Geçtiğimiz Pazartesi, 27 Mayıs'a denk geldi. Ne zaman 27 Mayıs askeri darbesini anımsatan bir durum olsa utanırım. Çünkü, o gün Demokrat Parti zulmünden kurtulacağız diye sevinmiştik. Son derece yanlış bir sevinç olduğu işin başından belli. Çünkü olay demokrasinin katledilmesi ile başlıyor.

27 Mayıs 1960 Cuma günü, işyerimize gitme niyeti ile kahvaltımı yapıyordum. Radyoyu açar açmaz, merhum Alparslan Türkeş’ in ilk defa duyduğumuz ilginç sesi ve konuşma tarzı odamızı doldurdu ve sokağa çıkmanın yasaklandığını öğrendik.

Bekledik! Ertesi gün evden çıkmaya izin verildi.

Ben evden ayrılıp, Albayrak sokağından ana caddeye çıkıp 50 adım kadar yürüdükten sonra karşı taraftan gelen, Rahmetli Mühendis Fahri Meroğlu ile karşılaştım. Fahri Meroğlu ve Nazif Alaybeyoğlu ortak çalışan yakışıklı, güzel giyinen insanlardı. Öğrenciliğimizde onları örnek alırdık.

Rahmetli Fahri ağabey ile karşılaşır karşılaşmaz, birbirimize sarılıp tebrik ettik. O zamanki görüşümüze göre Demokrat Parti’nin kötü idaresinden kurtulmuş oluyorduk.

Şimdi bu duruma güldüğünüzü görüyor gibiyim. Ama 12 Eylül 1980 ihtilalinde rahmetli ünlü gazeteci Burhan Felek’in sergilediği tavır bizimkini fersah fersah geçiyor. Onu sırası gelince anlatacağım. Devam edelim.

O zamanlar Çorum'un, hatta ilçelerinin şerit testerelerinin çoğunu biz kaynatırdık. Yaşlanmış, saygın meslektaşlarımızdan Enbiya Mustafa usta (Enbiya lakapları idi) şerit testerelerini kaynatmam için getirmişti, ihtilal olalı 8-10 gün olmuştu.

Sohbet ederken:

"Bana..şimdi bu ihtilal iyi oldu mu diyorsun?" dedi, ben de, "İyi oldu!" dedim.

"Bence iyi olmadı, askerler alışırlar bir daha, bir daha yaparlar diyorum" dedi.

Bu tecrübenin yanılmayan yorumuydu. Aradan 2 sene geçer geçmez Kurmay Albay Talat Aydemir'in ilk girişimi yapması duayen Mustafa ustayı haklı çıkardı. Ardından 12 Mart Muhtırası ve 1980 askeri darbesi...

Demokratik işleyişin askıya alınması o kadar sık aralıklarla gerçekleşti ki yine Mustafa ustayı haklı çıkarırcasına, "Türkiye‘de her 10 yılda bir darbe olur" sözünün adeta siyasal özdeyiş olarak benimsenmesine yol açtı.

27 Mayıs ihtilali 3 değerli devlet adamını asmakla kalmadı, bir çok değerlerin yok olmasına, üniversitelerde kendi görüşünden olmayan profesörlerin, orduda yüksek rütbeli bir çok subayın harcanmasına sebep oldu. Osmanlı zamanında bile orduda görev almış, dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'a tokat atan teğmen bile oldu...

* * *

12 Eylül 1980 ihtilalinin ülkeye maliyeti çok daha kötü oldu. İhtilalin lideri Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanından oluşan beşlinin, idareye el koyması kurtuluş gibi görüldü veya halkta böyle bir algı oluşturuldu.

Bu ihtilalin bahanesi de Kenan Evren'e göre veyahut darbecilere göre, "...Aziz Yurttaşlarım; Bir defa daha belirtiyorum ki; Silahlı Kuvvetler aziz Türk Milletinin hakkı olan refah ve mutluluğu, vatan ve milletin bütünlüğü ve gittikçe etkisi (azalmaya) azaltılmaya çalışılan Atatürk ilkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır... " diyerek okudukları bildiriden alıntı yaptığım bölümlerinden bir tanesine göre bu ve buna benzer bahanelerdi.

