ERMENİLER HER ŞEYİ ÇARPITIYOR
Her şeyi çarpıtan, Ermenileri masumcuk, masumcuk melek olarak gösteren yazar, bazı şeyleri de hiç anmamakta gayet mahir. Yazar neleri hiç anmayarak dünya kamuoyunu yanıltıyor özetle bakalım.
(bir)
Yazar olağan üstü hâl ve savaş şartları nedir bilecek kadar zeki ve bilgili. Ama zekâ ve bilgisini her şeyi çarpıtmak için kullanıyor. Hâlbuki yazar da, okur da, aklı eren herkes de bilir ki; seferberlikten daha büyük bir olağan üstü hâl yoktur. Savaş tedbirleri bütün dünyada böyledir. Asla özellikle Ermenileri karşı değildir. Yazar hükümeti, provokatör; jandarmayı yağmacı yaptı- Yazar utanmasa, I.Dünya Harbini Türkler, Ermenileri imha etmek için çıkardı diyecek. Bu derece zeki ve araştırmacı olan Vahakn, 1880 de, 1900 de, 1910 da, 1912 de, 1914 de ve 1915 de Osmanlı Devletinin Avrupa’nın oyuncağı olacak kadar acz içinde olduğunu; Avrupa’ nın Osmanlı Devletinin bütün İÇ İŞLERİNE burnunu soktuğunu bilmemesi imkânsız.
Osmanlı Devletine Avrupa’nın “HASTA ADAM” gözü ile baktığını ve “Hasta adam” demekten kastın, -<Bu hasta ölüm döşeğinde. Bir sıkımlık canı kaldı. Ölmeli ve mirası paylaşılmalı>- demek olduğunu bilmiyor olamaz. Osmanlıya karşı Avrupa’nın yaptığı bütün suçlamaların, tekrar ediyorum bütün suçlamaların, bu PAYLAŞIMA zemin hazırlamak için bilerek uydurulmuş yalanlar zinciri olduğunu bilmemesi mümkün değil. Nitekim biliyor ve kitabında sık sık, Avrupa’nın Osmanlı Devletini işgal için uydurdukları yalanları ve gazete beyanatlarını delil olarak kullanmış.
(iki)
Türk yazarlar, her eserinde bin kez, 1000 yıllık Ermeni-Türk kardeşliğinden dem vururken Vahakn bunu hiç anmıyor. Millet-i Sadıka’yı hiç anmıyor. Ermenilerin ve tüm gayrimüslimlerin asla ezilen zümre değil, ELİT TABAKA olduğunu anmıyor. Ermenilerin 1915 yılı da dâhil olmak üzere (2) her devirde en yüksek mevkilerde (sadrazam=başbakan) bile olabildiğini; hiçbir kısıtlamaya tabi olmadıklarını anmıyor. 1913-1915 yılları Osmanlı Devletinin Dış İşleri Bakanının bile bir Ermeni (Gabriel Nuradunkyan) olduğunu anmıyor. Meclis-i Mebusanın yarısının Ermeni ve Rum olduğunu yazmıyor. Birçok Avrupa büyükelçilerinin Ermeni olduğunu anmıyor. Ordu içinde paşa ve mareşal bile olan Ermenileri anmıyor. Devlet dairelerinde binlerce Ermeni memur ve memure olduğunu anmıyor. 1915 de Hazine Bakanının Ermeni olduğunu anmıyor. Neden?
(üç)
Müslim halkın erkeklerinin yıllardır savaşlar yüzünden öldüğünü ve Müslim halkın bağ-bahçe-tarla işlerinde bile çalışacak erkek kalmadığını, üretemediği için tarımın çöktüğünü ve Türk Halkının aç ve sefil olduğunu anmıyor. Ölen erkekleri bile kadınların gasl ettiğini (yıkadığını) ve köylerde cenaze namazı kıldıracak erkek kalmadığını anmıyor. Prof.Dr.İbrahim Öztürk- “Yenilgi Yenilgi Zafere Ömer Derindere” biyografi kitabında sayfa 58 bakın Türk Halkının durumu özetliyor. ( 3)
“…, Bu durum Baba Şevki örneğinde doğrulanmıştır. Onun gençlik döneminde yani Kurtuluş Savaşı ve kuruluş dönemi yıllarında ülkenin içinde bulunduğu şartlar iç karartıcıydı. Balkan Savaşları, arkasından I. Cihan Harbi, Çanakkale Savaşı, İstiklâl Harbi ve son aşamasında nüfus mübadelesi derken, Anadolu âdeta dibe vurmuştu. Kısacası yaşlılar, kadınlar, çocuklardan oluşan fakir, mesleksiz ve mecalsiz bir toplum vardı. Ülkenin kasabaları boşalmış, hastanesiz, yolsuz, araçsız, öğretmensiz, okulsuz harabeler diyarına dönmüştü.”
(dört)
Osmanlı ordusunun silahlarının ilkel olduğunu, gelişmiş ülkelerin silahlarının üstün silâhlar olduğunu ve Ermenilere bu modern silâhların verildiğini, söylemiyor. Ermenilerin 40 yıl öncesinden beri kiliseleri silah deposu yaptığını ve Ermeni gençlerin eğitim yaptığını söylemiyor.
Ermenilerin isyanlarını, ihanetlerini, katliam ve soykırımlarını hiç anmıyor.

KAYNAKLAR:
(2) Ki 1923 den sonra bile dünya kadar Ermeni devlette görev almıştır. Yıllarca çalışıp emekli olmuştur. Hangi şahsiyetsiz ve şuursuz Ermeni, daha dün denecek kadar kısa bir zaman önce soydaşlarını kıtır, kıtır kesen, soykırım yapan cani bir devlete hizmet eder? Yazar Türkiye Cumhuriyetinde, hem de bir ömür vazife alan Ermeni vatandaşlarımızı da anmıyor.
( 3) Bu sıkıntı ve acılarımızı anarken, kimseyi kendimize acındırmak gibi bir niyetimiz yoktur. Bu gerçekleri şunun için anıyoruz. 1,5 milyon insanı öldürmek çok büyük bir olaydır. Çok büyük bir personel, çok iyi silahlanma gerektir. Böyle bir eylem çok güçlü bir devlet olmayı gerektirir. 1914’e gelene kadar Ermeni isyanlarını ile bastıramamış bir Osmanlı var. I.Dünya Savaşı’na girmiş ama savaşmak için Almanlardan silâh bekleyen Osmanlı var. Bir tek modern gemisi bile yok. Sivastapol’u bombalayan iki gemi var, ikisi de Almanların gemisi. Sadece bayrakları değiştirilmiş. Bu devlet 1,5 milyon adam öldürebilir mi? Beş milyon erkek nüfusu var, üç milyonu cephede. Bunu da unutmayın.
Elemanı yok, silahı yok, 1,5 milyon adamı imha ediyor. Üstelik 6-7 ayda. Buna kargalar bile güler, geçer tartışmaya tenezzül etmezler.
(SÜRECEK)

KAYNAKLAR:
(1) a- ERMENİ TEHCİRİ Prof. Dr. Yusuf HALACOĞLU- Babıâli Kültür Yayıncılığı- 2004 s: 95-101 b- Emekli. Kor. Gen. Hasan KUNDAKÇI - Emperyalizmin kullandığı Ermeniler - Ankara 2001 Türkiye Gaziler Vakfı Yayınları. s. 107”
(2) Koverg Aslan- 1914- ERMENİSTAN VE ERMENİLER- s. 119
(3)- 1976 Hürriyet Yıllığı- Enver KORAY -TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ- s. 290- 294