Lise 3. sınıftayız. Liseyi 4 sene okuyan ilk kuşaktan oluyoruz.
Münazara konumuz; “Bir ülkenin kalkınmasında Fen mi, yoksa Edebiyat mı daha önemlidir?”
Sınıfımızın seçkin öğrencilerinden olan ekip Fen’i savunuyor. Benim içinde bulunduğum ekip de edebiyatı savunuyor.
Bizim grup vasat öğrencilerden oluşuyor.
Biz, jüri üyesi öğretmenlerimizin tamamının oyunu alıyor ve edebiyatla ülkeyi kalkındırıyoruz.
Olayın böyle sonuçlandığını sonradan toplantıya gelen Okul Müdürü ve başkaları hayretle, kahkahalar atarak öğreniyorlar.
Biz bu olmayacak işi nasıl başardık?
Önce fenciler kadar Fen’i övdük ve ülkenin kalkınmasında önemli olduğunu anlattık, ama sonunda dedik ki: “Bakınız Fen’i övmek için bile Edebiyat yapıyoruz. Fen iyi de, kendisini anlatmak için Edebiyata muhtaç. O bakımdan kalkınmada Edebiyat önemlidir”
Ve kazandık.
Eğer “Fen de neymiş? Olmasa da olur!” gibi Fen’i küçümseyen bir yol tutsaydık; başarılması imkânsız görülen sonucu alamazdık.
* * * *
Anımız ilginç! Ama şimdi niye anlattık?
Ülkemiz seçim sath-ı mailine girmiş durumda.
Ayrıca taraflar birbirlerini yıpratmak uğruna ülkeyi de yıpratıyorlar.
Dış ülkelerin aklına hakkımızda gereksiz ve olumsuz soruları düşürüyorlar.
Ayrıca yapılan yararlı şeylerin inkârı oy getirmez, oy götürür.
Ben de; anıları anlatarak ispatlamaya çalışmanın yersiz olduğunu neden düşünmüyorum?
60 senedir yaşayarak görmedik mi?
* * * *
BAKLAVA OLMAYA KALKAN KURU FASULYE
Rahmetli babam anlatırdı:
Buğday Hacca gidecekmiş.
O zamanlar, Hacca gidiş geliş üç aydan fazla zaman alıyor.
Buğday, Kuru Fasulyeye “Ben Hacca gidiyorum. Yerim boş kalmasın, bana vekâlet et!” demiş.
Kuru Fasulye “Senin vekilin olmak önemli ve şerefli görev. Neler yapacağım?”
Ekmek olayım mı?
“Ol” demiş buğday.
“Çörek olayım mı?”
“Ol”
“Börek olayım mı?”
“Ol”
“Baklava olayım mı?”
“Baklava olma! Börekde dur!” demiş buğday.
Yani; olay haddini bilme meselesi. Günümüzde “Durumdan vazife çıkarmak” şeklinde kalıplaştırılmış olaydır bu söylem.
Hikâyemizde hiçbir art niyetimiz yoktur. Yaşantıda kullanılacağı çok yer çıkar.
Zaten bu hikâyeden ders alma durumunda olanlar asla ders alamazlar. Kendisinin böreklik mi, baklavalık mı olduğunu bilen insan sayısı çok azdır.
Ama hikâyemiz de boşa gitmez! Uyarılması gereken insanları; saydıkları dostları varsa, bu hikâyeyi kullanarak uyarabilirler.
En güzel günler sizlerin olsun.
22.01.2014