Kayınpederim, Mustafa Bakan (Kasap Mustafa) 1995 yılında vefat ettiğinde İstanbul’da idim. O zaman Çorum Haber Gazetesine şöyle bir yazı göndermiştim. Özetle aşağıya alıyorum:

“Bundan bir süre evvel 1909 doğumlu Mustafa Bakan (Kasap Mustafa) sessiz sedasız defnedildi. Sessiz sedasız çünkü ne fabrikası vardı, ne mağazaları; ne de siyasi kimliği. Mahallî basında, ne boy boy vefat ilânları, ne boy boy başsağlığı ilânları çıktı. Bu vefat olayının geriye doğru geçen sessiz sedasız son 13 yılı var ki, sessiz kalmamalıydı. Rahmetli sağlığında ve gençliğinde, dürüst bir esnaf, yardımsever bir insan, hak-hukuk bilir namuslu bir vatandaş olarak yaşadı. Hiç kimseyle tartışmadan, mahkemeleşmeden, senetsiz- sepetsiz ve alacaklısını istetmeden, borçlusunu istemeden kırk yıl esnaflık yaptı. Hiç bir gün işine geç kalmadı. Hiçbir gün üzerine güneş doğmadı. Daima işçisinden önce işinin başında idi.”

Bu ifademi 1900-1940 arası doğumlu bütün Çorumlu esnaf ve tüccar için aynen tekrarlayabilirim.  Onlar senet nedir bilmediler çünkü sözleri senet idi. Belki huysuz, belki aksi olanları vardı ama yalancı, sahtekâr, hileci değillerdi. Ne vergi kaçırdılar ne suç olacak kanunlara aykırı davranışları oldu. Bu zümre, ticarî mânâda birbirleri ile yardımlaşırken, halkın garip, gurebâsını da korur ve gözetirdi. Hem de onlara karşı mes’uliyet hissedecek derecede. Komşu hakkı, komşu yardımlaşması, büyüğe saygı, küçüğe iyi örnek olma ve mahalle terbiyesi onların şiarındandı. Bana ne demeyi kendilerine yakıştıramazlardı.

Doğma büyüme Çorumlu olmadığım için ben herkesi tanımıyorum ama ismini duyduğum meselâ rahmetli HAKKI BİLÂL için derler ki; kumaş fiyatlarına zam geldiği zaman, eski fiyatlı top ( )  eski fiyattan satılıp tükenene kadar yeni topu açmazmış. Yani yeni fiyatı asla eski mala uygulamazmış.  İsim isim tek tek saymam elbette mümkün değil. Zaten çoğu da adının duyurulmasını istemez. Ancak 1 Mayıs 2012 günü toprağa verdiğimiz Mehmet KEMÂL SABUNCU’nun vefatı münasebetiyle bu konuyu halkın bilgisine ve örnek olması için gençliğe arz etmek istedim.

*

Geçen hafta Hakkın rahmetine kavuşan Kemâl SABUNCU 1336 (1920) doğumlu Çorumlu bir ağabeyimizdi.  Çorum’da ilk tanıdığım beş kişiden biriydi. Belfıtığım yüzünden, fizik tedavi görmek için 1998’de Çorum’a gelmiştim. Onu Ankara’da falan doktor ameliyat etmiş. Çok memnun olmuş, tekrar tekrar o doktorun adresini verdi ki illa ona git, ameliyat ol diye.  Çorum’a yerleştikten sonra (ki İstanbul’da ameliyat olmuştum) yine benle ilgilendi. Aman şunu kaldırma aman spor yap diyerek uyarılarda bulundu. Bağına götürdü, etli ekmek ısmarladı. Bağından kendi eliyle toplayıp çuvala koyduğu ağaç ve tahta parçalarını, evi sobalı olan bazı ailelere bizzat arabası ile kendi götürürdü. İş yaptığı dönemlerde birkaç üniversite öğrencisini okuttuğunu duymuştum.  

Buraya kadar anlattıklarım, sadece Kemâl Sabuncu’ya  mahsus değildir, hâli ve vakti yerinde Çorumlu pek çok insanın yaptığı insanî davranışlardır. Bildiğim birkaç kişiyi rahmetle anmak istiyorum. Kemâl BAYRAK, Niyazi AYDIN, Mustafa KALELİ, Kasap MUSTAFA, Hüseyin ŞİRANLIOĞLU, Ziyaettin HIZARCI, Rıza BAYBURTLU, Yaşar HARZADIN, Turşucu ZÂRİF, Alaybeyler,  … ve bunlar gibi daha birçok kişi. Bu kuşağın hâlen yaşayan arkadaşları ve evlatları var. Onlar da aynen bu haslet üzere davranmaya devam eden insanlardır. Bu insanlar isimlerinin aşikâr edilmesini istemezler. Bu yüzden herkesi tek tek yazmıyorum.

*

Mustafa Bakan, (Nam-ı diğer Kasap Mustafa) 1982’de ben Libya’ya gittiğim zaman İstanbul’a çocukların yanına geldiğinde, trafik kazası geçirdi. Çok ciddi yaralandı. Uzun tedavilerden sonra bir ayağı kesildi. Ömrünün son 13 yılını evinde geçirdi. Dışarı çıkamadı. İş göremedi. Sıkıntıları oldu. Çok yetersiz olan Bağ-Kur emekli maaşının yetmediğini biliyordum. Bir gün sordum;

-Baba nasıl geçiniyorsun?

-Sen merak etme oğlum. “Çorumlu bana bakar” cevabını verdi. Evet, gerçekten 13 yıl boyunca yukarıda andığımız “Çorumlu” onu yalnız ve muhtaç bırakmadı. Bir zamanlar hâli vakti iyi durumda iken geçirdiği bir kaza neticesinde Kasap Mustafa sıkıntıya düşmüştü.

Kasap Mustafa, vakti zamanında, işi iyi, hâli vakti yerinde ve ihtiyacı olanlara bir şeyler yapmış hatırlı bir kişi olduğu için değil, kim olursa olsun Çorum insanı, “ÇORUMLUYUZ, BİRBİRİMİZDEN SORUMLUYUZ” anlayışı ile muhtaç ve mağdurlarına el uzatan bir anlayışa ve meziyete sahip. Bu anlayışı 1996’da Kayınpederin vefatında bizzat görmüş ve ÇORUM HABER’de 1996’da yazmıştım. Kemâl SABUNCU’nun vefatı bahanesi ile bir kere daha dile getirmek istedim.

*

Bu münasebetle Çorumlunun, babalarının, dedelerinin, dürüstlük, sözünde durma, komşu hakkı, güzel komşuluk,  güzel ahlâk, kardeşlik ve hamiyet duyguları ile ömür geçirdiklerini bilmelerini istedim. Zira bu hasletler çok güzeldir. Yeni kuşaklar bunları bilmeli ve özenmelidir.

*

NETİCE:

Ne yeni anayasa, ne şu iktidar, ne bu rejim, bizi kurtarır diye beklemeyin arkadaşlar. Bizi ancak, ilke, ülkü ve ahlâk sahibi babalarımızın hayatını örnek almak kurtarır.  Böyle şeylerde tarih tekerrür etmelidir.