Sayın Cumhurbaşkanı’nın, “Amerika’yı Kolomb’dan önce 1178’de Müslümanlar keşfetti!” sözleri gündeme bomba gibi düştü, ama ne düştü!
Ortalık bununla kaynıyor. Tarihçi olmayanlar tarihçi, yorumcu olmayanlar yorumcu oldu.
Bu bilgi benim için de birçok insan gibi çok yeni.
19 Kasım 2014 günü yani 2 gün önce Hürriyet Gazetesinde Taha Akyol konuyu özetleyen incelemesini yayınladı.
Bilgiler; Prof.Dr. Fuat Sezgin’in ‘Amerika Kıtasının Müslüman Denizciler Tarafından Kolomb Öncesi Keşfi’ adını taşıyan kitaptan alıntılara dayanıyor.
Taha Akyol şöyle diyor: Şu kesin Kolomb’dan çok önce yaşayan El Mesudi, Ebu’l Fida ve Biruni gibi tarihçiler ve alimler bazı Müslüman gemicilerin Atlantik’e açıldığını yazmışlar…
• Kolomb’dan önce bazı Müslümanların Atlantik’e açıldığı, bazı adalara belki de kıtaya ulaştığı anlaşılıyor fakat ‘keşfetmek’ sonucunu doğuran yolculukları Kolomb’un yaptığı ortada…
• ‘Tarihte Müslümanlarda ne harikalar yaratmıştı’ diye övünmeyi çok anlamlı bulmuyorum. Hatta kızıyorum ve ‘Madem ki öyleydi, niye koptuk neden devam ettiremiyoruz’ diyorum.
Taha Akyol’un yazısı olan bir paragraf daha alalım: Sünni olsun, Şii olsun pek çok imamın zihninde ‘Acaba bu konuda matematik ve astronomi bilginlerimiz ne diyor? Akla gelebilmiş değildir. 11. Yüzyılın İbn-i Sina’larıyla, Biruni’leriyle bu konuda müzakere ihtiyacı duymuş müfessir (tefsirci) ve Fakihlerimize (fıkıhçı) rastlayabilmiş değiliz.
Devrin yazarları içinde bırakın İbn-i Sina’ya danışmayı, onu ‘zındık’ ilan edenler az değildir.
*
Toplum olarak yanlış ve eksiklerimizin çok eskilere dayandığı ortada.
Ayrıca “süreç, birbirinin devamlılığı” olarak tamamlayabileceğimiz olaylarda eksiklerimiz var.
Müslümanlar Amerika’ya gitmişler ama sonuç ne?
Americo Vespuci-Macellan-Vasko da Gama vb gibi devamlılık var ve bu devamlılığın doğurduğu ekonomik boyut için, dış işleri eski bakanlarından rahmetli İsmail Cem’in “Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi” isimli eserinin 125. sahifesine bakalım:
“Türklerin üç yüz yılda sağlayamadığı zenginliği 30 yılda Avrupalılar Güney Amerika medeniyetlerinin yüz yıllar boyunca biriktirdikleri hazineleri silah zoruyla talan ederek ülkelerine taşımışlardır.
1521-1560 yılları arasında İspanya’ya resmen 18 bin ton gümüş ve 200 ton altın ithal edildiği görülmektedir ama gerçek miktar bunun iki katını geçer. Meksika’da, Peru’da elde edilen harp ganimetleri ve soygunlar arasında bir defasında 1 milyon 300 bin ons altın ele geçirdikleri olduğu gibi normal insan büyüklüğündeki altından yapılmış heykeller, yemek takımları, çiçek, hayvan, kuş heykelleri de ilk götürülen ganimetlerdendi. Bu devirde altın stoğundaki artış 57 kat olarak hesaplanmaktadır.
Avrupa’ya akan değerli madenler öteki etmenlerle birleşince büyük bir ekonomik canlılığa, enflasyona ve pahalılığa yol açmıştı. Oluşan kapitalizmin ihtiyaçları artmakta ve batılı tüccar hammaddeye çok yüksek fiyat vermektedir.
Osmanlı hammaddelerine yüksek fiyatla talip olan Avrupa tüccarının çıkması, Hindistan’a giden deniz yolunun keşfi (1498) Batı’daki gelişmenin Osmanlı düzenine yansıyan ilk darbeleri olacaktır.
*
Sayın Cumhurbaşkanı bu bilgileri edinince Amerika’ya ilk gidenin Müslümanlar olmasından dolayı gurur duyamadım. Değerlendirememişiz çünkü…
Sizin bu tartışmaları ortaya getiren söyleminiz, daha iyi ve ileri adımları atmayı teşvik etmesi bakımından iyi olmuştur.
Önemli bir gerçeği vurgulayarak yazımızı sonlandıralım. Amerika’nın keşfi Avrupa’yı ihya, Osmanlı’yı berbat etmiştir.
En güzel günler sizlerin olsun.