Bizler ilkokulda yurttaşlık bilgisi dersiyle sorumluluklarımızın bilincine varmış; ortaokulda tabiat dersi ile hayvanları ve doğayı tanımış ve sevmiş; lisede mantık dersiyle hatalarımızdan arınıp, doğru düşünceye yönlendirilmiş; sosyoloji dersleri ile toplumu tanımış, felsefe dersleri ile kendini okumuş bir kuşağız.

Bizler 3 yazılı,1 sözlü sınav ile sınanan, kopyayı bile göstere göstere çeken, çekerken bile çalışan ve verilen dersleri hatmeden bir kuşağın çocuklarıyız.

Bizler annelerini babalarını, bırakın huzur evlerine bırakmayı, aynı evde en baş köşede oturtamazsak rahatsız olan, evin en büyük odasını onlara ayıran bir kuşağın çocuklarıyız.

Bizim yetişme koşullarımızla, günümüz kuşaklarının yetişme koşullarının kıyaslanamayacağı, ellerimizle değil gözümüz ve duygularımızla yaşayan bir kuşağın çocuklarıyız.

Biz, kendine özgüveni olan ama çevresine sevgi ve saygısı olmayan, sadece kendisine yaşayan egoist bir nesil değil; sevgiyi, saygıyı, özveriyi, dostluğu ve vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakârlık yapan bir kuşağın çocuklarıyız.

Biz annemiz evde olmadığı zamanlarda Ayşe teyzeleri bilen, evde olmadığında Fatma teyzelerden tuz, yumurta alan, paylaşmanın önemini bilerek yetişen bir nesiliz.

Arkadaşımızın ailesini, kendi ailemiz kabul eden, namus anlayışını buna göre dizayn eden bir nesiliz.

Biz psikologlarla, pedagoglarla şekillendirilen değil; psikolojik sorunlarını aile ve mahalle ilişkileri içinde bedavaya çözen bir nesiliz.

Biz 10 yıllık 20 yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan ve onlarla birliktelikten zevk alan bir nesiliz...

Kabadayı denilen mahallenin bilekli delikanlısını, bizi soyan değil, bizi koruyan kollayan olarak bilen bir nesiliz.

Biz uzun eşeği, kuka oynamayı, saklambacı, beştaşı, seksek oynamayı, kovalamaca ve körebe oynamayı, uçurtmayı, futbolu, bakkala kese kâğıdı yapmayı, yakan top oynamayı bilen bir nesiliz.

Akşam üstü olunca, ekmeğin üzerine yoğurt sürüp şeker serpip ya da ekmeğin arasına salça sürüp yiyen bir nesiliz.

Akşam ezanının bizim için sokaktan eve dönüş olduğunu bilen bir nesiliz.

Dışarıda yemek yemenin ayıp olduğu ve hatta ağız oynatmanın bile ayıplandığı, her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şeker karıştırılırken kaşığın çıkarttığı sesin ayıp olduğu " hoop deve kervanı mı geçiyor? " diye ikaz edilen bir nesiliz.

Ebeveynlerimizin öğretmenimize " eti senin kemiği benim "diye teslim ettiği ve öğretmenimizin de bu emaneti de gözünden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikâyet edemediğimiz ve böyle bir durumda babamızdan azar işiteceğimizi bilen bir nesiliz.

Babamızın sözünün geçtiği ama annelerimize değer verdiği ailede fikir paylaşımının olduğu bir nesiliz.

Kısacası tostun lüks, test çözmenin bilinmediği, etrafımızda taş 'ın az olduğu toprağın kokusunu iliklerimize kadar bilen nesiliz.

Biz Lise Mezunu Arkadaşlarımızın Bugünkü ÜNİVERSİTE Mezunlarının Yanında DOKTORA Yapmış bir İNSAN Kalitesinde Olduğu bir NESLİN Çocuklarıyız...

İşin özeti "Biz Eski Kafalıyız"