GERİYE NE KALDI?

 

-2-

“AB Türkler ve Kürtler Konferansı”

Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda 05 -06 Aralık 2012 tarihlerinde “9. Uluslararası AB, Türkler ve Kürtler Konferansı”  düzenlenmiştir.  

Konferansın açılış konuşmaları Avrupa Birleşik Solu/kuzey Yeşil Solu Konfederasyon Grubu  (GUE/NGL) Başkanı Gaby Zimmer, Avrupa Birliği Türkiye Sivil Komisyonu (EUTCC) Başkanı Kariane Westrheim, Avrupa Birliği (AB)-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş-Başkanı Helene Flautre ve Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana tarafından yapılmıştır.

Konferansın sonuç bildirgesinde Abdullah Öcalan’ın sürece dâhil edilmesi için İmralı’dan çıkartılması istenirken bütün devletlere “PKK’yı terörist listesinden çıkarın” çağrısı yapılmıştır.

Öcalan ile müzakerelerin sürdürülmesinin önemli olduğunun vurgulandığı konferansta, “Türk hükümetinin PKK’yı bir müzakere ortağı olarak kabul etmesi” istenmiştir.

Bildirgede, etnik vatandaşlık yerine yurttaşlık, Kürtçe anadilde eğitim ve mahkemelerde Kürtçe savunma, belirgin bir adem-i merkeziyetçilik, demokratik ve sivil bir anayasa taleplerinde bulunulmuştur.

Yeter mi? Yetmez… Ülkelerin içişlerine müdahale ederek anayasasından yasalarına onları emperyalizmin çıkarlarına göre değiştirip, şekillendirmek küresel çetelerin en büyük uğraşıdır. AB Uyum Yasaları neden çıkartıldı dersiniz? İkiz Yasaları hatırlayınız lütfen…

Bildirgede, BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda tepki gösterilmiş, yeni anayasa ve başkanlık sistemi hatırlatılırken, hükümetin Suriye’deki iç savaşa yaklaşımının da Kürt nüfusun kazanımlarını engelleme amaçlı olduğu ileri sürülmüştür.

“Türkiye hiç olmadığı kadar önemli bir dönüm noktasında bulunuyor”

AP Kürt Dostluk Grubu Koordinatörü ve Sol Grup üyesi Jürgen Klüte yaptığı açıklamada “Açlık grevinde olanların Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyması hepimizi çok rahatlattı. Türkiye hiç olmadığı kadar önemli bir dönüm noktasında bulunuyor” ifadelerinin altını özenle çiziniz lütfen…

Osmanlı Devleti’nin son demlerinde ona akıl veren dönemin emperyalistlerinin torunları dedelerinin yol haritasını büyük bir sadakat ve özenle takip etmektedirler. Ey Gazi Paşam, ne Cumhuriyet kurmuşsun ki emperyalistler dışarıdan her renkten işbirlikçi içeriden yıkamadılar…

Konferansın son oturumunda konuşan BDP Eş-başkanı Selahattin Demirtaş ise şunları söylemiştir. “Bir tarafın en önemli aktör olarak gördüğü kişiyi, bir adada tutarak sonuç alamazsınız. Şartlar eşitlenmeli… Öcalan İmralı’dan çıkarılmalı… Önce silahları bırakın, demek müzakerenin ruhuna ters… Bizler de Öcalan’la görüşebilmeliyiz.”

Ne demişti Başbakan, “Ada ile görüşüyoruz”…

Sonuç bildirgesindeki “çözüm” çağrıları…

1-Türkiye, AB’ye üyelik zorunlulukları gereği daha fazla reform yapmalı,

2-Öcalan’ın müzakerelerde tam bir rol oynayabilmesi için koşulları düzenlenmeli,

3-Görüşmeler koşulsuz olarak başlatılmalı,

4-AB, ikili görüşmelerde resmi destek vermeli,

5-Daha geniş müzakereli bir barış süreci için derhal genel siyasi af zemini yaratılmalı,

6-Bütün devletler PKK’yı terörist örgütler listesinden çıkarmalı,

7-Adli reform on binlerce Kürt’ün cezaevlerinden çıkmasını sağlayacak şekilde genişletilmeli,

8-Türk makamları, müzakereler temelinde yeni demokrasi ve sivil anayasa sözünü tutmalıdır.

Türkiye’nin iktidarına ve evcilleştirilen muhalefetine dikte ettirilen “ev ödevleri” yukarıda sayılmıştır. Ankara’nın şerrinden Washington ve Brüksel’e sığınınlar ile “Biz de az biraz iktidar olalım…” diyerek oralardan icazet bekleyenlerin yaptıkları ise tüm dünyanın gözleri önünde yaşanmaktadır. Türkiye’nin gerçek gündemi yukarıda sayılan “çözüm önerilerinde” açıkça ifade edilmiştir. Söz konusu dayatmalar, Türkiye’nin 2013 gündemini oluşturacaktır.  Bu gündemi Türk milletinden saklamak için yapılan kayıkçı kavgaları bütün dehşetiyle sürerken emperyalizmin iç işlerimize yaptığı müdahaleden rahatsız ve gerçek tehlikenin farkında  olanlar ise bir avuç Kemalist’ten başkası değildir. Önemli olan bu sayının çoğalması ve cephenin genişlemesidir.

20. yüzyılın ilk yarısını nasıl Türk milletinin bağımsızlık savaşı belirlediyse 21. yüzyılın akışını da Türk milletinin yeniden Kemalist Devrim mücadelesi belirleyecektir. “Ya istiklal, Ya ölüm” şiarı emperyalizmin ve işbirlikçilerinin kâbusudur…

Tam bağımsız Türkiye!

Bu anlayış, bu yol haritası ülkemizdeki antiemperyalist birleşik cephenin ortak paydasıdır.