"Hiç bir şey tam olarak iyi veya kötü değildir.

İki şey hariç; Bilim tam olarak iyi, cehalet tam olarak kötüdür." SOKRATES

Geldiğimiz noktada akla uygun düşmeyen çok örnek yaşadık. Önce, seçimde görevli insanlarımızın içerisinde, görevlerinin gereğini yerine getirmekte yeterli titizliği göstermeyenlerin az olmadığı görüldü. Onların hataları çözülmeye uğraşılıyor. Bu uğraşın kısa sürmeyeceği görülüyor.

Ulaştırma Bakanlığı, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı gibi üst düzey görevleri üstlenmiş; Sayın Binali Yıldırım'ın seçim sonuçlanmadan, kameralar karşına geçerek İBB Başkanlığını kazandığını açıklaması doğru değildi.

incelemeye alınmış ve sonuçlanmamış bir seçimi kazanmış gibi Anıtkabir’e giden Sayın Ekrem İmamoğlu'nun Misakımillî defterini İBB Başkanı olarak imzalaması da doğru değildi.

Bunların düzeleceği günleri umuyor ve hasretle bekliyorum.

seçimler konusunda aklıma takılan konuya; Gülse Birsel, Hürriyet Gazetesinde kaleme aldığı köşe yazısında ilginç bir yaklaşımda bulunuyor. Sunuyorum:

"ABD seçimlerinde Florida'da tartışmalı 500 oyla son anda başkan belirlenmişti mesela. İdeal bir durum mudur?

75 bin nüfuslu bir ilçe için değil, ama büyük metropollerin, hatta bir ülkenin kaderine binde 1-2 oy farkla karar verilmesi, kaybeden taraf için sarsıcı, temsil açısından sıkıntılı değil mi?

Bir formül bulunamaz mı? Mesela gelecekte yapılacak seçimlerde aradaki fark yüzde 0.5'in, ne bileyim 0.3'ün veya atıyorum, metropollerde 20 bin, 50 bin vs kişinin altındaysa (en azından belediye seçimlerinde) bir koalisyon, bir iş birliği oluşturulamaz mı?"

Bir oyun, milyonlarca oyun kaderini değiştirmesi bana da ters geliyor. Gülse Birsel'in önerisine benzer bir değişimin üretilmesinde yarar var.

Seçimlerin ülke genelinde hayırlı sonuç vermesini diliyorum.

En güzel günler sizlerin olsun...