Biden’in gündemdeki sözleri, 16 Aralık 2019’da söylenmiş, Ocak 2020’de yayınlanmıştı.

-Tam 36 yıl senatörlük yapan ve Obama’nın iki dönem Başkan Yardımcısı olan…

-“Ermeni soykırım iddialarının kabulü için senatodaki çalışmalara liderlik yapmaktan gurur duyuyorum” diyen…

-1915 olaylarının yıldönümü olarak anılan 24 Nisan 2020 günü, “Seçilirsem, Ermeni Soykırımı’nı tanıyan kararı destekleme sözü veriyorum” diyen…

Ve de ABD Başkanlık Seçimi için, başkan adayı olan Biden’in 8 ay önceki sözleri, bugünlerin gündemine oturur oldu.

Peki, 3 Kasım’da yapılacak başkanlık seçiminde kazanma şansı yüksek olduğu söylenen Joe Biden tarafından, AKP iktidarı ve Türkiye siyaseti için neler denilmişti?

-“Bence yapmamız gereken, Erdoğan’a karşı farklı bir yaklaşım izlemek” denildi.

-“Muhalefet liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz” denildi.

-“Geçmişte yaptığım gibi onlarla (yani muhalefetle) doğrudan iletişimde olup, hala var olan unsurlarını destekleyip, Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz” denildi.

-Ama “Darbe ile değil, seçimle” denildi.

-“Yaptıklarının bedelini ödemeli” denildi.

-“Hava sahalarımız ve onlara erişimimiz konusunda da çok endişeliyim” denildi.

-“Bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, onun bölgedeki faaliyetlerini tecrit etmek bizim için çaba gerektiren bir iş” denildi.

 -“Özellikle de Doğu Akdeniz’deki petrol faaliyetleri gibi uğraşması çok uzun süren birçok diğer konu…” denildi.

Ve de “Bunlar hakkında çok endişeliyim” denildi.

***

Aralık 2019’da bir söyleşide söylenen ve bir bölümünü aldığımız bu sözler, Ocak 2020’de Newyork Times Gazetesi’nde yayınlanmıştı.

Bundan bir ay sonra da RAND Corporation isimli kuruluş tarafından, Türkiye siyasetinin gündemine darbe söylentileri sokulmuştu.

RAND Corporation, ABD merkezli siyasi strateji ve düşünce kuruluşudur. 1946 yılında kurulmuştur. ABD hükümetine, milli güvenlik konularında stratejiler üretir.

İşte bu kuruluş, 21 Ocak 2020 günü “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi: ABD-Türkiye Stratejik ilişkileri ve ABD Ordusu” isimli bir rapor yayınlar.

Basına yansıdığına göre, raporda “Orta kademe askerler rahatsız, yeni bir darbe girişimi bile olabilir” denir. Ki, bu ifade ile asker darbe yapmaya kışkırtılır, Türkiye’ye bir mesaj verilir olmuştu.

***

Yine aynı raporda:  

“Türkiye’de yaşayabilir bir muhalefet lideri ya da koalisyonun ortaya çıkması durumunda, Erdoğan ve AKP 2023’te iktidardan sökülüp atılabilir. Bu durumda Türkiye’den daha uzlaşmacı bir yaklaşım beklenebilir” denilmişti.

Ama giderek güçlenir gözüken muhalefet, özellikle bu ifadelerle ABD himayesinde gibi zan altında bırakılmıştı.  RAND, aynı raporda Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşma sürecinde olduğunu da söyleyerek 4 ana senaryo olabileceğine işaret etmişti.

Buna göre Türkiye:

-Ya gelecekte NATO içinde ‘zorlayıcı’ bir müttefik olarak kalacaktır.                              

-Ya Ankara, Avrasya ve NATO arasındaki denge politikasının dozunu artıracaktır.     

-Ya NATO’dan tamamen çıkacaktır.

-Ya da muhalefetin iktidara gelmesiyle Türkiye, yüzünü yeniden Batı’ya dönecektir.

RAND’ın, Türkiye için işaret ettiği senaryolar bunlar idi.

 ***

Peki, Türkiye ne yapmalı?

-9 Ekim 2019’da Trump’un Erdoğan’a yazdığı mektupta, “Ekonominizi çökertirim.”

-19 Ocak 2020’de Joe Biden’in, Türkiye için “Seçilmiş başkanınızı deviririm.”

Gibi, sürekli tehdit kokan bu ifadelere karşı Türkiye siyaseti ne yapmalı?

-Biden’in sözlerinin zamanlamasını konu yaparak, iktidar-muhalefet arasında bir maksat arayarak, gereksiz bir zaman kaybetmek yerine…

-Sürekli kasıt aramak, sürekli yeni bölünmelerin kulvarını açmak yerine…

Ve de Türkiye’deki iktidarların oluşumunda, 1950’den bu yana Batı merkezli bir iradenin; tüm darbelerin ardında ABD’nin ve yerli işbirlikçilerinin olduğunu görerek…

Hem Akdeniz’deki hem de tüm bölgedeki hassasiyetler nedeniyle daha millici politikalar etrafında kümelenmek, daha yurtsever bir damarı uyandırmak gerekmez mi?

Ve de Biden’in sözleri için, iktidar-muhalefet arasında anlamsız bir tartışma yerine, hem iktidar hem de muhalefet tarafından güçlü bir karşı duruş gerekmez mi?

Hem de Biden tarafından, “Darbe ile değil, seçimle” sözü ile Türkiye’deki darbelerin ve iktidar değişimlerinin arkasında ABD’nin olduğu itiraf edilmişken…