Çorum Belediyesi soruyor:

"Gazi Caddesini tek yönlü trafik akışına dönüştürelim mi?"

Yanıtlıyorum:"BİLMİYORUM."

Madem sordunuz, ben de soruyorum: Böyle bir soruyu bana ve benim gibi insanlara neden soruyorsunuz? Son derece uygar bir hareketi, neden bu kadar yanlış kullanıyorsunuz. Bu soruyu, olumlu veya olumsuz yanıtlayanların tamamı ne yazık ki bir yanlışa ortak oluyor. Çünkü, olay uzmanlık alanı. Uzman olan kuruluşların yapacakları saha çalışmalarından sonra yanıtlayabilecekleri bir soru.

Soruyu, sorabilecek bir kuruluş var mı?

Yok!

Problem sadece Çorum'un Gazi Caddesi'nde mi var?

Belli büyüklüğe ulaşmış, Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde aynı problem ne yazık ki var. O zaman sorunun sorulabileceği kuruluşu hemen kurmak ve soruyu o kuruluşa hemen yöneltmek gerekiyor.

Neden böyle yazdığımı, yaşadığım bazı olayları anlattıktan sonra açıklayacağım.

* * *

Yıl, 1970.

Üç arkadaş, yurtdışında kendimize göre inceleme gezisi yapıyoruz. Kıbrıs Türklerinden Hikmet Bey tercümanlığımızı yapıyor. Kişi başı birer pounddan dört pound vererek trene bindik. Hikmet Bey pipo içtiği için, "Sigara İçilmez" işareti olan kompartımanları atladı. Sigara içmenin yasak olmadığı kompartımanı buldu ve oturduk. İşimizi gördükten sonra aynı mesafede başka yere gideceğiz. Yine dört pound verdik ve gittik. İşimiz bitti. Trenle ilk bindiğimiz noktaya döneceğiz. Mesafe yine öncekilere benziyor. Yani eşkenar üçgen teşkil eden yolları geziyoruz. Ben yine dört pound hazırladım. Hikmet Bey,"Dört pound işi bitti. Şimdi on iki pound." dedi.

Trene bindikten sonra fiyat farkının nerden geldiğini sordum. Hikmet Bey, "Bir pounda gittiğimiz yerlerde üç pound idi. Şirket zarar ediyordu. Bir uzmanla iki milyon pounda anlaştılar ve zarardan kurtuldular. İlk gittiğimiz dağlık bir yerdi. Tren oraya çıkmak için çok dolanıyordu. İnmek için de durum aynı. Karayolu kısa ve ucuz olduğundan yolcu onu tercih ediyordu. O yüzden, orada kimse trene binmiyor, vagonlar boş oluyordu. Şimdi hiç olmazsa yolcu başı bir pound alarak gelir elde etmiş oluyor." dedi.

Ben diyorum ki ,tıkanan yolu işin uzmanı olmayan bana bedava açtıramazsın. Zaten ben de açamam. Uzmanını bulup ücretini ödeyip ona açtıracaksın!..

* * *

Yıl,1974.

Turhal Belediye Meclisi'ndeyim. Konuşma yapıyorum:

"Anadolu'nun il ve ilçeleri ana caddesine bağımlı gelişiyor. Uzun bir yolun kenarında yan yana binalarla uzayıp gidiyor. Turhal da öyle. Ayrıca tren yolu caddeyi kesiyor. Kesmekle kalsa yine iyi. Caddeyi kestiği yerde manevra yapıyor. 20 dakikaya yakın trafik akışını durduruyor.

Tek sıra dizilmiş binaların arkasından paralel bir cadde açalım. Yani iki cadde arasında en az yüz metre mesafe bırakalım ve iki cadde arası yerleşim yeri olsun. Zamanla şehir bu güzergah üzerinde gelişimini tamamlayacaktır. Böylece, üzerinde trenin manevra yapmadığı bir yolumuz da olacak." dediğimde, "Turhal'da kaç araba var ki? İkinci yolu yapıyorsun?" dediler.

Eski Başkanlardan Ali Gözen'in tren yolu hattı üzerine alt geçit yaparak kesintiyi durdurmasına rağmen, bugün yolun kapasitesi artan araç trafiğine yetmez oldu. Bazı saatler trafik kilitleniyor. Yolun karşısına geçmek isteyen yayalar bile zorlanıyor.

Buna benzer örnekler Türkiye'mizin birçok yerinde var. Şehir kurmak uzmanlık işi bizim şehirlerimiz kendi kendisini kurdu ve günümüzün problemlerini hazırladı.

* * *

Falih Rıfkı Atay, "Çankaya" isimli Atatürk'ü anlatan eserinde, Ankara'nın inşası için yurt dışından çağırılan, dönemin bürokratları tarafından Profesör Doktor Yansen'e gösterilen, işkenceye benzer olumsuzlukları, uzun uzun anlatır. Kitapta yine Ulus, Çankaya güzergahında Profesör Doktor Yansen'in önerilerine uyulmadığından, kısa süre sonra sıkıntıların başladığı da ayrıca belirtiliyor.

Falih Rıfkı Atay, aynı eserinde Profesör Doktor Yansen ile aralarında geçen bir diyaloğu ise şu şekilde aktarıyor:

çok ilginç bir adam. Evinde iki tane ampul bozulsa elektrikçi çağırır. Çünkü elektriğin insanı öldürme özelliği var. Galiba Şehir plancılığının öldürme özelliği olmadığından, plana müdahale edip duruyor." diyor.

Yani bu konuda ülkemiz çapında, olumsuz büyük bir birikim vardır. Bugüne kadar da bu birikime çare arayıp, yol gösterecek kuruluş ortaya konulmamıştır.

Vakit geçirmeden bu yöne eğilmek gerekiyor.

En güzel günler sizlerin olsun.