Neticede yüce Allah’ın bizlere Kur’an’da Saffat İbrahim suresinde ve diğer surelerde çeşitli vesilelerle bildirdiğine göre; Kurban Bayramının birinci günü güneş doğumundan biraz sonra Hz. İbrahim Hz. İsmail’i sırt üstü yatırıyor. Abdestlerini alıp göreve hazır haldeler. Gökten bütün melekler Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail A.S.ler başta olmak üzere hep yeryüzününe iniyorlar ve Hz. İsmail’in kurtuluşu için dua ediyorlar. Hz. İsmail, babacığım, beni yüzüm üstü yatır. Bıçağı çalarken yüzüme bakarsın da merhametinden elin titrek ve işini yapamazsın, diyor. Yüzüstü yatıyor. Duyulmayan bir çığlıklarla dağ, taş, hayvanat, haşerat feryadü figan ediyor. Hz. İbrahinm bıçağını İsmail’in boynuna çalmadan 3 kere tekbir getiriyor. Allahü ekber Allahü ekber diyor. Diyor, yani, en yüce, en büyük sensin diyor. Bunu duyan melekler, La ilahe illallahü, vallahüekber diyor. Yani Allah’tan başka ilah yoktur, ancak var olan, bir olan Allah vardır diyor ve Hz. İbrahim Bismillahi Allahü ekber deyip hızlıca keskin bıçağını Hz. İsmail’in boynuna çalıyor. Bıçak kesmiyor. Çünkü Allah bıçağa kesme emrini vermemişti. Hz. İbrahim bir kez daha bıçağı Hz. İsmail’in boynuna çalıyor. Bıçak yine kesmeyince Hz. İbrahim A.S. şiddetli bir şekilde oğlunu yatırdığı granit kara kaya parçasına çalıyor. Bıçak kayayı karpuz gibi ikiye bölüyor. Tekrar İsmail’in boynuna bıçağı çalınca bıçak İsmail’i kesmiyor ve teneke gibi ikiye bükülüyor. B u arada Cebrail A.S. semadan tekbir getirerek yanında kınalı bir koçla yere iniyor ve koçu yere yatırıp onu kurban ederken “Allahü ekber velillahil hamd. Allahım ne büyüksün, bütün övgüler senin içindir” diyorlar ve bütün melekler Allah’a şükür secdesi yapıyor ve Hz. İsmail sadakat ve teslimiyetlerinin ödülünü canlarını satın alarak alıyorlar.

İşte sadakat, işte teslimiyet, işte doğruluk, işte itaat budur ve yüce Allah da bu asil davranışı koç kurbanı göndererek Hz. İsmail’in şahsında bütün insanlığın canını kurtarmış oluyor ve kurban kesmek buradan kalıyor.

R.SAV. de; “Kurbanlarınızı büyük yapın, çünkü onlar sizin sıratta binitleriniz olacaktır. Kurbanın eti etinize, kemiği kemiğinize, canı da canınıza bedeldir. Cehennem ateşinden izi koruyacaktır” buyuruyor ve arefe gününden bayramın 4. günü ikinci vaktine kadar yukarda arzedilen “Allahü ekber Allahü ekber, la ilahe illellahü vallahü ekber. Allahü ekber velillahil hamd” demek bütün müminlere vaciptir, bir emirdir. Kurban kesmek de aynen öyledir.

Şimdi önü acı, sonu baldan tatlı olan kurban olayının özü, mesajı bütün yaşantımızda her türlü söylem ve eylemlerimizde, sağlam inancımızın gereğini yapmak emredildiği gibi fiilenr yaşamaktır. İşte bunun adına ihlas ve samimiyet denmektedir.

Bugün insanlığın ızdırabı, bu samimiyetten uzak, ikiyüzlü, riyakar ve hilekar kumpaslı bir yaşamdan kaynaklanmaktadır. Bu kişi aile, toplum ve global oranda böyledir. Herkes dürüst olsa çalışsa çabalasa nasibine razı olsa, hırs ve tamahtan uzak, severek bölüşümcü, paylaşımcı, adil, kul haklarından uzak, hoşgörülü olursa, yüce Allah Hz. İsmail’in canına bedel onlara gökten bir koç gönderip canlarını bağışladığı gibi bütün insanlığa huzur ve güven verecektir. Bu kesindir. Çünkü ayette “Eğer şükrederseniz nimetlerinizi artırırım. Yok, nimetlere nankörlük ederseniz azabım şiddetlidir. Bela ve musibetler sizin elinizde. Yaptıklarınızın bir sonucu olur” buyuruyor.

Bindiği dalı kesen bir kişinin yere düşeceği kesindir ve ölmesi bile muhtemeldir. Allah bunu böyle olsun istemedi. Ağacın dalını kesen kişi nefis ve şeytanın yolunu tercih etti ve kendi sonunu kendi eli ile getirdi. Bütün kötülükleri, bela ve musibetleri inceleyin, yüzde 90 bunun böyle olduğunu görürsünüz. Trafik kazaları, hastalıklar, çevre sorunlarının ana sebebi insanların yanlışlarından doğmaktadır. Allah kainattaki nimetlerini kıyamete kadar gelecek canlılarn en mükemmel şekilde yeme, içme, barınma vs gibi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde çok çok yaratmıştır. Ancak Allah’ın bu taksimini kötüye kullanmakta, hırs ve tamahla bütün nimetler benim olsun, ben sana ne verirsem sen onunla yetin gibi bir çürük mantık sonucu dünyanın düzeni bozulmaktadır. Bugün dünyayı kasıp kavuran pandemi –Covid19- Koronavirüs denen korkunç olayın sebebi de budur. Nükleer silahlar, gazlar vs ile havanın, suyun, toprağın kirlenmesi, dengelerin bozulması sonucu bugünkü ortam oluşmaktadır. İşte hepsinin ilacı, amellerimizde ihlas ve samimiyettir.

(SÜRECEK)