Halkın, ulusal çıkarları esas alınarak emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı örgütlenmesi de demokrasidir. Yine halkın, emperyalizm ve onun müttefiki gerici, işbirlikçi unsurlar tarafından örgütlenmesi de demokrasidir. İlki milli, diğeri ise gayrı millidir.

Birincisi, antiemperyalist, ulusalcı, devrimci halk demokrasisidir, ikincisi ise halkın bilmeden emperyalizme ve işbirlikçilerine hizmet ettiği uzaktan kumandalı, özünde gayrı milli demokrasidir.  Gayrı milli ittifakı halktan saklamanın yolu inanç, etnik köken vb etkenlerle toplumun gözlerinin bağlanmasıdır. Dedikten sonra ittifak meselesine geçebiliriz.

Yukarıda söz ettiğimiz iki ittifakın da ortak paydası kendi çıkar ve beklentileri gereği en geniş birlikteliği sağlamaktır. Ancak çıkar anlayışı uzaktan kumandalı demokrasi anlayışında birincil koşuldur.

İttifak, öyle bir birlikteliktir ki, dosta düşman, düşmana dost muamelesini taşıyamayacak hassas dengeler silsilesidir.

İttifaklarda ebedi birliktelikler yoktur. İttifakın değişende değişmeyen doğası… Ortak payda tarafların ortak beklenti ve çıkarlarıdır.

İttifakta dün-bugün-yarın üçlemesinde “dün” herkesin kendi hanesinde kayıtlı bir bilançodur. “Yarın”, acabaların yüksek sesle ifade edilmediği bir zaman dilimidir. İttifakta sadece bugün vardır.

“Sen, dün bunu demiştin, unutmadık… Geçenlerde falan ile filanı desteklemiştin…” ifadesi, yüksek sesle söylenmese de satır aralarında ima edildiğinde bilmeliyiz ki o ittifak ölü doğmuştur. Toplu iğne ucu kadar bir bahane yolları ayırmaya yeter. 

Mustafa Kemal Paşa, Türk Devrim sürecinin Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet aşamalarında ittifaklar siyaseti uygulamıştır. Bu ittifaklarla da yurtiçinde ve yurtdışında emperyalizme karşı en geniş milli cepheyi oluşturmuştur.

Osmanlı Devleti’nin mevcut sosyoekonomik yapısı gereği, yurtiçinde yapılan ittifak, toprak sahipleri (eşraf), ulema ile asker ve sivil aydınlar arasında yapılmıştır. Emperyalizme karşı en geniş birleşik cephe inşa edilmiştir.

Amerikan Mandası'nı savunan Halide Edip Hanım’dan bir Halide Onbaşı, Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin kurucu üyelerinden Yunus Nadi Bey’den bir bağımsızlık savaşçısı çıkarmak Mustafa Kemal Paşa’nın önderlik stratejisinin ve ittifak anlayışının sonucudur.

Cumhuriyet’in ilanından sonra Kurtuluş Savaşı’nda birlikte dövüşen kimi sınıf arkadaşı, kimi silah arkadaşı nice isim o ittifakı terk etmiştir. Ne demiştik, ittifakta dün ve yarın yoktur. Belirleyici olan bugündür. Bugünün ortak çıkarlarıdır.

Kurtuluş Savaşı’nın görünende görülmeyen etkenlerinden biri de Sovyetler Birliği ile yapılan ittifaktır. Mustafa Kemal Paşa, emperyalizme karşı ortak çıkarları gereği Sovyetlerle ittifakın önem ve değerini en geniş açıyla anlamış bir liderdir. Sovyetler Birliği de şunu bilmektedir ki Türkiye düşerse Rusya kuşatılacaktır.

1928’de açılışı yapılan Taksim Cumhuriyet Anıtı'na bakınız. Mustafa Kemal, yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak ile iki Rus Generali, Kliment Vefremoviç Voroşilov ile Mihail Vesilyeviç Frunze görülmektedir. Bu görüntü, bir anlamda Kurtuluş Savaşı’ndaki büyük uluslararası ittifakın özetidir.

