Yeni bir yıla daha merhaba dedik. Merhaba dedik ama kötü alışkanlıklarımızdan kurtulup, yeni bir sayfa açamadık.

Geride bıraktığımız günlerde markete alışverişe gittim. Alışveriş yaptıktan sonra kasa kuyruğunda beklerken iki güzel giyimli bayan kasiyerden iki paket sigara istedi. Anladığım kadarı ile anne ve kızı idi. Sigaralarını aldılar ve marketten ayrıldılar. Hal böyle olunca 10 sene kadar önce kaleme aldığım, "Sigaranın Dumanı,Yoktur Nikotinin İmanı" başlıklı yazım geldi aklıma. Markette karşıma çıkan tabloya aslında çok üzüldüğümü belirtmek istiyorum. Sigara ne yazık ki toplumsal bir yara haline gelmiş durumda. Bu benim kendi şahsi kanaatimdir. Katılırsınız veya katılmazsınız, ancak son yıllarda madde bağımlılığının çok düşük yaşlara indiği ülkemizde bu konuya dikkat çekmek hepimizin ortak sorumluluğu.

Ben de, bu sorumluluk duygusundan hareket ederek 10 sene önce kaleme aldığım, "Sigaranın Dumanı, Yoktur Nikotinin İmanı" yazımı tekrar yayınlayarak dikkatleri bu yöne çekmek istiyorum:

"SİGARANIN DUMANI, YOKTUR NİKOTİNİN İMANI...

Nikotinin öldürücü etkisini, bahçemizdeki şeftali ağaçlarının yapraklarının altı yeşil bitle kaplanınca öğrendim.

O zamanlar öğrenciydim.

Bitli yapraklardan birini aldım. Ziraat Müdürlüğü’ne (o zamanlar ismi böyleydi) götürdüm.

Reçete olarak “nikotin sülfat” yazdılar.

Belirli oranda suyla karıştırılıp, tulumba ile ağaçlara gün battıktan sonra püskürtmemiz önerildi.

Böylece nikotinin öldürücü özelliğini erken öğrenmiş olmama rağmen 40 yaşıma geldiğimde günde dört paket sigara içen tiryaki olup çıkmıştım.

18 Şubat 1985 gününü sigarayı bırakma tarihi olarak belirledim ve bıraktım.

* * *

Dumanını yel alır.

Parasını el alır.

Öksürüğü, pis kokusu da sana kalır.

Akşam TV’den öğrendim. Eloğlunun Türkiye’den sigara tüketimimizden dolayı aldığı para, günde 17 milyon dolarmış. Yani yıllık olarak 6 milyar doları geçen bir para.

IMF’den 20 milyar dolar kredi almak için uğraşımız düşünülürse; maddi kaybın büyüklüğü ortaya çıkar.

Sağlık bakımından kaybın büyüklüğüne ise ölçü bulunamaz.

Akciğer kanserinden, ayak bacak kesilmesine kadar uzanabilen korkunç süreç artık açıklık kazanmıştır.

* * *

1945’li yıllarda tekel ürünlerine zam gelince laf milli şef İsmet İnönü’ye getirilir:

'İçenin parasından, zam dolayısıyla içmeyi bırakanın da sağlığından faydalanacağım' diyormuş diye konuşulurdu.

Toplum, parasal kaybı da, sağlık kaybını da eskiden beri biliyor ama ne hikmetse; yakayı nikotine kaptırmaktan kurtulamıyor.

Bilinç, artık daha hızlı oluşuyor.

Sigarasız, nikotinsiz günlerin erken gelmesini diliyorum."

* * *

Nobel ödüllü bilim adamlarımızdan Aziz Sancar çok basitçe açıklamış:

“Sigara, içindeki kimyasal maddelerle DNA’yı tahrip ediyor. Bu da kanser yapıyor. Benim çalıştığım DNA onarım mekanizması, sigara dumanının yaptığı tahribatı tamir ediyor. Durmadan sigara içerseniz, buna DNA onarım mekanizması yetişemiyor. Dolayısıyla, kanser oluşuyor. Sigara içmezseniz zaten öldürücü kanserin yüzde otuzu kaybolur.”

*

Vaziyet böyle ama yine de elimizden düşürmüyoruz. 2019 yılına adım attığımız bu günlerde hepinize sigarasız bir yıla başlamanızı tavsiye ediyorum.

Haydi bu yıl sevdiklerinize ve kendinize bir iyilik yapın ve sigarayı bırakın.

En güzel günler ve yıllar sizlerin olsun.