Devrin gazetecileri; başlarında o zaman 91 yaşında olan "Şeyh-ül Muharririn" unvanı ile taçlandırılmış Burhan Felek'le birlikte Kenan Evren'i ziyarete gittiler.

Aralarında, "İhtilal lideridir, fazla pohpohlamayalım!" demelerine rağmen, merdivenden inmekte olan, zemine iki basamak kala, Burhan Felek'in koşup, kendisinden 28 yaş küçük olan Kenan Evren'in elini öptüğünü televizyonda izledik.

Onlar da:

•İşkencede 171 ölü,

•Açlık grevinde 14 ölü,

•Kaçarken vurulan 16 ölü,

•50 idam (İdam edilen gençlerden bir tanesi 17 yaşındaydı ve yaşı büyütülerek idam edildi.). Darbeyi yapanlar ne yazık ki Türk toplumuna bu acı örnekleri yaşatarak, "Asmayalım da, besleyelim mi?" diyerek aslında ellerinin öpülmeye ne kadar layık olmadığını gösterdiler.

Olumsuzlukları sıralamaya kalkarsak yerimiz yetmez ama buraya, dünyanın en zengin Generali olarak "TİME" dergisine kapak olan Tahsin Şahinkaya'ya dokunmadan geçersek; çok eksik yazmış oluruz.

Kaderin tecellisine bakın ki; aradan geçen 35 senenin ardından 2015 yılında yapılan referandum ile 12 Eylül darbecilerinin yargılanmalarının önü açıldı. Darbecilerin çoğu hayatta olmadığı için sadece Evren ve Şahinkaya yargılandı. Yapılan yargılamalar neticesinde her ikisi de ömür boyu hapse mahkum edilmişlerdi. Ancak, her ikisinin de ömrü vefa etmediği için kararlar onanmadan öldüler.

* * *

Yani, ihtilaller ne kadar umutla, hatta halk tarafından destek alarak da yapılsa sonu iyi bitmeyen bir serüven ve hayaldir.

"Yaşasın Demokrasi" deyip, demokrasinin kurallarını işletmekten iyisi yoktur.

27 Mayıs Cumhuriyet tarihimizin ilk utanç dolu sayfalarından birisi. Ben de o dönemlerde bu darbeye alkış tutanlardan birisiydim. Ancak geçmişe baktığımda bunun büyük bir hata olduğunu çok acı bir şekilde tecrübe ettim ve ettik. Keşke 15 Temmuz’da milletçe gösterdiğimiz dirayeti o gün de gösterebilseydik diye hayıflanıyorum. Çünkü bu olay ne yazık ki Cumhuriyetimizin bir utanç vesikasıdır.

Rahmetli Menderes'i, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı bir kez daha mübarek Ramazan Ay'ında saygıyla ve rahmetle anıyorum. Mekanları Cennet olsun inşallah.

Evet, ülkemiz ve kendi geçmişimden bir dönemi sizlerle paylaştım. "Geçmiş bizim, gelecek de bizim olsun" diyelim ve yolumuzda emin adımlarla ilerlemeye devam edelim.

Mayıs tarihi bizim için ne kadar üzücü ve utanç dolu bir gün olsa da, 29 Mayıs bizim için ve Türk tarihi için bir övünç kaynağı. Bundan 566 yıl önce Büyük komutan ve devlet adamı Fatih Sultan Mehmet Han ve Ordusu Peygamber efendimizin (sav) müjdelediği fetih'e nail oldular. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

*

Bu akşam bin geceden daha hayırlı olan Kadir Gecesini idrak edeceğiz. Salı günü de Allah nasip ederse bir Ramazan Bayramı'na daha kavuşacağız. Sevdikleriniz ile birlikte daha nice Kadir Gecelerine, bayramlara ve Ramazan ay'ına kavuşmanızı niyaz ediyor ve mutlu bayramlar diliyorum.

En güzel günler sizlerin olsun.