İTTİFAKLARIN KAYNAĞI, ORTAK ÇIKARLARDIR…

Bazı yorumcular, hatta Atatürkçü olduğunu söyleyenler Mustafa Kemal’in SSCB ile ittifakını, “o günün şartlarının zorunluluğu” diyerek, “gündelik politika” olarak değerlendirmektedirler. Bu yorum, Mustafa Kemal’in ittifak anlayışını küçümsemeye çalışırken, olumsuzlama, ittifak olgusunun 21. yüzyılın Türkiye’sinde yeterince algılanamadığının da işareti olarak kayıt düşülmektedir.  Çünkü ittifakların kaynağı a) tarihsel zorunluluklardır, b) güncel ortak tehditlerdir, c) ortak düşmanlardır, d) güncel çıkar birliktelikleridir… Mustafa Kemal Paşa, geçmişteki Osmanlı – Rus Savaşlarında çakılıp kalsaydı bu ittifakı inşa edebilir miydi? Asla…

Geldik bugüne…

Komşumuz Suriye dışarıdan kumandalı ve destekli bir tertiple bölünmek istenmektedir. BOP’un “Arap Baharı” yaftalı Suriye uygulamasında iki ittifak cephesi oluşmuştur. Suriye’nin birliğinden çıkarı olanlar ile emperyalizmin çıkarlarına hizmet edenler. Bir tarafta İran, Rusya, Çin vardır, diğer tarafta ise 19 İslam ülkesinin sınırlarını yeniden çizmek isteyen emperyalistler ve onların işbirlikçileri…

O bölünmeden kendine pay bekleyen Barzani, akbabalar gibi dönmektedir Kamışlı bölgesinin semalarında…

 “Bu Suriye değil miydi Apo’yu besleyen, bize vermeyen… Bölünürse bölünsün… Kendi haritalarında Hatay’ı da Suriye sınırları içinde az göstermediler… Oh olsun… “ dediğimizde ittifakın ne olduğunu unutmuşuz demektir. Zira Suriye’nin bölünmesi, Kamışlı bölgesinde Barzani denetiminde “Özerk Kürt Yönetimi”, “Ya kanlı böleceğiz, iç savaş ve işgal; ya da kansız bölüneceksin anayasa ile” dayatmasındaki Türkiye için ayağına değil, kafasına kurşun sıkmaktır.

Günümüz Türkiye’sinde Suriye ile savaştan yana olanlar ulus devletin birliğine kesik attıklarının farkına varmadıkları sürece ABD ve onun yandaşlarının değirmenine su taşımaya devam edeceklerdir.

İttifaklar stratejisi hemen her yapı içinde geçerli olan bir anlayıştır. Cumhuriyetin anayasa dayatmasıyla yıkılma tertiplerinin başa güreştiği bir dönemde parti, sendika, dernek vb her türlü yapıda yapılması gereken birliktelikler Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrenenler ve dersine çalışmayanlardan ibarettir.

Her türlü etnik, dini, siyasi ayrılığı öteleyerek milleti birleştirmek temel stratejinin ortak paydasıdır.

Emperyalizm, yapıları iç tertiplerle dönüştürmekte ve kendi arabasına koşmanın telaşı peşindedir. Türk siyaset yelpazesinde TKP bile kendi içinde ikiye bölünmüş durumdadır. Mevcut yapılar, değişim-dönüşüm teranesiyle “Y-“li hale getirilerek denetim sağlanmaya çalışılmaktadır.

ADD’nin yaklaşan Kurultayı bu sürecin bir parçasıdır. Bu süreci yürüten Kemalistler için ittifaklar stratejisi yaşamsal önemdedir. Kimi Masonlarla, Rotarylerle kapalı kapıların arkasında görüşme yapanlar, tıpkı Y-CHP gibi Y-ADD için pazarlık yaparak ittifak peşindedir. Bu ittifak,  malum localardaki apoletli ve cübbelilerin birlikteliği ile cilalanmış bir birlikteliktir. ADD'yi bu günkü kuşatılmış halinden uzaklaştırmaktan da çok uzaktır.

Kemalistler ise Mustafa Kemal’den öğrenerek bu süreci doğru yönettikleri takdirde ADD, “Y-“li olmaktan kurtulup, kuşatılmışlığı yaracak, Türk milletinin birleşeceği tam bağımsızlıkçı, antiemperyalist cephenin çoban ateşi yakılacaktır.