Bu durumdan en fazla etkilenenlerden biri dizel yakıtlı araçlar oldu. Önce, Dizel otomobilin son 50 yıllık pozisyonuna kısaca bakalım...

Bakış açımız rakamlardan uzak, halk ağzı ile anlaşılır, basit bir şekilde olacak.

Başlangıçta Dizel yakıt maliyeti benzine göre yüzde 40 civarında ucuz görünüyordu. Ayrıca, karbondioksit (CO2) salınımının benzinden az olduğu saptanmıştı.

Bu durum ‘dizel’i otomobile uygulamayı yoğunlaştırdı ise de 1970'li yılların başında yapılan araçlar ağır ve hantal olduğu için pek rağbet görmedi. Ama, 1980'e gelindiğinde bu durum değişti.

1978 yılında arabamla Almanya'dan Türkiye'ye dönüyordum. Yoğun yağmura karşın hızım saatte 180 km. idi. Buna rağmen yanımdan, küçücük bir araba, cıvvv... diye beni solladı. Adeta uçtu gitti. Sonradan öğrendiğime göre, Volkswagen'in geliştirdiği dizel bir araçtı. Dizel golf olan bu araçların benzerleri başka markalar tarafından da üretildi.

Zamanla, dizel otomobiller, saltanat diyebileceğimiz üstünlüklerini kurdular. Ta ki, 26 Eylül 2015 yılına kadar. Bu tarihte patlak veren Volkswagen'in "emisyon skandalı" sadece otomobil firmalarını değil, otomobil yakıtı olarak dizelin de kaderini etkileyecek güçte bir olay oldu.

Dizelin, karbondioksit (CO2) salınımını azaltma avantajı kaybolurken, salgıladığı partiküller ve azot oksitlerin (NO) insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiği anlaşıldı. Haziran 2012'de Dünya Sağlık Örgütü yayınladığı bir bildiri ile dizel emisyonlarını, "1.Grup kanserojen" olarak niteledi. "Sigaradan daha zararlı" görüşünün çıkması ile büyük gürültü koptu.

Bu gürültüler AB ve ABD'de deprem yaratırken; Türkiye'de konuşulmadı bile. Çünkü, "Kahraman Türkler olarak evelallah, bize bir şey olmaz!"

Halbuki, Türk otomobilini yapma girişiminde olduğumuza göre, bizi daha fazla ilgilendirmesi gerekir...

Neyse! Bizdeki sağlamlıktan nasip alamamış gavurcuklar ne yapıyor? Ona bakalım da yazacaklarımızı sonra kaleme alalım!..

•Paris Belediyesi 2020 yılından itibaren dizel araçların şehre girişini yasaklayacak.

•İngiltere, dizel yakıt ile ilgili hava kirliliğine karşı aksiyon planı açıkladı.

•Hindistan; Yeni Delhi'ye dizel araç girişini yasakladı.

•Çin; Hibrit ve elektrikli araçları tüm vergilerden muaf tutuyor.

•İran; Yüzde 90 olan ithal araç vergisini elektrikli araçlarda 2015 yılı Mayıs ayından itibaren sıfırladı.

•Hollanda, 2025 yılından itibaren Dizel ve benzinli araçların satışını ülkesinde yasaklama kararı aldı.

Daha bir çok ülkenin aldığı önlemler var.

* * *

Bu bilgilerin akla getirdiği ilk olay; yakın gelecekte ikinci el dizel araçların çok ucuzlayacağıdır. Sıfır kilometre dizel araç üretimi de durma noktasına gelecektir.

Olayın dünyayı, dünya ekonomisini ve ülkemiz ekonomisini birçok bakımdan etkileyeceği belli, ama ne şekilde etkileyeceği zamanla görülecek.

Zamanla, değer değişimini açıklayacak bir örneği yeri gelmişken anlatmak isterim:

1973 yılından başlayarak, 8 sene boyunca Elazığ'a yolculuklarım oldu.

Tokat'tan, Malatya'ya kadar, bilhassa Sivas'tan sonraki yolun 160 km.lik kısmı bomboş, topraklarında işe yarar bitki örtüsü bulunmayan, yerleşik insan topluluklarının çok küçük ve az olduğu yerlerden geçerken, yüksek gerilim elektrik hatlarına bakar, "Türkiye bu kadar büyük olmayıp, bu boş yerleri geçmek zorunda kalmasak, ekonomiyi toparlamak daha kolay olurdu. Bu boş yerlere yapılan yatırımlar, elektrik hatlarında kayıplar, yolların bakımı, mesafeyi geçmek için harcanan yakıtlar olmazdı!.." diye düşündüğüm olmuştur.

O zamandan, bu zamana gelinceye kadar rüzgardan ve güneşten faydalanan elektrik enerjisi kuruluşları oldu. Üstelik böyle kuruluşları kuracağımız yerlerin tarıma elverişli olmayan yerler olması şartı getirildi. Yani benim, "Olmasa daha iyi olur" diye düşündüğüm yerler, aranılan sahalar oldu.

Teknik terimsiz, rakamsız, basit yazı yazma niyeti ile kaleme almaya çalıştığım yazı pek de öyle olmadı. Konu, daha basit anlatılamıyor. Biz yine de hoşgörünüze sığınıp aynı şekilde devam edelim.

Kullanımı günden güne artan yenilenebilir enerji kaynakları, yakın gelecekte dünya üzerinde iş yapış şekillerini baştan aşağı değiştirecek. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (İRENA) yayınladığı inovasyon raporuna göre, günümüzde yüzde 10 paya sahip olan rüzgar ve güneş enerjilerinin payı 2050 yılında yüzde 60’a çıkacak. Rapora göre yenilikler; teknolojilerin etkinleştirilmesi, iş modelleri, pazar düzeni ve sistem operasyonları adı altında 4 ana başlıkta gerçekleşecek.

elektrikli araçların akıllı şarj üniteleri önümüzdeki dönemde en çok üzerinde konuşulacak konular olacak. Elektriğin depolanması için yeni yatırımlar gerçekleştirilecek. Farklı yenilenebilir enerji kaynaklarından toplanıp dağıtılacak elektrik içinde yeni iş modelleri gelişecek. Elektrik piyasasında toptan ve perakende dağıtıcılar oluşacak. Buna bağlı olarak da tüketicilere yönelik değişik pazarlama uygulamaları geliştirilecek. Yenilenebilir enerjinin üretimine bağlı olarak yeni elektrik şebekeleri inşa edecek.

Ayrıca, Dünya Bor madeni rezervinin yüzde 70'ine Türkiye'nin sahip olduğu, elektrikli araçlarda Bor'un alternatif seçeneklerden olacağı konuşuluyor.

Bekleyelim, gelişmelerde ülkemizin yararına olacak durumların doğacağını, ortaya çıkan fırsatı da iyi kullanacağımızı ümit edelim.

Bu vesile ile yazımı sonlandırırken, mübarek üç aylarınızı ve yüreklerindeki sevgi ve şefkati hiçbir karşılık beklemeden veren değerli kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.

En güzel günler sizlerin olsun.