ŞÜKRÜ ÇOLAK

Ben bir Çanakkale gazisi torunuyum. Dedem Çanakkale’de kolundan vurulmuştu. Bir kolu kurumuş ağaç dalı gibiydi. Kastamonu-Araç ilçesinin bir köyünde oturan rahmetli dedemin beş çocuğu vardı. Tek koluyla çiftçilik yaptı.

Dedem Çanakkale Savaşını anlatırken:

“Yağmur gibi mermi yağıyordu. Şehit olanların üzerinden sürünerek geçerken, bir santimlik yerimiz çıksa oradan kurşunu yiyorduk.

Bir gün savaş molasında askerlerden biri koynundan çıkardığı mendile sarılı bir şeyi elinde tutarak yanındaki arkadaşına;

‘-Ben ölürsem bunu aileme ver olur mu?’dedi.

Arkadaşı,

‘-Benim sağ kalacağım ne malum arkadaş’ dedi. Almadı.

Aç kaldığımız günler çok oldu. Atların pislikleri içinden arpa toplayıp yedik. Bir gün bir hayvan kuyruğu bulduk. Ateşe atıp pişirdik, yedik.” derdi.

Zahide Uçar (torunu)

ALİ REŞAT

Ailesini Balkan Savaşı’nda kaybettiği için Çanakkale’ye giderek Mehmetçiklere sığınan ve cephede Gönüllü Bombacı lakabını kazanan Ali Reşat 19 Ağustos 1915 tarihli Berliner Illustrierte Zeitung isimli Alman dergisine, savaşla ilgili izlenimlerini yazan Vollmoeller’in haberine göre çocuğun adı Ali Reşat. Ali’nin babası, Balkan Savaşı’nda bir Makedonya alayında yüzbaşıdır. Şehit düşer. Annesi ve kardeşleri, Sırplar tarafından katledilir. Bu katliamdan kurtulan Ali Reşat, kaçanlarla beraber Trakya’ya gider ve askerlerin arasına katılır.

20 ay askerlerle kalır. Daha sonra yolu onlarla birlikte Çanakkale’ye düşer. Komutanı onun, Nisan ayındaki bir saldırıda, her iki bacağından ve bir mermiyle de ciğerinden yaralandığını, bundan dolayı 4 hafta cepheden uzak kaldığını da anlatıyor haberde.

Dergide ayrıca Çanakkale’ye gelen George Lebrecht isimli çizerin kara kalem resmi Ali Reşat’a benziyordu. Üstelik 1945 yılında hayatını kaybeden Lebrecht, yaptığı bu resmin altına Ali Reşat diye not düşer.

MÜSTECİP ONBAŞI

Tek bir mermi ile teslim alınan bir denizaltı hikayesi

1915 yılı Fransız Turkuaz isimli deniz altısı, Çanakkale boğazından geçtikten sonra Marmara Denizinde devriye görevini tamamlar ve geri dönüşüne geçer.Bir ara su yüzüne çıkar.Türk sahil bataryaları ise periskopu gördükleri gibi ateşe başlar.Denizaltının periskobu ilk atışta tek mermiyle Müstecip onbaşı tarafından vurulur. Turkuaz Gemisi kaçmaya başlarken Akbaş mevkiinde karaya oturur. Bunun üzerine mürettebat teslim olur.

Denizaltı da ele geçirilir. Gizli belgeler bulunur. Bu belgelerden; düşman deniz altılarının Marmara’da belli bir yerde buluşup saldırı yapacakları öğrenilir. Bu buluşma yeri Türk kuvvetleri tarafından, Alman müttefik deniz altılarına bildirilir. Alman deniz altı ise buluşma yerine giderek bir İngiliz deniz altısını batırır.

Esir alınan Turkuaz deniz altısı ise İstanbul Haliç’e çekilir. Tamir edilir. Mestecip Onbaşı adı verilerek donanmaya katılır.

Müstecip Onbaşı denizaltısı, bize de yar olmaz.İstanbul’un işgali sırasında, Fransızlar denizaltılarını alıp geri götürürler.

bize yalnız bu gün İstanbul Beşiktaş’daki deniz müzesinde görülebilen Kule saçı hatıra kalır.

Fransız denizaltısı Turquaz’ı teslim alan Müstecip Onbaşı top başında görülüyor.

(SÜRECEK)