Her gün İngiliz BBC, Türkçe Servisi NTV’den, Amerika’nın Sesi VOA ise TGRT’den Türkiye’ye seslenmektedir.

Bu iki TV kanalı, CFR’nin memorandumunu tercüme ederek parti tüzüğü haline getiren AKP’nin propaganda frekanslarındandır.

BBC İngiliz MI6’nın, VOA (Amerika’nın Sesi) ABD Dışişleri Bakanlığı’nın propaganda frekanslarıdır. Yani ne yayınlayacakları, nasıl yayınlayacakları tepeden talimatla bildirilmektedir.

Yayınlarında sürekli “bağımsız radyo” olduklarını vurgulamaları ne denli patronlarına bağlı olduklarının işareti olarak algılanmalıdır. Kim ki “Ben şöyle dürüstüm, ben böyle namusluyum, çok dindarım” diyorsa ona inanmayın. Çünkü kişilerin gerçek yüzleri dürüstlük, namus ve dindarlık maskeleri ardında gizlidir. Ne demişler “Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…” Günümüz ifadesiyle söylemin turnusol kâğıdı eylemdir. Gerisi ayrıntı…

Şu soruyu artık sorabiliriz… Hangi ülkeler kendi yayın kurumlarından bir başka ülkenin devlet denetiminde (vesayetinde) yayın kurumlarına yayın saati verirler?

Yanıt…

Yarı sömürge olup da hızla sömürgeleştirilmeye çalışılan ülkeler…

ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Phil Gordon Washington’da Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin bir toplantısında “Türk-ABD ilişkilerine yatırım yaptıklarını Libya, Afganistan, Arap baharı gibi konularda yatırımlarının meyvelerini aldıklarını” söylemiştir. (Mealen aktaran Savaş Süzal, Yeniçağ Gazetesi)

Mr. Gordon’un bu veciz (!) ifadesini Arap Baharı denen oluşumlara “Halk hareketi, devrim” diyenlerin bilgilerine sunarak sürdürelim yazımızı…

Phil Gordon’un açıklamalarının NTV, TGRT vb kanallarda haber değeri yoktur. Çünkü “Gavurun ekmeğini yiyen, onun kılıcını sallar…”

Muhtelif ihalelerden pay kapmak için BOP Eş-Başkanı’na biat eden medya patronları, deliğe süpürülmemek için emperyalizme biat eden Yahudi madalyalı “dindar” Eş-Başkan…

Dindar Cumhurbaşkanı mı dediniz?

O Majesteleri Kraliçe’den aldığı nişanlarla ünlüdür…

Eksik fotoğraf ise İmralı’dan Kandil’e faks haberiyle tamamlanmıştır.

ANT’nin haberine göre terörist-başı Abdullah Öcalan, “Açlık grevi eylemlerini sonlandırın” talimatını İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza ve İnfaz Kurumu’ndan Asrın Hukuk Bürosu’na çektirdiği faksla bildirmiştir.

ABD himayesinde Oslo’da yapılan PKK-MİT görüşmelerinin medyaya sızdırılmasından sonra avukatlarıyla yaptığı haftalık olağan görüşmelerine ara verilen terörist başı faks çektirmiştir. Bebek katili, terörist başı faks çekecek değil ya… PKK hükümlüsü Cumali Karasu’ya çektirmiştir talimat faksını… Gördüğünüz gibi demokraside çare tükenmez, “İleri demokrasilerde” hiç tükenmez… Yeter ki ulus devleti yıkmaya hizmet etsin…

Öcalan, gönderdiği faksta, tutuklu BDP’li milletvekilleriyle bazı PKK mahkûmlarının başlattığı açık grevinin durdurulmasını istemiş, açılım sürecinden de söz ederek, “Bizim dışımızda kimi nedenlerden dolayı tıkanan bu sürecin devamını sağlamak ve toplumsal anlamda çaresini yaratmak gerekiyor. Konjonktürel durum pek ümit vermiyor. Zaman gösterecektir bunu da. Her şeye rağmen iyi olacak…”  demiştir.

Kraliçeden sertifikalı Sn. Abdullah Gül’ün “İyi şeyler olacak!” mesajı İmralı’dan yankılanmıştır!

Bu duruma sert tepki gösteren Avukat Vural Ergül, MİT-PKK arasında yürütülen ihanet görüşmelerinin ortalığa saçılmasının ardından yaşanan süreçte kamuoyunu yatıştırmak üzere kayıkçı kavgası misali göstermelik KCK operasyonları yapıldığını öne sürmüştür.

Av. Vural Ergül, “Kamuoyunu aldatan hükümet, savcıların başlattığı MİT soruşturmasının ardından çıkartılan ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı korumaya yönelik özel Yasa sonrasında terörist-başı ve bölücü örgütle pazarlığa devam ettiği bu faks talimatına izin verilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu çekilen faks, terörist-başı Öcalan'ın Cumali Karasu'yu adeta bir özel Kalem Müdürü olarak kullanmak suretiyle PKK terör örgütünü yönetmesine izin vermek suçunun belgesidir. Geçtiğimiz günlerde terörist-başının örgütü yönetmesine ilişkin görüşmelerini sonlandıracağını açıklayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin bu rezalet karşısında ne diyecek? Demek ki hükümet ile PKK, görüşmelerini kaldığı yerden hararetle sürdürüyor. Örgüt eylemlerini yönlendirmeye yönelik faks çekilmesine ortam hazırlayan yetkililer suç işlemiştir. Bu dünyanın her hukukunda skandaldır, rezalettir…” demiştir.

Bu arada Adalet Bakanlığı ise cezaevinden faks çekmenin normal olduğunu belirttiği açıklamada “Cezaevinden gönderilen bütün mesajların okuma komisyonu tarafından gözden geçirildiğini” ifade etmiştir.

Karı, koca ve sevgili üçgeninde bulvar komedileri vardır. Bu yaşananlar ise üst düzey teslimiyet trajedisi oynandığının nişanesidir. 

Uzun sözün kısası, Kemalist Devrim’in yeniden ihya ve inşasıyla milletin iktidarı kurulmadıkça bu ve benzeri trajedilere dönüşen teslimiyet komedileri oynanmaya devam edecektir.

Bu süreçte, her türlü etnik, dini, siyasi ayrılığı öteleyerek milleti birleştirmeyenlerin vebali giderek artmaktadır. Parti, sendika, dernek vb kurum ve kuruluşların cümle rütbelilerine, üyelerine ilanen duyurulur. Gerisi teferruat…