Soner Yalçın’ın “Tavuk Tartışması” başlıklı yazısını okuyordum. İlk paragraf “6 yaşında kız çocuğu adet görür mü? Hemen tedaviye başlandı ve Doktor ‘Tavuk yemeyi kesin; içindeki hormonlar bu tür rahatsızlıkları tetikliyor’ dedi.” (Ceren Zencir hanımın E -Postası)
Yazı çeşitli, korkunç örneklerle dolu. Ben iki paragraf daha alacağım:
“Tavukların artık, çeşitli yem ve ilaçlama içeren beslenme planları vardır.”
Diğer paragraf;
“1935’ten 1995 yılına kadar ortalama broyler(et) tavuğun kilosu yüzde 65 artarken, pazara sürüm süresi yüzde 60, yem gereksinimi ise 57 düştü.”
Yazının tam burasındaydım. Hanım, “Dışarı çıkıyorum. Tavuk alacağım” dedi.
“Tavuk alma mantar al!” dedim. Yazıyı okumaya devam ediyorum. Oynanmadık ne cinsi, ne yemi, ne de yetiştiricilik şekli kalmış.
Mantara dönmüş olmakla iyi yaptım diye düşünürken; verim almak için gübrede oyunlar olabileceği aklıma geldi. Hanım da tam kapıdan çıkıyordu. “Mantardan vaz geçtim. Balık al!” dedim.
On dakika sonra hanıma telefon açtım; “Balıklar deniz balığı olsun. Çiftlik balıkları da deniz içinde ama onlara da yem veriyor olabilirler. Yemlerine ne kattıklarını bilemeyiz” dedim.
Dedim ama düşünmeye başladım. Yiyecek çeşidimiz iyiden iyiye azalıyor.
Et şüpheli…
Sebze şüpheli…
Meyve şüpheli…
*
Sonuç ortada. İnsanlar “nasıl kilo vereceğiz” diye çırpınıyorlar.
Boy derdi ilerde ne olacak belli değil.
Güzel diye seçilen kızlar, hormonlu pırasa gibi uzadı gidiyor.
Torunlar dedelerini bir kafa boyu geçtiler. Bu hızla devam ederlerse onların torunları da kendilerini bir kafa boyu geçerse ortalama boy 210 cm olacak.
Öyle olursa değişmeyecek şey kalmaz. Kapı boyları, yatak, karyola ölçüleri, otomobiller, araçlar. İyi işte insanlar güçlenip, babayiğitleşiyor denilemez. Yeni nesil, iyi imkanlara, araçlara vs sahip olmasına rağmen çok sağlıklı değil.
*
Boy meselesinden en meselesi daha problemli. Daha önce de yazdım. Asansörlerde bir insanı en çok 80 kg olarak esas alınıyor. Ama insanlar için artık 100 kilogramı düşünmek gerekiyor. Bu durumda kullanmakta olduğumuz asansörlerin talimatları üzerinde yazan 4 kişinin binebileceği yazısı hemen 3 kişi olarak değiştirilmelidir.
*
Diyetisyenlerimiz ağızlarını açar açmaz, “Ekmek yeme!” diyor, kapatırken de, “Ekmek yeme!” diyor. Yani bugünki göbeğin baş sorumlusu; ekmek görünüyor.
Bundan 50 sene önceden geriye doğru gidilince; ülkemiz insanının çoğunluğunun tek yiyeceği ekmek idi. O yüzden nafakaya “Ekmek parası” denir; “Yemek parası” denmezdi.
Tek beslenme aracı ekmek iken; göbekli insan parmakla gösterilecek kadar azdı. Peki, tavukların yemi ile oynandığı gibi insanların yiyecek ekmekleriyle de mi oynandı?
Galiba oynandı…
Bu ve buna benzer oyunlar devam etmemeli. Ederse, sonucu çözümsüz hale gelecek. Dünya bu konuyu birlikte irdelemelidir.
*
Organik tarım işletmelerinin yoğun bir şekilde devreye girme zamanı gelmiştir. Bu konuda toplumda bilinç oluşmuştur.
Tavuk eti, yumurtası, kırmızı et hayvanı yetiştiriciliğinde normal yem, normal cins ve yöntemler kullanılmalıdır. Verim düşüklüğü oluyorsa, yetinmeli, sağlıklı ürüne geçilmelidir.
Az da olsa; böyle çalışıp, hem kazanan hem de doğru hizmet vererek kazandıran firmalarımız oluşmuştur. Bunların hızla çoğalması teşvik edilmelidir.
Kurban bayramınızı kutlarım.
En güzel günler sizlerin olsun.