Dr. Kemal Özbay, “Türk Askeri Hekimliği Tarihi ve Asker Hastahaneleri” kitabında şöyle diyor:

“Günlük harp kayıtları çok ağırdı. Bir saatlik bir süngü hücumunda bile 10.000 – 15.000 yaralı sargıları yapıldıktan sonra hastanelere gönderiliyor, sayının korkunç çokluğu bu sevkiyatı zorlaştırıyor, dere yataklarında günlerce hastaneye götürülmeyi bekleyenler, açıkta tedavisiz kalanlar oluyor, bu şekilde pek çok genç ölüyordu.”

Düşman çok kalabalık geliyor. Zığındere tarafından çevirme yapmış, taktik icabı geri çekildik. O sırada dizlerimin altından vurulmuşum. Yanımda arkadaşlarım şehit olmuşlardı. Kanlı derenin içi yaralı dolu, katırlar ve atları da dereye indirmişler, onlar bile korkudan tirtir titriyor. Sıhhiye yok, yaralarım kendiliğinden soğudu. Destek ekip ile yeniden cepheye gitim.

ANZAK ÇIKARTMASI 1

Çan ilçesi Halilağa köyünden Mustafa Aksoy: "Seddülbahir'de başımızdaki komutan Yüzbaşı Şerafettin Bey, besmele çekip 'Hadi aslanlarım, ananız sizi bugünler için doğurdu. Ben sizin önünüzden, siz arkamdan gelin, sakın korkup geri çekileyim demeyin, düşmana aman vermeyelim' dedi.

Mustafa Kemal, Fırka komutanına şöyle bir soru sordu: “Biz mi onlardan toprak istiyoruz, yoksa onlar mı bizden toprak istiyorlar” . “Onlar bizden” deyince, Mustafa Kemal “Öyleyse neden biz hücum edip de askerimizi kırdırıyoruz! Onlar bize hücum etsin, biz onları kıralım, biz kırılmayalım” dedi.

CEPHEDEN DÖNEN ALİ’NİN KARISI EVLENMİŞ

Ölmeden mezara koydular beni!

Balıkesir’in Kamçılı köyünden Ali; bir kız sever kızın babası vermez. Sonra araya birileri girer Ali sevdiği kızla evlenir. Bir oğulları olur. Çok sevinirler. Ali asker çağına gelmiştir. Seferberlik ilan edilir. Ali askere çağrılır. Ali karısını ve oğlunu alır, muhtar olan amcasına gider.

“Karımı sana emanet ediyorum eğer namusuna bir zarar gelirse çek vur. Yoksa emanetime iyi bak^” der çeker gider. Ali askerliğini tamamlamış, bir istiklal harbi madalyası ile köyünün yolunu tutar. Köylerden, kasabalardan, şehirlerden geçerken bir leblebi yapımcısına yolu düşer. Leblebici ona leblebi verir. Fakat Ali’nin boğazından geçmez bu leblebi karısına, oğluna götürecektir. O amaçla köyüne kadar saklar.

Ali’nin şehit olduğu haberi gelmiştir. Ali’nin karısını köyün sığırtmacı ile evlendirirler. İki çocuk ta ondan olur.

Ansızın bir gün Ali, köyüne gelir. Önce kahveye uğrar Ali’yi gören herkes şaşırır. Kimse ne edip ne diyeceğini bilemez. “Biz seni öldü biliyorduk” derler Ali doğru amcasının yanına gider. “Benim karım ne oldu, ben sana emanet etmiştim” der.

(SÜRECEK)