Evet, bu ülkede toplumsal barış olur mu ya da olabilir mi? Olabilir ama olmaz!

Peki, niçin?

Sayalım bir bir...

Kürt sorunu çözümünde:

Hem siyasal hem toplumsal bir mutabakat yoktur. Bugüne kadar da böyle bir toplumsal ortam hazırlanamamıştır.

Çünkü,

-Milliyetçi ve ulusalcı bakışta, bölünme endişesi yaşanmakta.

-Sosyal Demokrat bakışta, bugün için kültürel hakların verilmesiyle çözülebilir kanaati yaygındır. Daha radikal bir çözüm üretmek için zorlanmakta.

-Liberal bakış, daha çok kapitalizmin taleplerine uygun bir bakıştır. Bu bakışın bölünebilme endişesi yoktur. Gerekirse federasyon da olur diyebilmekte.

-İslamcı bakışta, etnik kimlikler önemli değildir. İnanç, yapıştırıcı ve bir arada tutucu güçtür. Yani, "İslami üst kimlik" yeterli olmakta.

-Sosyalist bakışta, etnik ve inanç kimlikler hiç önemli değildir. Hatta ötelenmesi gerekir. Emek eksenli birlik, toplumsal barışa giden yol olmakta.

Bu kadar farklı ve bir araya gelmesi çok zor olan bakışlarla, toplumsal barış olabilir mi? Ama olması gerekir...

*     *     *

Alevi sorunu çözümünde:

-Alevi kesimin bakışında devlet, Sünni inanç temelinde düzenlenmiştir. Diyanet Sünni inanca göre şekillenmiştir. Alevi toplumun asimile edilmesi hedeflenmiştir. Alevi kimliği ve talepleri reddedilmektedir.

-Sünni kesimin bakışında, "Bugüne kadar kuzu kuzu yaşıyorduk, bu da nereden çıktı?" inancı yaygındır. Alevi'nin İslami kimliği, açık söylenmese de kabul görmemektedir. Hatta Alevi'yi İslam dışı gibi görenler de vardır.

-Öyle ki, Cumhurbaşkanı Gül "Biz bir Alevi rektör atadık" gibi ilginç bir söz söylemiştir.

Bilinçaltındaki bu tortular temizlenmeden, Alevi kesimin rahatsızlıkları çözülmeden toplumsal barış olabilir mi? Ama olması gerekir...

*     *     *

Kadın sorunu çözümünde:

-Bilinçaltı, kadının erkeğe ait bir varlık olduğunu gören zihniyetle doludur.

-"Kadın hakkı mı, bu da nereden çıktı?" diyen bir toplumsal kültür vardır.

-Kadını cinsel bir meta olarak gören,

-Özgürlüğü kadını dövebilmek sanan,

-Erkeğe çapkın, kadına o... diyen bir genel anlayış vardır bu toplumda.

-Tecavüz edilen 13 yaşındaki bir kızı, basında teşhir ederek haber yaptığını sanan bir basın ahlakı vardır bizde. Yani erkeği koruyan, kadını teşhir eden bir anlayış vardır basınımızda.

-Kadının cinsel obje gibi sunulmasına, bir karşı duruş göstermeyen ya da gösteremeyen kadın dernekleri vardır bizde.

Evet, toplumsal hayatın yazılı olmayan kurallarla erkeğe göre düzenlendiği bir toplumda, toplumsal barış olabilir mi? Ama olması gerekir...

*     *     *

-Emek-sermaye kavgasında sermayenin korunduğu, -Kişiyle devlet arasındaki sorunda devletin korunduğu,

-Söke söke alınan demokratik hakların bile, "lütuf sanıldığı bir devlet yapısı vardır bizde.

-Siyasetin hiçbir konuda barışık olmadığı ve olamadığı bir siyasal iklim vardır bizde,

-Halkıyla yüzleşememiş, çok büyük acılar yaşatılmış Çorum, Maraş, Sivas halkından özür bile dileyememiş siyasal bir yapı vardır bizde.

Şimdi soralım:

Toplumsal barışın olabileceği bir siyasal iklim var mı bu ülkede?

Ya da barışı kurabilecek bir siyasal irade var mı?

Ama bu siyasal iklim oluşmalı.

Ve de bu siyasal irade bulunmalı bu ülkede.