70 yıldır kendisini kanıtlayamayan şair!
Ne yazacak bakalım; yolsuzluklara dair.
Önce şu 70 yıl nereden çıktı?
70 yıl önce ilkokul 4. sınıftayız. Babası Çorum’da görevlendirilen Teoman Sönmez sınıfımıza geldi. İl İmar (Nafia) Müdürünün oğlu. Bizlere göre farklı bir görgüye sahip, zeki ve çok çalışkan.
Öğretmen yardımcısı, uçuk bir genç de o sene geldi.
Teoman ona “Duvar gazetesi yapalım. İlhan da bizimle beraber olsun.” demiş. Beraber oldum ve gazeteciliğim başlamış oldu.
Daha sonra Çorum Lisesinde; Kültür ve Edebiyat kolu başkanlığı yaptım.
Duvar gazetesi de çıkarttım (BİZBİZE) ama Fen şubesinde bulunduğumdan adım “SİVRİ İLHAN”a çıktı.
Kendini kanıtlayamama olayına gelince; seneler önce yaz boyu dinlediğimiz Sezen Aksu’nun “Bir kedim bile yok” şarkısındaki gibi bir şiir veya nesir kitabım bile yok. Gerçi başa koyduğum beyitin garabeti; başarısızlığımı anlatmaya yeter de artar bile.
Neyse! geçelim bunları, sadede gelelim….
* * * *
Muhalefetin yolsuzluk olaylarına dört elle sarılmış bir hali var. Yolsuzlukları araştırmak ve gereğini yapmak muhalefetin görevidir ama görevinin tamamı değildir. Yolsuzlukları ortaya çıkardığı için hiçbir muhalefet iktidar olamamıştır.
Kamuoyu yoklamaları; yolsuzluklara inananların çoğalmasına rağmen iktidarın desteklendiğini gösteriyor.
Bu olayı; muhalefetin alternatif olarak göz doldurmadığına dayandıran görüşler çoğunlukta. Fakat bana babamdan miras kalan bir anı var. Sunuyorum:
Yıl 1950. Asri Vaiz olarak ünlenen, muhteşem belagat sahibi Hoca Efendi Çorum’da.
O zamana kadar, içinden görmediğimiz Ulu Cami’ye gidip, biz bile Hoca Efendiyi dinliyoruz.
Hoca zaman zaman, suyun iki hidrojen ve ile bir oksijenden meydana geldiğini, H_O formülünde olduğunu söyledikten sonra “Bunu bilmeyen yok da, formülü bilmeye rağmen bir bardak su yapabilen var mı?” diye sorduktan sonra, okyanusları yaratan, daha da fazlası kâinatı yaratan Allah’ın büyüklüğünü anlatmaya geçiyor.
Bu bizim çok hoşumuza gidiyor. Tatildeydik ve Ramazan geceleriydi.
Demokrat Parti yeni iktidar olmuştu. Hoca Efendi yeni uygulanmaya başlayan gezici vaizlerdendi.
Hoca Efendinin İstanbul’a dönüşü ile rahmetli babamın makine almak için İstanbul’a gidişi; rahmetli şoför Mustafa Kadife’nin yeni aldığı kamyonun şoför mahallinde birleşiyor.
Kamyonun yeni alınmış olması ve belki de Çorum’a giren ilk orijinal şoför mahalli kamyon olduğu için Anadolu imalatı kasalı otobüslerden daha konforlu olabileceği akla geliyor.
Çorum-İstanbul yolu o zamanlar bugünkünden daha uzun zaman alıyor. İstanbul’a varıyorlar ama 20 saat boyunca Hoca anlatıyor. Anlatılanlar hocaya göre 4 ay önce iktidarı kaybetmiş olan CHP’nin yolsuzlukları. Babam da CHP taraftarı.
Babam aslında sabırlı bir insan değildi ama hocaya laf yetiştiremeyeceğini düşündüğünden olsa gerek; yolculuk bitinceye kadar susuyor.
İstanbul’da ayrılırlarken babam; “Hocam yol boyunca sizi dinledim. Halk partililerin yolsuzluğunu anlatıp durdunuz. İhtimal vermiyorum ama öyleyse bile keseyi doldurmuşlardır. Bu yeni gelenlerin kesesi boş. Bunlar daha soyguncu çıkmasınlar?” deyip ayrılıyor.
Kamunun değerlendirme çeşitlerinden olarak sunduğumuz bu olay, yolsuzlukların kabul görmesine rağmen iktidarın desteklenmesine ışık tutmaya yetmiyor mu?
Yalnız yolsuzluklara rağmen desteğin uzun sürmeyeceği de açıktır.
O zaman çare; güven kazanma ve beceri sahibi olduğunu ispatlamada yatıyor.
En güzel günler sizlerin olsun.