclisi bu hatayı düzeltmiş olsun.