I

Bir film setinde olduğunu hissetmesi harflerin, doğal platosunda yazının.

Film çekimlerinde yönetmenin “motor” komutunu bekleyenler şaşıracaktır. Çünkü “motor” komutunun yerini “şiir” almıştır.

Işıkçı harfler, gölge tümceler işbaşındadır.

Düş başındaki harfler ise “şiir” komutuyla dansa kalkarlar.

Doğal plato yazıya derinlik veren ağacı da ayakta ölen bir harf oynamaktadır.

Ayakta uyuyan harfler de yılkı atları oynayarak dansa kaldırırlar rüzgârı, uçuşan yeleleriyle.

Işıkçı harfler demiştim ya… Az kalsın unutuyordum filmin doğal ışıkta çekildiğini yani her sahne vaktin ışığında çekilmektedir.

Güneşin de ışığını o harfin gözlerinden alması görüntü yönetmeni için ne büyük bir şanstır anlatamam.

Mağara duvar resimleri kaçınılmaz olarak filmin arka planı olarak kök hücre rolündedirler.

Hiyeroglif yazının cenin hâlinin Göbeklitepe’deki kabartma semboller olması ise bir başka derinliğidir filmin.

II

Sağanak harfler olduğunu görmesi rüyasında, çölü geçen bulutun.

III

Çölde harf gezdirmesi ırmakla rüzgârın.

IV

Kıvılcım harflerin kır çiçekleri serpmesi yazıya, ebru fırçasıyla ışığın. Gelincik, karanfil, lâle çizen harfler ki ah ebruda vaktin derinliği değilse nedir?

V

Dikiz aynasındaki kör nokta sahnesinin çekimi en tartışmalı sahnesi olur bir anda filmin. Görüntü yönetmeni görünmez harfleri nasıl çekeceğini sormaktadır yönetmene. Dikiz aynasındaki kör nokta şeylerin görünmez anıdır çünkü.

Yönetmen hemen açıklık getirir tartışmaya. Dikiz aynasında kör noktaya düşen sürücünün görememesi şeylerin yokluğu anlamına gelmez. Kamera sürücünün bakış açısıyla dikiz aynasına geçtiğinde şüphesiz bir görüntü olmayacaktır. Bir an duraklayan yönetmen, önce geniş açıyla kör noktada görünmez şeyleri çektikten sonra kamera önce sürücüye gelir, oradan da dikiz aynasına. Hepsi bu, diyerek “şiir” komutunu verir.

VI

Çokgen harflerdi sureti

Likenlerin

O mantar yerleşkesi

Ağaçtaki

Mahmur gölgesi lâkin

Göç yollarının

Güneye bakan

VII

Filmin müzikleri ise müzisyenlerin doğaçlama ezgileriyle anında çalınmakta ve kayda alınmaktadır. Böylesine bir film müziği çalışması ise bir ilk olacaktı ihtimal.

VIII

Filmin müzikleri ise müzisyenlerin doğaçlama ezgileriyle anında çalınmakta ve kayda alınmaktaydı. Böylesine bir film müziği çalışması ise bir ilk olacaktı ihtimal.

IX

Doğal ışık çekim planı için artık uygun değildir. Yönetmen yorgunluk kahvesini içerken çekim günlükleri defterini alıp yazmaya başlar.

Düş-düşün sarmalında sesler, onca harf, sözcükler, ışık ve onca renk. Taş, kaya kabartmaları, kil tabletler (çamurdan parşömen ve kâğıda giden yolun eşiği) Sanat, felsefe ve bilim… Anlama, anlatma yolculuğu, bir gün öleceğini bilen tek canlı olan insanın.

Tam bunları yazmıştı ki günlüğüne V. Hugo’nun on dokuz yaşındayken Seine nehrinde boğulan kızı Leopoldine’e seslenişini hatırladı. “Artık olduğun yerde değilsin, ancak benim olduğum her yerdesin.”

X

Gece… Işığındaydık gecenin. Portakal çiçeği kokuyordu bahçe. Yaylı çalgılardı rüzgâra kanon yapan. Kamera göğe döndü yavaşça. Gece göğünü çekiyorduk bulutların, kırmızısını şimşeğin. Ayı kaçırmanın solosundaydı vurmalı çalgılar, eskil ayinlerin esrikliğiyle. Kamera gelinciklere zum yaptığında, şimşek kırmızısıydı ışığı gecenin. Kırmızıdan kırmızıya geçiyordu vakit, tan atımında kızıllığıyla ufkun. Şiirdi işte her şey, hep ve hiç deminde zamanın sevginin ışığıyla.