En karmaşık ticaretlerden birisidir "kat karşılığı inşaat işleri". Bu ticaret türünde arsa sahibi arsasını bedelsiz olarak müteahhide verir, karşılığında konut ya da işyeri alarak arsasını bir nevi müteahhide satmış olur. Taraflar için uygun bir ticaret şeklidir, çünkü arsa sahibi bir bedel ödemeden konut ya da işyeri sahibi olmakta, müteahhit ise başlangıçta arsaya ödeyeceği finansmanı inşaatına kullanma şansı elde etmektedir.

Ancak bu uygulamada gerek vergi mevzuatı açısından, gerekse genel hukuk kuralları bakımından  uyulması ve mutlaka yapılması gereken yazılı sözleşmeler ve kayıt işlemleri vardır. Bu işlemlerin eksik ya da hiç yapılmaması halinde taraflar arasında ciddi yasal uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Ayrıca bu uyuşmazlıklardan inşaat sırasında veya bitiminde daire veya işyeri alan 3. kişiler de olumsuz etkilenerek içinden çıkılması zor durumlar yaşanmaktadır.

Bu işlemlerden birincisi, mevcut arsa üzerine mühendislerimize çizdirilecek  proje verilerine göre arsa sahibi ile müteahhit arasında noter nezdinde bir sözleşme yapılmasıdır. Bu sözleşmenin içeriğinde ise;

Hangi konut ve işyerlerinin arsa sahibine arsa karşılığında verileceğini,

İnşaatın başlama ve bitiş tarihlerini,

İnşaatın başlangıç aşamasındaki ruhsat, proje, harç ve belediye vergi harcamalarının kime ait olacağını,

3. kişilere satış koşullarının içeriğini net ve anlaşılır bir biçimde belirlemek gerekmektedir.

Daha sonra müteahhidin, bu sözleşmeye bağlı olarak kendi adına inşaat sigortası dosyası açtırması gerekmektedir. Zaten kimi sorunlar bu noktada çıkmaktadır. Nasıl mı ?

Çoğu müteahhit sigorta dosyasını arsa sahibi adına açtırmaktadır, dolayısıyla sigorta ve işçilik giderlerini inşaat maliyetine yansıtamamaktadır, ayrıca başlangıçtaki, proje, vergi ve harç harcamalarının kime ait olacağını sözleşmede belirtmeyerek bu harcamalarını da inşaat maliyeti içine dahil edememektedirler. Dolayısıyla maliyet tutarları düşük çıkacağından satış fiyatları arasındaki aralık çoğalarak gereksiz yere gelir veya kurumlar vergisi yükü altında kalmaktadırlar.

Müteahhitlerimiz yukarıdaki başlangıçta gerçekleştirecekleri işlerin yanında inşaat süresi içerisinde tüm harcamalarına ilişkin faturalarını eksiksiz almalarının kendilerine vergi avantajı sağlayacağını bilmeleri gerekir. Ayrıca 150 m2’nin altındaki konutların katma değer vergisi oranının % 1 olduğu düşünülür ise, ödedikleri katma değer vergilerinin bir kısmını inşaatın tamamlanması ve satılmasına müteakip devletten  geri alabilmektedirler.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus daire veya işyerlerinin gerek inşaat safhasında, gerekse inşaat tamamlandıktan sonra satılması aşamasında yaşanmaktadır. Satın alan kişinin özellikle konut/işyeri kredisi kullanarak alması halinde tapu işlemleri ve satış faturasının düzenlenmesi aşamasında alınan krediden daha düşük bir bedel içermesi müteahhit/arsa sahibi ve satın alan kişi açısından vergisel sorunlar çıkartmaktadır. Bu nedenle satış bedellerinin alınan kredilerden daha düşük gösterilmesi uygun olmadığı gibi, bu husus diğer daire ve işyerleri açısından da emsal teşkil edeceğinin bilinmesi gerekir.