MURAT KÖYMEN’i

2000 yılında İstanbul’dan Çorum’a hicret edince ilk yakın temasta bulunduğum birkaç kişiden biri idi Murat Köymen. O günlerde sanat dostları toplantısı 15 günde bir yapılıyordu. Ben 50’li yaşlarımda, Murat Köymen yetmişli yaşlarında idi. Sıra kendine gelip bir şiir okurdu. Gözlüksüz okurdu. Beni dinlediğiniz için milyon kere teşekkür, milyar kere teşekkür derdi.

“YENİ DÜNYAYA BAKIŞ” diye bir kitap bastırmıştı. Şiirleri imlâ olarak neredeyse hepsi kusurlu idi. Fiyatı ucuz da olsa birkaç kitap satar mıyım düşüncesi ile sanat dostlarına kitabını tanıtıyordu. Bir arkadaşımız;

“Bunlar şiir mi ben bunları şiir diye bastırmam” dedi.

Murat köymen üzüldü. Ben birkaç iltifatlı sözler ile iki tane kitap satın aldım. Fakat Murat Amca ertesi hafta toplantıya gelmedi. Öteki hafta gene gelmedi. Üçüncü toplantıya da gelmedi. Arkadaşlara hasta mı niye gelmiyor diye sordum. Meğer Ortaköy’den geliyormuş. Telefonunu öğrenip evine telefon ettim. Arkadaşlar seni soruyor. Merak ettiler, hepsi seni soruyor. Nasılsın iyi misin, özledik diye konuştum. Sevindi ve tekrar gelmeye başladı. İçim rahat etmedi bir hafta sonra sanat dostlarına bu hafta şu gün ben Ortaköy’e Murat Köymen’e ziyarete gideceğim. İsteyen gelsin dedim. O gün terminale gittim. Yarım saat de fazla bekledim. Bir tek rahmetli Kemâl Özgür geldi. Kimse gelmedi. İkimiz minibüsle Ortaköy’e gittik. Murat Köymen çok sevindi. Hanımı Mine teyze de börek yapmış. Bu ziyarette 3000 çam diktiği bir tepeye gittik. Bahçelerini ve diktiği meyveleri gösterdi. Velhasıl bizi gezdirdi. Mutlu oldu.

Ortaköy’de henüz ziyarete açılmayan ŞAPİNUVA’YI öğretmen olan bir akrabası ile gençliklerinde çobanlık yaparken görmüşler. Dikkatlerini çekmiş. Burayı gömücüler veya art niyetliler görürse yağma ederler diye Jandarmaya bildirmişler. Yani Şapinuva’nın kâşifi Murat Köymen ile öğretmen olan akrabasıdır.

Daha sonra dostluğumuz ilerledi. Şiirlerini elle yazıyordu. 1922 doğumlu idi ve o tarihte Ortaköy’de ilkokullar üç yıl imiş. Bütün eğitimi işte bu üç yıldan ibaret. Kendini yetiştirmiş. Allah şiir kabiliyeti vermiş. Ama eğitimi yok. Çevre kültürü olarak Ortaköy’den o tarihe göre alınabilecek ne varsa almış. İnsanların özüne bakmaz lâzım. Özünde Murat Köymen pırıl pırıl kalbi olan, kendi çapında araştırmacı, yaratıcı, hayredici, çalışkan, gayretkeş bir insan. Amerika cumhurbaşkanına ve bizim cumhurbaşkanına mektup yazıp nasihat etmiş bir kişi. Ayrıca “Baş Çoban” diye hitap ettiği bir mürşide intisabı olan bir derviş. Murat amca ile iyice dost olduk. Birkaç kere evime davet ettim.

Aradan koskoca on yıl su gibi geçmiş gitmiş. Ben 60 lı yaşlardayım Murat Amca 80 li yaşlarda. Bir gün son yazdığı şiirleri bir ece ajandasında toplamış kitap bastırmak için bana geldi. Param hazır dedi çorabına saklamış gösterdi. Önce onun tanıdığı iki matbaaya gittik. Matbaacılar hemen basalım diyor. Ben yazdığı defteri gördüğüm için biri bunu düzeltmez ise basılmaz dedim. Matbaacı ben düzeltirim dedi. Hâlbuki bir matbaacının değil bilen bir edebiyatçının düzeltmesi lâzımdı.

Çünkü, kendi el ile yazmış ama ne satırbaşı belli, ne şiirin başlığı belli, ne büyük harf var, ne nokta var, ne virgül var. Bazı kelimeleri yanlış yazmış. Yani imla ve kelime yapısı olarak her şiirde hata var. Belki bana güvenmez diye hem yazardır, hem öğretmen emeklisidir diye BAHRİ GÜVEN’e götürdüm. Gereken bilgiyi verdim. Bahri Hocam bu defterde ki şiirleri bir üniversite öğrencisine para verip bilgisayara geçirtmemiz gerektiğine; ikna edene kadar epey uğraştı.

Siyasal mezunu ve iş arayan bir kız çocuğumuz vardı. Defteri ona verdik. Kızımız gayet başarılı bir şekilde düzeltip yazdı getirdi. Ben de elden geçirip baskıya hazır hale getirdim. Murat Amca Atatürk’ü, Türk Bayrağını ve Türk askerini çok seviyordu. Ben de ilgili şiirleri yanına bu resimleri koydum. Hanımı vefat etmişti, ona yazdığı şiire karısının resmini koydum. Güzel bir eser çıktı meydana.

MURAT KÖYMEN’in o tarihte seksenini aşmış biri olarak kitap bastırması, içinde ki var etme, ortaya eser koyma aşkından kaynaklanıyordu. Onun yaşında olanların değil kitap yazmak; çoğu kitap bile okumuyordu. Çarşıda bazı tanıdıklarına beraber gittik. Birkaç kitap satmak istiyordu. Benden bile genç olan tanıdığı bir esnaf gittik. O muhakkak bir kitap alır diyordu. Tam tersine o genç akrabası veya köylüsü

“Murat amca bu yaşta kitap yazmakla ne uğraşıyorsun. Namazını kıl, camiden çıkma. Kitap yazacaksın da ne olacak?” demesin mi? Vereceği ‘5’ lira idi. Kitap da almadı.

Gençlerin kitap okumayıp kahvelerde vakit öldürmesine çok üzülürdü. Çok kere bana “Ah onlar kadar okusaydım, neler yazardım neler” diye dertlenirdi.

&

Sanat Dostları olarak bahar gelince bazı geziler yapardık. İSMET ÇENESİZ’İN bağına, RİFAT PATIR’IN kartal tepesine ve SALİM SAVCI’NIN köyüne gitmiştik. Murat Köymen’de Ortaköy’e davet etmişti. Allah razı olsun ve acil şifalar dilerim, İSMET ÇENESİZ araba tahsis etti ve Ortaköy’e gittik. ŞAPİNUVA’yı da gezdik. Güzel bir gün olmuştu.

Sanat Dostlarının yeni taşındığı yer 63 basamaklı dördüncü kat idi. Murat Köymen Ortaköy’den; Salim Savcı Osmancık ve 15 km daha uzağı ÇAMPINAR’ dan minibüsle gelirler 63 basamağı çıkar bize katılırlardı. Son nefeslerine kadar hep aramızda oldular.

7 Şubat 2017’de 94 yaşında vefat ettiğinde üçüncü kitabını çıkarmak niyetinde idi. Allah rahmet eylesin.